Bir Başyazarın mecburi istifası!

Bir Başyazarın mecburi istifası!

Oktay Ekşi’nin Hürriyet’ten gitmeye niyeti yoktu.

Gönderildi.

Tek bir cümle yüzünden mi?

Yapmayın lütfen. Birbirimizi kandırmayalım. O cümle son noktaydı. Bir bahaneydi. Ertuğrul Özkök’ün sonrasında Hürriyet’te çok şey değişti. Enis Berberoğlu’nun Hürriyet’i çok daha dengeli, hümanist ve gerçekçi. Gelin görün ki başyazar ısrarla alıştığı ‘toplum mühendisliğini’  muhalefet kılıfında yapmakta ısrarcıydı.

Kötü bir alışkanlık..!

AKP düşmanlığı üzerine kurulu bu ucuz muhalefet hali hazırda hem dayanağını hem de inandırıcılığını yitirmişti.

Çok hazin!

Yani Ertuğrul Özkök neden Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmenliğinden alındıysa Oktay Ekşi de o yüzden istifa ettirildi. Ettirildi diyorum zira istifasından bir önceki yazısına baktıysanız bir özür ile bu işten de sıyrılmaya hazırdı.

‘Zamanın ruhu’ denilen o büyülü formülü çoktandır ıskalamış kendi ailevi ezberlerinin esiri olmuştu. O ezberleri değiştirmeye niyeti de yoktu, isteği de...

Değişimin önünde o karşı çıktığı HES santralleri gibi bir baraj oluşturmuştu. 1950 model bir kemalizmin ipine tutunmuştu. O ip 2010 yılının gerçekliğini taşıyamayacak kadar zayıflamıştı.

Oktay Ekşi aslında bilmeden iktidarın hizmetkarıydı.

Yaptığı her yorum, durduğu yer. karşı olduğunu düşündüğü iktidarı destekleyenleri biraz daha tahrik ediyor ve kenetliyordu.

 Yanlış anlaşılmasın iktidara karşı olmasına bir itirazım hiçbir zaman olmadı. Ama argümanları zayıftı ve hadi itiraf edelim vasattı.

Derin Kemalizmin vaka nüvisiydi Oktay Ekşi.  

Gazeteci meslektaşları askerler tarafından andıçlanırken ‘Alçakları Tanıyalım’ adı altında yazı yazıp devir değişince mecburen özür dilemek zorunda kalan bir başyazardı. 27 mayıs darbesinde kurucu meclis üyesi olmuştu. Ama daha fenası Hürriyet’in eski Genel Yayın yönetmeni kadar vasatın günahına batmıştı. Yıllarca bu ülkenin amiral gemisinin başyazarı olarak Türkiye’nin statükoya biat etmesinin de başyazarlığını yaptı.

Şimdi tek bir cümle bahane edilerek başyazarlıktan uğurlanıyor.

Bu da büyük ayıp..!

 Oktay Ekşi ‘bunlar anasını da satar’ cümlesi için uğurlanmadı başyazarlıktan. Tam tersi yıllarca bekçiliğine soyunduğu statüko yıkılmaya mahkum olduğu için uğurlandı.

Bu yüzden bu veda, Türkiye için  küçük Hürriyet için büyük bir adımdır.

BUNA HAKKINIZ YOK BAY BAŞBAKAN!

Oktay Ekşi’nin daha sonra özür dilediği cümlelerinden sonra Başbakanın yaptığı açıklama açık söyleyeyim benim gözümü korkuttu. Başbakan aynen şöyle dedi; "Eğer gazetecilik buysa ben bu zihniyetle mücadele etmem, savaşırım. Gereğini yapacağız zaten, göreceksiniz. Benim ve bakan arkadaşlarımızın yazıda isimlerimizi kullanarak 'Bunlar afedersiniz anasını bile satan zihniyet' ifadesini kullandı"

Ne demek ‘savaş açmak’?

Bu bile yetmiyor ‘gereğini yapmak’ da ne demek?

Açık konuşun sayın Başbakan!

Ne demek istiyorsunuz? Bir gazeteci böyle bir densizlik yapınca bir başbakan aynı düzeye inip savaş mı açacak? Kime açıyorsunuz bu savaşı ? Patronuna mı , gazeteciye mi? Hele ardından gelen “gereğini yapmak’ dan neyi kast ediyorsunuz?  

Tehdit mi ediyorsunuz? Tehditse kimi tehdit ediyorsunuz?

Hem demokrasiden bahsediyorsunuz hem de bir eleştiri karşısında savaş baltalarını çıkartıyorsunuz.

Burası bir demokratik cumhuriyet ise ne kadar haksızlığa uğradığınızı düşünürseniz düşünün bu kadar gaddar ve hoyrat bir tepki göstermeye hakkınız yok.

Buyrun mahkemeler orada, avukatlarınız yanıbaşınızda zaten.

Bir dakika durun ve ne dediğinizi bir kez daha düşünün sayın başbakan.

Bunu düşnmemeniz sizin için küçük bir adım olabilir ama Türkiye için tehlikeli bir büyük adım  olacak, emin olun…


www.dipnot.tv