Köşe yazarı ile okuyucusu aile
gibidir.
O yüzden, izin yapmak isteyen yazar, okuyucusundan izin
ister.
Sessiz sedasız çekip giden bir yazarı, okuyucusu merak eder, sorar
soruşturur, başına bir hal gelip gelmediğini araştırır.
Sabah Gazetesi yazarı Sevilay Yükselir 17 Şubat
2015 tarihli "Bak şu MÜPTEZEL'in yaptığına" yazıyı
okuyucularıyla paylaştıktan sonra ortadan kayboldu. Hal
böyle olunca; Sevilay'ın okuyucuları onu aramaya
başladı, haklı olarak haftanın üç günü okudukları yazarın
başına bir şey gelip gelmediğini sorgulamaya gereği
duydular.
Eh bize düşen de, okuyucunun merakını gidermek.
Sevilay'ın akıbetini onlarla paylaşmak.
Arşivimiz olduğu yerde duruyor.
Bir haber paylaştık.
Sevilay'ın neden yazmadığını okuyucunun diliyle merak ettik.
Kovuldu demedik.
Neden yazmadığını yazdık.
"Sabah Sevilay Yükselir'e yazdır mıyor mu?"
dedik.
Bakın bu habere...
Bir tek yerde...
Sevilay'ın kovulduğuna ilişkin tek satır var mı?
Yok.
Bu haberimizin üzerinden ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum.
Bir gece yarısı Sevilay'ın da yazdığı gibi Medyatava gece
yalanı patlattı.
İtiraf ediyorum.
Hepimiz o yalanın peşinden gittik.
Medyatava, Sevilay'ın kovulduğunu yazıyordu.
Saat gece yarısıydı.
Ben bizzat Sevilay'ı aradım.
Cevap vermedi, kocası Mustafa'yı aradım.
Kısa bir süre sonra Sevilay aradı.
Konuştuk.
Gülüştük.
İşinin başında olduğunu söyledi.
İlk yazısını Pazar günü yazacağını belirtti.
Söylediklerini harfi harfine, hem Gazeteciler.com'da hem de
İnternethaber"de (İnterhaber değil Sevilay)
yayımladık.
Her gazetecinin yapması gerekeni yaptık yani.
Haber üfürmedik.
Bir iddia vardı ortada.
Sevilay'ın cevap hakkına saygı duyduk.
Saat geç olmasına rağmen aradık, sorduk ve haberimizi öyle
yayımladık.
Peki Sevilay ne yaptı?
Bizi de Medyatava'nın yanına kadarak, yalan haber üfürmekle
suçladı.
Yalan yazdı yani.
Bir başkasının yalanına yalanla cevap verdi.
"Kovulmuşum haberim yok" yazısıyla bize iftira
attı!
Gazeteciler.com bir medya sitesidir.
Siyasete yer yok bu sitede.
Sadece meslektaşlarımızla ilgili haberler veriyoruz.
Sevilay'ın okuyucusuna haber vermeden ortadan kaybolması bizim için
bir haberdi.
O haberi yaptık.
Gelin hep birlikte bir kez daha okuyalım
haberimizi.
Üfürme bu haberin neresinde?
Sen de oku Sevilay!
Varsa üfürme istedini yaz, söyle sana uzak değilim görüşüyoruz.
Şundan eminim.
Beni arayamayacaksın!
Yüzün olmaz çünkü.
O zaman sana tavsiyem.
Yazı yazarken üfürme Sevilay...
Üfürdüğün o kadar açık ki, üfürürken adımızı bile yanlış
yazıyorsun.