Kemal Kılıçdaroğlu istedi diye Süleyman Soylu özür diledi!

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu Süleyman Özışık ile birlikte Youtube kanalımda ağırladık. Metin Feyzioğlu neden suskundu, neden külliyenin yanındaydı...

En son söyleyeceklerimi baştan söyleyeyim; Ankara'ya kadar gelen baro başkanlarının Eskişehir yolunda durdurulmasını doğru bulmuyorum. O yanlıştan dönülmüş olması ise avukatlar ve onların destekçileri olan CHP yandaşı medyanın "zafer" nutukları bir kenara, Türkiye'nin kazancı oldu. 

Ve fakat...
Baro başkanlarının neden ısrarla yürümek istediklerini de sorgulamamız gerekiyor. 

Hatırlayın...

Gezi sürecinde, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan bir grupla saatlerce görüşmüş, uzlaşmaya çalışmıştı. Ama o grup bırakın uzlaşmayı, Erdoğan'a üçüncü köprüyü, üçüncü havalimanını... dayatmış, iş başındaki iktidarı alt etmeye çalışmıştı. 

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nu Süleyman Özışık'la birlikte yaptığımız Perde Arkası programında ağırladık. Gezi'nin perde arkasında neler yaşandığını anlattı bir bir.. 

Feyzioğlu, Ankara'da tam 48 saat boyunca hiç uyumadı. Beraberindeki baro başkanlarıyla birlikte Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'le tam 5 saat görüşmüş. 

Gerisini ondan dinleyelim isterseniz:

- İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile 3 saat görüştük. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'le görüştük. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Baş Danışmanı Şeref Malkoç'la bir o kadar oturup derdimizi anlattık. Meclis Başkanı Mustafa Şentop ile epeyce teşviki mesaimiz oldu. 

Özeti, Feyzioğlu epeyce yol katetmiş bu görüşmelerde. 

Dinleyelim:

- Yürüyüş konusunda arkadaşlarımız direttiler. Çözüm odaklı görüşmeler yapmamıza rağmen, araçlarla Anıtkabir'e gitmek yerine ısrarla "Biz yürüyeceğiz" dediler. Onların görüşüne saygı duydum tabii ki. Ama ben Meclis'te sorunu çözme odaklı çalışmayı tercih ettim. 

Şimdi soruyorum size, Baro başkanlarının "Biz yürüyeceğiz" inadının Gezi'den bir farkı var mı?

   KRİZİ KİM ÇÖZDÜ PEKİ   
İlginçtir, Metin Feyzioğlu yaptığı görüşmeler sonrasında kriz çözülünce Önder Sav ismi tedavüle sokuldu. Bugün de baktım, bazı gazetelerde Önder Sav'ın Süleyman Soylu'yu arayarak krizi çözdüğünü yazmış. 

Oysa, krizi çözen Önder Sav değil, Metin Feyzioğlu'ydu. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP'li Önder Sav'ın kendisini aradığını doğruladı. 

Ve fakat.
Krizin çözülmesinde Feyzioğlu'nun büyük payının olduğunu belirtti:

- Hadi Bey, günlerdir Metin Feyzioğlu, ben ve Adalet Bakanı sayın Abdulhamit Gül'le istişare ediyoruz. Metin Bey en başından itibaren yaptığımız bu görüşmelerin bir parçası oldu. Sayın Önder Sav aradı doğru. Ama Önder Bey aradığında zaten sorun çözülmüştü. 

Fotoğraf çok net olmasına net. Fakat karşı taraf o fotoğraf karesinin içinde Metin Feyzioğlu olduğu için net fotoğrafı flu görmek istiyor. Bir başka deyişle aslında net olan fotoğrafı, flu görmeleri işine geliyor. 

O halde neden Feyzioğlu'nun hakkı teslim edilmedi, edilmiyor?

E çünkü...
Feyzioğlu yanlışları da dile getirerek, Tayyip Erdoğan'ın yanında duruyor. 
Külliye'ye (saray diyorlar) gidiyor, Türkiye Barolar Birliği Başkanı olarak milli olmayı tercih ediyor. 

Linç edilmesinin bir başka sebebi yok yani!

NOKTA... 

   SÜLEYMAN SOYLU ÇOK GÜZEL ÖZÜR DİLEDİ   
Saygı Öztürk'ün yazısı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dilindeydi.  İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk'e haksızlık yaptığını düşünüyor Kemal Bey:

- Süleyman Soylu Saygı Öztürk'ten özür dilesin. 

Hay hay...
Soylu hiç vakit geçirmeden sosyal medya hesabı üzerinden "Özür dilerim Kemal Bey." dedi ve ekledi:

- Sayın Kılıçdaroğlu, Özür diliyorum. Taşlıtarla Nazlı Sokak'ta büyüdük biz... Kadın, namus, insan, kavramını; ailemiz, öğretmenimiz, camideki hocamız ve sokağımız öğretti bize...

Kılıçdaroğlu'nun şu meseleyi anlaması için tane tane anlatmaya devam etti:

- Terk etmeyeceğiz... Sizin gibi ve sessiz kalanlar gibi de olmayacağız... Arkadaşlık, Saygı'ya "ayıp etmişsin özür dile" demekti. Diyemedin... Bir anneye, kadına iftiraya karşı hep böyle olacağız Özür dilerim...

Kısacası...
Kılıçdaroğlu "tak" dedi...
Süleyman Soylu, hiç vakit kaybetmeden "şak" deyiverdi. 
Erdoğan'ın deyişiyle, CHP'nin başındaki zat, Süleyman Soylu'nun ne demek istediğini anlamış mıdır!

Cevaplarınızı bu sitenin altındaki 

Yorumlar 2 yorum