Hatice Kübra yazdı: Fatih Altaylı'dan Cüneyt Özdemir'e ne değişti?

Kasım 2019'da Habertürk'te izlediğim Ali Babacan ile 6 ay sonra Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalında izlediğim Ali Babacan arasında ne fark vardı?

Ali Babacan henüz partisini kurmamış, uzuuuunnnn hazırlık aşaması ve mükerrer ertelemelerle biraz da tiye alındığı bir dönemde Habertürk ekranlarında Fatih Altaylı'nın karşısına çıkmıştı. 

Kasım 2019'da Habertürk'te izlediğim Ali Babacan ile 6 ay sonra Cüneyt Özdemir'in Youtube kanalında izlediğim Ali Babacan arasında arasındaki farklar;

- O gün muğlak, bugün daha net
- O gün çekimser, bugün daha cesur
- O gün heyecansız, bugün bir tık heyecanlı
- O gün bürokrat tonuna yakın, bugün daha siyasetçi havasında

Altaylı yayınından sonra o gün şöyle yazmıştım; yeni hiçbir şey söylemedi. 

Bugünse diğer muhalif siyasi partilerin söylemlerine benzer şeyler söylese de kendisi ve partisi adına yeni şeyler söyledi. 

Sizce o günden bugüne ne değişti? 
Buna sadece, partisini kurmuş olmanın verdiği rahatlık diyebilir miyiz?

ALİ BABACAN SOSYAL MEDYA TRENDLERİYLE İKTİDAR OLUR MU?

Kendine ana akım medyada yer bulamayan siyasilerin Youtube yayınlarındaki izlenme oranlarının taraftarları ya da partilileri tarafından göklere çıkartılmasını anlayabiliyorum ama yapmayın! Bu abartılı hal, sakil duruyor.

Haa, buna karşılık iktidara yakın isimlerin de bu başarıya burun kıvırıp, küçümsemesi  var ya; o da abartılı ve komik duruyor. 

Neden mi?

Bir kere sosyal medya dediğiniz yer manipülasyona ve operasyonlara çok açık. Herkesin bir "troll çetesi" olmadığını varsaysak bile parayı verenin düdüğünü çaldığı bir mecradan bahsediyoruz.

Neyin viral olup olmadığını anlamak bazen hiç de kolay değil. 

Misal, Türkiye Twitter'dan yönetilseydi muhtemelen AK Parti çoktan iktidardan düşmüş, muhalefet partisi saflarında yerini almıştı. Zaten muhalif yazar çizer takımının çoğu Twitter'a bakıp o moda girdiği için her seçim sonrası ülkeyi terketme planları yapacak kadar hayal kırıklığına uğruyor. 

Haa, bu demek değil ki sosyal medya hiçbir şey.

Misal özellikle adalet sistemimiz için bugün neredeyse "2. yargı" kuvveti olmuş durumda. Mahkemelerin verdiği bir kararı aynı gün değiştirme gücüne sahip. Cezaevinden tahliye olan bir kişi, gelen tepkilere göre aynı gün yeniden tutuklanabiliyor, ya da olayın yarattığı infial derecesine göre gözden kaçabilecek bir detayla bir kişi büyük cezalar alabiliyor.

Şimdi düşününce bu da az bir şey değil. Hele adalet sistemimizin geldiği noktayı görmek için bayaa bir şey. 

Lafı daha da uzatmadan sadede geleyim.

Bu izlenme oranları, trendler,  TT listeleri falan sizi yanıltmasın ama her iki türlü de yanıltmasın!

Ne abartıldığı kadar değer yüklemek doğru ne de anlamsız deyip küçümsemek. Trump'ın seçimleri kazanmasında sosyal medya reklamlarının payını unutmayalım.

Sosyal medyada doğru zamanda doğru iletişim, mesajın hedef kitleye doğrudan ulaşmasını sağlayacaktır. Akıllı oynayana her zaman kazandırır.
Bunu yazın bir yere. 

