Hacdan dönen adama, "Nasıl geçti Hac
ziyareti?" diye
sormuşlar, "Şeytan taşlamaktan Kâbe’yi tavaf
etmeye zaman kalmadı" diye cevap vermiş. Biz de
3 aydır Ekrem İmamoğlu'nun 3 aydır söylediği yalanları düzeltmekten
İstanbul seçimlerini konuşmaya zaman bulamadık.
Meydanı boş bulunca aklına gelen yalanı sallıyor, istediğine
istediği iftirayı atabiliyordu. Ama önceki gece gerçekleştirilen
ortak yayında bunu pek yapamadı çünkü karşısında Binali Yıldırım
vardı.
Huylu huyundan vazgeçmiyor, herkes fıtratının gereğini yerine
getiriyor olacak ki aynı yalanları, aynı iftiraları Binali
Yıldırım'ın ve kendisini izleyen milyonların gözü önünde
tekrarlamaya çalıştı, ama hayatının en zor anlarını
yaşadı!
Sırasıyla gidecek olursak...
"Sayıştay raporlarına göre İstanbul Belediyesi'nin borcu
753 milyon liradır"dedi, Binali Yıldırım Sayıştay
raporuna göre belediyenin borcunun sadece 103 bin TL olduğunu
söyleyince, yalanında ısrar etmeye devam etti.
İşine gelen belgeleri satır satır göstermesine rağmen,
Sayıştay raporu olduğunu iddia ettiği boş bir dosyayı havada
sallayıp "Rapor
burada" dedi ama rapordaki ayrıntıyı
göstermekten kaçtı.
Neyse ki Sayıştay dün açıklama
yaparak, "İstanbul Belediyesi ile ilgili ortaya
atılmış rakamlar raporlarımızda yoktur ve ortaya atılan iddialar
yalandır"dedi.
Ekranda söylediği bir başka yalan ise İBB verilerinin
kopyalanmasıyla ilgiliydi."Ben o verileri alıp
belediyede tutacaktım" dedi. Binali
Yıldırım, "Belediyedeki bütün veriler bir değil
iki defa yedekleniyor. Siz üçüncü bir veriye neden ihtiyaç
duydunuz?" diye sordu, cevap
veremedi.
Binali Yıldırım, "AK Partili aday İsmail
Küçükkaya'dan soruları istedi" yalanını yüzüne
vurdu. İsmail Küçükkaya bu iddiayı ikinci kez yalanladı. İmamoğlu
lafı döndürüp dolaştırıp, yeni bir yalana başvurdu.
"Ben İsmail Küçükkaya demedim. Çünkü ben bunu söylerken
İsmail Küçükkaya'nın moderatör olacağı henüz belli
değildi" dedi iyi mi?
Oysa, NTV'deki canlı yayına katıldığında ve bu iftirayı
attığında İsmail Küçükkaya ismi çoktan belirlenmişti. Buna rağmen
yalanını bile bile, isteye isteye sürdürmeye devam
etti.
Günlerdir ekranlarda yalın haliyle izlememize rağmen bir kez
daha gözlerimizin içine baka baka "Ben valiye
it demedim, Basitlik yaptı" dedim yalanını
devam ettirdi.
Bakın şu ana kadar saydığım bütün bu yalanlar, birkaç dakika
içinde ve Türkiye'nin gözü önünde söylendi dikkatinizi
çekerim.
Ama durun, daha bitmedi...
"İstanbul'da göreve gelir gelmez 150 kreş yapacağım. Ama
hemen yapacağım"dedi. Binali
Yıldırım, "Başkanlık yaptığın Beylikdüzü'nde 11
mahalleye 11 kreş sözü verdin ama 5 yılda sadece bir tane
yapabildin. Siyasetçinin kalitesi vaatlerini
gerçekleştirmesinden ortaya çıkar" diyerek lafı
yapıştırdı.
Bizimki "Bu hoş bir yorum değil.
İnciniyorum, kırılıyorum, üzülüyorum" diye
cevap verdi.
"Göreve geldiğimizde 75 bin öğrenciye hemen burs vermeye
başlayacağım"dedi, Yıldırım bu büyük yalanı anında
çürüttü:
Dedi ki:
"Beyefendi yalanı alışkanlık haline getirdi. İstanbul
Büyükşehir Belediyesi kendi kararıyla burs veremez. Biz İstanbul'da
40 bin öğrenciye burs veriyorduk ve CHP Anayasa Mahkemesi'ne
giderek bu bursların verilmesi işini iptal ettirdi. Bugün
öğrencilere burs verilebilmesi için Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin yasa çıkarması gerekiyor. Bu yasa çıkmadan hiç kimse
öğrencilere burs veremez" dedi.
Yine tek kelime edemedi.
"Biz İstanbul'da oyların tamamının yeniden sayılmasına
itiraz etmedik" dedi.
