CIA Peşimde!

Yerli ve milli denilen bazı uygulamaların sunucuları Hollanda’da barınıyor yani verileriniz Hollanda’da saklanıyor.

ABD malı WhatsApp mı Rus malı Telegram mı?

Bunu konuşuyoruz.

Aklımda bir Rus atasözü: “bedava peynir sadece fare kapanında olur”.

Bedava peynirin sadece fare kapanında olduğu gerçeği ile unutulmamalıyız ki ürün bedavaysa asıl ürün sizsiniz.

WhatsApp’ı silip Facebook ve Instagram kullanmaya devam ediyorsanız değişen bir şey yok! Yalnızca telefonunuzdan bir uygulama eksilmiş olur. Çünkü hepsinin sahibi aynı.

Bu gerçeğe rağmen,

WhatsApp’ın 4 Ocak’ta duyurduğu yeni gizlilik sözleşmesi sonrası Telegram, Signal ve Bip tarzı uygulamalar durumu fırsat bilerek kullanıcı sayılarını artırmayı başardı. Whatsapp’dan kaçanların büyük bir oranı Telegram’ı tercih etti.

Çinlilerin de WeChat uygulaması var fakat ülkemizde yaygın olarak kullanılmıyor.

Akıllı telefonlarda ve o telefonlarda kullandığımız uygulamalarda en az WhatsApp kadar bilgilerimizi topluyor. İşin gerçeği bu. Acı ya da tatlı gerçek…

Düşünün, telefonumuzdaki verilerimizi korumak için üreticiye parmak izimizi veriyoruz. Parmak izimizle girdiğimiz telefonlarda ailemizi, arkadaşlarımızı, dostlarımızı kendi isteğimizle fişlemiş oluyoruz.

Farkında bile olmadan!

Benim saklayacak bir şeyim yok diyorsanız durum daha da vahim, sadece sizin verilerinizi kullanmakla kalmıyor o verileri işleyerek neye tepki verdiğinizi, nelerden hoşlandığınızı, hangi ürünleri tercih ettiğinizi, siyasi tercihinizi, kısacası hayatınızın dijital dna’sını kodlayarak subliminal mesajlara maruz bırakıyorlar.

Yerli ve milli denilen bazı uygulamaların sunucuları Hollanda’da barınıyor yani verileriniz Hollanda’da saklanıyor.

Yerli ve milli öyle mi?

Keşke gerçekten yerli ve milli telefonlarımız ve uygulamalarımız olsa! Ama bu da bir düşten öteye gitmez.

Burada önemli olan telefonlarımızda ya da kullandığımız uygulamalarda hangi verileri paylaştığımızdır. Sadece bir uygulamayı silerek verilerini güvende tuttuğunu kendilerini gizlediğini sananlar, sosyal medya platformlarında konum bilgisini paylaşmaktalar.

Bizim bir milli e-posta servisimiz bile yok. İçerisinde bilgisayar mühendisliği bölümü olan birçok üniversite bile Gmail ya da Outlook altyapısını kullanmakta.

O zaman bilgisayar müdendisliği bölümleri neden var ki?

Koskoca üniversiteler bir mail sunucusu kurmaktan aciz midir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü başta olmak üzere birçok devlet kurum ve kuruluşu Outlook (ABD) tabanlı mail altyapısı kullanmaktalar.

Az da olsa kendi mail sunucusu olan kurumlar bulunmakta. Onları örnek almak gerek!

Ticari amaçla açılan web sitelerinin neredeyse tamamı Google Analytics, Google Adsense, Facebook Pixel ve Yandex Metrica gibi servisleri kullanmak zorundalar.

Google, arama yaptığınız anahtar kelimeye göre sonuçları yansıtıyor. Çıkan sonuçlarda girdiğiniz web siteleri Google reklamları kullanıyor. Bu reklamların çoğu Google Adsense aracılığı ile yayınlanıyor. Adsense çerez (cookie) kullanarak sizlere web geçmişinize göre reklam sunuyor. Facebook aynı işlemi Pixel adını verdiği platform ile yapıyor.

Telefonların vücudumuzun bir parçası olmadığı mavi önlüklü çağlarımızda, bir mesajımız varsa silgimize yazar arkadaşımıza fırlatırdık.

Ne güzel günlerdi!

Bedelli askerlik yapanlar pek bilmezler, bir zamanlar, telsiz operatörünün masasında ve telefon kulübelerinin olduğu bölgelerde “Dikkat düşman dinliyor!” yazardı.

O önlemler bile önemliydi ve bugün yoklar!

Bence bu çağa geri dönelim:

Her eve bir posta güvercini kampanyası başlatılmalıdır, böylelikle iletişimimiz hem gizli hem de organik olarak sağlanır. Çok çalışan posta güvercinleri hava trafiği nedeniyle tuvalet ihtiyacını da havadan başımıza sıçarak giderirler, başına talih kuşu konduğunu sanan vatandaşlarımız da soluğu Milli Piyango kuyruğunda alırlar.

Ne güzel değil mi?

___

twitter.com/trkagankaya

instagram.com/kagankayatr

facebook.com/trkagankaya

Yorumlar