"ÖZELEŞTİRİNİ VERCİLER" ARTIK BAYIYOR

Hem Davutoğlu'ndan hem Ali Babacan'dan özeleştiri vermesini beklemek hak mıdır? 

Bence haktır.

Neden o zaman sustun da şimdi konuşuyorsun?
Neden o zaman yaptığın şeye şimdi itiraz ediyorsun? diye elbette sorulacak.

Soruluyor da...

Onlar da cevabını veriyorlar. Ama beğenirsiniz ama beğenmezsiniz orası size kalmış.

Fakat özellikle kendisi hiçbir konuda asla özeleştiri vermeyen laik/sol kesimin sürekli sürekli özeleştiri istemesi artık kabak tadı vermeye başladı. 

İyi hadi, 18 yıldır AK Parti iktidardaydı da, kardeşim ondan öncesinde siz bu ülkeye gökyüzünden kutsanmış olarak mı indiniz?

Hiç mi günahınız yoktu, hiç mi hatanız olmadı?

Hangisi için çıkıp bir özür dilediniz, bir özeleştiri verdiniz de şimdi sürekli samimiyet testine tabi tutuyorsunuz ki insanları?

Zamanında dindar, muhafazakar kesimin ensesinde "laiklik" diye diye nasıl boza pişirdiğinizi unutmadık. Hangi biriniz çıkıp da o günlerin özeleştirisini verdi? 

Valla, özeleştiri istediğiniz insanların çeyreği kadar özeleştiri verseydiniz bugün ülkede yaşanan ortam çok daha farklı olabilirdi. 

Bunu da bir düşünün isterseniz! 

CÜNEYT ÖZDEMİR ANA HABER Mİ SUNSUN?

Delirdiniz herhalde...

Evet, Cüneyt Özdemir daha önce Süleyman Soylu'nun istifasının olduğu gece Hadi Özışık ve Candaş Tolga Işık'la yaptığı Youtube canlı yayınında anlık 70 binlere ulaşan izlenme oranıyla bir rekor kırmıştı.

O videosu da zaten Youtube trendlerde 1 numaraya oturmuştu. Youtube ortamında haber içerikli bir yayının trendlerde 1 numara olması demek büyük bir şey demek. 

Ali Babacan'la yaptığı yayında anlık 90 bine kadar ulaştı canlı izlenme ve yeni bir rekor kırmış oldu, üstelik birkaç gün Youtube trendlerde 1 numarada kaldı. 

Cüneyt Özdemir'in bu başarısıyla Twitter'da gaza gelip "Cüneyt ana haber sunsa Fox tv reytinglerini de sallar" diyen bazı arkadaşlar oldu. 

Cüneyt Özdemir ana haber sunsa bu başarıyı yakalayamaz arkadaşlar. 

Daha önce denendi bu formül ama tutmadı. 

Şimdi hele hiç tutmaz. 

Bugün ana akım bir medya kanalında ne Cüneyt Özdemir Youtube'da sorduğu soruları sorabilir, yaptığı yorumları yapabilir ne de aldığı konukları canlı yayına alabilir.

Cüneyt Özdemir Kanal D' de olsa Ahmet Davutoğlu'nu, Ali Babacan'ı canlı yayına mı çıkarabilirdi sizce?

Dolayısıyla Cüneyt Özdemir'in Youtube'daki bu başarısı Youtube'da bağımsız yayın yapabilmesinden geliyor. Hem sosyal medyada tutan işler ana akım medyaya taşınınca genelde çöp oluyor.

Bir içeriğin ruhu, bulunduğu mecranın ruhuyla örtüştüğünde o iş tutuyor.
Yani her şey kendi mecrasında güzel.

Bırakın Cüneyt Özdemir'in bu başarısı da kendi mecrasında taçlansın, bu ruhu televizyonla öldürmek gerçekten yazık olur. 


twitter.com/Htckubra 

Facebook Hatice Kübra 

Instagram Hatice Kübra

Yorumlar