Binali Yıldırım, CHP'nin hem itiraz dilekçesini gösterdi hem
de gece yarısı İstanbul Çağlayan Adliyesi'ni basarak oy sayımını
hukuksuzca ve 5 dakika içinde aldıran CHP'li isimleri tek tek
hatırlattı.
Bizimki sadece yutkunmakla ve bir bardak su içmekle
yetindi.
Tekrar hatırlatmakta yarar var. Bütün bu yalanlar iki saat
süren bir televizyon programında söylendi.
Sıkıldığınızı biliyorum ama bitmedi.
"İstanbul'da su indirimi emrini ben verdim. Genelgeye O an
imzayı attım ve arkadaşlara hemen devreye sokmaları yönünde talimat
verdim" dedi.
Binali Yıldırım, "Genelgeyi imzalarken
neredeydin?" diye sordu. Yalanını
perdelemek için, "Ama Binali Bey bana müdahale
etmeyin. Bakın 15 saniyem
gitti" dedi.
Bu soruya cevap verecek hali yoktu. Çünkü o gün, genelgenin
yayınlandığı esnada, yani saat 16.40'ta kendisi Ankara'daydı ve
yerine kimin imza attığı merak konusu olmuştu.
"Canan Kaftancıoğlu benim yerime imza
attı" diyecek hali yoktu zira...
"AK Parti'nin partizanlığına binlerce örnek
verebilirim" dedi. Binali
Yıldırım, "Bin tane değil, bir tane örnek
ver" dedi, kem küm etmeye başladı. Cevap
gelmeyince Binali Yıldırım bir kez daha
yüklendi, "Git İzmir'e benim oraya verdiğim
hizmetleri gör. İzmir Çevreyolu'nu ve İzban isimli Metro'yu ben
yaptım" dedi.
Bu kez acı acı gülümsemekle yetindi.
Sıkıldınız, biliyorum ama bitmek üzere, kurban olayım az daha
sabredin.
"Siyasette yaptıklarım yapacaklarımın talimatıdır demek
vatandaşı ikna eder" dedi. Binali yıldırım
yaptıklarını anlatmasını rica etti. 5 yıl belediye başkanlığı
yaptığı Beylikdüzü'nde gerçekleştirdiği bir tek projeden dahi
bahsedemedi.
Hele bir metro komedisi vardı ki anlatamam!
Binali Yıldırım'ın yaptığı metroya bindiğini kabul etti ve
devamında, "Evet ben Marmaray'dan geçtim.
70'lerde fizibiletisi başlayan bir
projedir" dedi.
Neredeyse, "Metro'yu ben
yaptım" diye yeni bir yalana imza atacaktı ama
zamanı yetmedi!
Sorulan her soruya verdiği cevabın
sonunda, "Biz birleşeceğiz,
kucaklaşacağız" dedi durdu.
Ulaşım sorununu nasıl çözeceksiniz sorusuna da aynı cevabı
verdi. Projemsi bir iki şey anlattıktan
sonra, "Bakın biz barışacağız,
kucaklaşacağız" diye lafı bitirdi.
Ama metroda, metrobüste ve otobüste niye birleşeceğimizi veya
birbirimizi nasıl kucaklayacağımızı anlatmadı!
"Ben su indirimini yaptım diye rakibim de indirim
yapacağını söyleyerek benim projemi kopyaladı. Bu zamana kadar
neredeydiniz?" diye sordu.
Binali Yıldırım aslında bu soruya program boyunca
yaptıklarını anlatarak çok güzel cevap vermişti ama
anlamamış.
Özetleyerek ben cevap vereyim:
Marmaray'ı, Avrasya'yı yapıyordu! Yavuz Sultan Selim ve
Osmangazi Köprülerini, İstanbul Havaalanı'nı, duble yolları, ucu
bucağı görünmez tünelleri yapmakla meşguldü.
Kıytırık su indirimine zaman bulamadı!
Hasıl-ı kelam...
Ekrana çıkan adaylardan biri yüz yalan söyledi, diğeri yüz
hizmet anlattı. Tablo buyken İstanbul'un kimi seçeceğini ben de
sizin gibi merak ediyorum.
Yani eğer kararsız seçmen belediye başkanı olarak tek
başarısı olmayan ama belediye başkanı olarak yüz yalan söyleyen
birine güvenip, “Bu adam sözünü tutar ve bize
hizmet eder” diyecekse…
Burayı siz tamamlayın artık!
Dipnot: Yarın imkan bulur da bana
uğrarsanız, İsmail Küçükkaya'nın
yaptığı "Sıradışı!" yayınla
ilgili görüşlerimi ve Küçükkaya'nın Ekrem İmamoğlu ile programdan
iki gün önce bir otelde yaptığı görüşmenin detaylarını
paylayacağım.