Önder Aytaç kimdir inanın çözebilmiş değilim.
Polis akademisinde ders veren Kültür Bakanı danışmanı... Polis
evinde ikamet eden eski Taraf yazarı... Bilgi Üniversitesi titrini
kullanan ama Bilgi Üniversitesinde ders bile vermemiş bir
akademisyen… Kendisine yönelik her eleştiriye Gülen Cemaati
üzerinden cevap veren, cemaat adına ahkam kesen bir tuhaf
portre..
Kendi imzası ile geçtiğimiz haftasonunda samanyolu
haber’de yayınlanan yazısı ve bu yazının içindeki bilgiler sıradan
bir analizin çok çok ötesinde. Şu anda tutuklu bulunan kişilerin
avukatlarında bile dava dosyası ile ilgili bu bilgilerin olduğunu
zannetmiyorum. Önder Aytaç’ın kimlerle nasıl bir ilişkiye girdiğini
ve gizli yürütülen bir soruşturma dosyası hakkında nasıl olup da
gazetecilerden hatta avukatlardan daha çok bilgi sahibi olduğu
aslında beni de çok alakadar etmiyor.
Hadi beni alakadar etmiyor bu soruşturmayı yürüten savcılar bu
durumdan neden rahatsız olmuyor onu da anlamıyorum.
Ancak Önder Aytaç’ın geçtim dünü, geleceğe yönelik tehditkar
yazılarını endişe ile okuyorum.
Zira Aytaç bilerek ve kasten düşüncelerine katılmadığı
gazetecileri hedef olarak gösteriyor. ‘Sıranın onlara geldiğini…’
ima ediyor. Hatta dün akşam twitter’da işi beni yürütülen bir
soruşturmaya sokuşturma çabalarına kadar getirdi.
Üslubuna baktığınızda kendisine ait bir polis teşkilatı hatta
savcıları olduğunu operasyonu kendisinin yürüttüğünü
düşünebilirsiniz.
Mahrem bilgiler, geleceğe yönelik tehditler ile yılların
gazetecilerini sindireceğini korkutacağını zannediyor. Ortaya
attığı imalı sözler, cümleler hep bu tehdit tonunda…
Peki baştaki soruya geri dönelim. Kimdir bu Önder Aytaç?
Cemaatin önde gelen isimlerini arayıp sordum. ‘Önder Aytaç kendi
şahsını eleştirdiğimiz her konuda ortaya cemaati atıyor , sizinle
organik bir bağı var mı? Cemaatin sözcüsü mü, avukatı mı ,
temsilcisi mi?’
Cevap gayet net “Babasının bir gönül bağı vardır ama bizim
bildiğimiz kadarı ile kendisinin resmi bir bağı ve temsil yetkisi
yoktur” diyorlar.
Yani birinci ağızdan Cemaatin önde gelenleri organik bir bağ
olmadığını vurguluyorlar.
Benim Önder Aytaç ile kişisel bir derdim yok.
Dün gece tartışırken ona da söyledim .Türkiye her 10 yılda bir
mazlumlarla mağdurların yer değiştirdiği bir kısır döngüde
yaşıyor. O yüzden bugün kime güvenip biz gazetecileri tehdit
ediyor olursa olsun yarın birgün dara düşerse yine o namuslu ve
vicdanlı gazetecilerin ipine sarılabilir.
Hiç çekinmesin kimse babamızın oğlu da değil, kişisel düşmanımız
da değil. Sonuçta bir kamu görevi yapıyoruz.
Diğer gazetecileri bilmem ben kendi adıma Önder Aytaç hakkında
hafta içinde suç duyurusunda bulunacağım.
Pazar günü de her türlü baskıya karşı ‘Özgür Basın’ için Avrasya
maratonunda koşacağım…
www.dipnot.tv