Daha önce hakkında yazdığım yazıda "Sahici özgür bir kalem"
olarak tanımladığım Hrant Dink ile ilgili birkaç gün önce aldığım
haberin ardından uzunca süre düşündüm. Ve istemsizce dilimden
döküldü şu cümle: Hrant Dink'i öldürmenin cezası 13 yıl mı
olmalıydı?
Evet o haber Ogün Samast'ın tahliye edileceği bilgisiydi.
Sevgili Nedim Şener yazdı gerçi, tepki de gösterdi. Fakat birkaç
cümle de ben yazmak istedim.
Hrant Dink'in nasıl bir gazeteci olduğunu, amacını, misyonunu
konuşmaya gerek duymuyorum. Zaten Dink, akıllarda delik ayakkabısı
ile yerde yatarkenki fotoğraf karesi ile kaldı zihinlerimizde.
Ermeni meselesine yaklaşımı, Kürt sorununa getirdiği yorumlar,
yerellik, tarih, kültür ve siyaset diline ilişkin ortaya koyduğu
tavırla gazetecilere örnek olmuş bir isimden bahsediyoruz. Belki şu
an birçok gazeteci var, birçok yayıncı veya konuşmacı var ama aydın
olmak denilince halen aklıma ilk olarak Hrant Dink
geliyor.
Dink'in katili pişman mıdır değil midir bilmem. Ama hiçbir
vicdan böylesi bir aydının canice katledilmesinin cezasının bu
kadar az olmasını kabul etmez/etmemeli. Bu kadar ucuz, bu kadar
kolay olmamalı.
İşin hukuki zemini ne kadar sağlıklı, sorguluyorum. Evet infaz
yasasından faydalanmış olabilir ama Ogün Samast'ın işlediği bu
cinayet bal gibi örgütlü faaliyet. Örgütlü faaliyetlerin af
kapsamına alınması ne kadar doğru? FETÖ'cü hainlerin de işin içinde
olduğu bir suikastten bahsediyoruz.
Umarım Ogün Samast, Hrant Dink'i öldürüp sadece 13 yıl ile
yırtmaz. Umarım birilerinin gözünde kahraman olmaz. Tıpkı
yakalandığı zaman bayrak açıp fotoğraf sırasına giren polisler
gibi. Umarım kamu vicdanı denilen unsur Hrant Dink'i unutmaz.
Çünkü kamu vicdanı Hrant Dink'i unutursa vicdan olmaktan
çıkacaktır.