Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekleyen tehlike

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bekleyen tehlike

Dün. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık ettiği kabine toplantısıyla ilgili haberleri okuyorum.

Bu ülkede cumhurbaşkanlarının kabinelere başkanlık ettiği toplantı sayısı tam 15!

Yani. Durum ilk değil. Yeni değil.

Anayasa Madde 104 konuyu düzenliyor. Yani. Anayasa delinmiyor. Yasa dışı iş yapılmıyor.

Erdoğan'a yakın gazetelerin ilgili haber başlıkları şöyle;

Yeni Şafak: "Başkanlık sistemine ilk adım"

Sabah: "Başkanlık için ilk adım"

Star: "İlk başkanlık"

Akşam: "Başkanlık dönemi"

Muhalif gazetelerde de durum farklı değil;

Cumhuriyet: "10 saatlik başkanlık"

Taraf: "Saray devletini kuruyor"

Üşenmedim. Gazetelerin ilk sayfalarını yan yana koydum. Resme baktım.

Bir rivayete göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan da öyle yapıyormuş. Başbakan olduğu dönemde bu kadar zaman ayırabiliyor muydu, emin değilim. Cumhurbaşkanlığı döneminde bu rivayetin gerçekleşebilmesi bir olasılık.

Eğer öyleyse. Erdoğan elini çenesine koyup uzun bir "hımmmm" çekmiş olmalı. Çekmemişse, vahim.

O uzun "hımmmm"dan sonra. Medyanın "şeyh uçmaz mürit uçurur"cularıyla, "gözünün üzerinde kaşın var"cıların aynı kapıya çıktığını düşünmüş olmalı.

Son derece normal bir duruma özellikle kendisine yakın medyanın yelpazeleyici yaklaşımı Erdoğan'ı tedirgin etmiş olmalı.

Erdoğan, medyanın bu tutumunun şeyh-mürit ilişkisi kadar masum olmadığını, sevmek, inanmak ve adanmak gibi öz değeri olan bağlarla ilişkisizliğini, göze girme, yer tutma, çıkar elde etme dışında bir anlamının olmadığını biliyor olmalı.

Dün bu manşetler. Yarın başka manşetler. Erdoğan'ın aklında olmayanı aklına getirmiyor, özeleştiri mekanizmasını devre dışı bırakmıyor olmalı.

Masamın üzerinde benim gördüğüm "manşetler listesi", freni boşalmış bir medya görüntüsü veriyor.

Hayatta en sevdiğim dileklerden biri, "Tanrı kimseyi frensiz bırakmasın"dır. Bırakırsa vahimdir.

KAYDA DEĞER ELEŞTİRİNİN ÜÇ KURALI

Eleştiriden hoşlanmıyoruz. En kolayı "Beni sevmiyor da ondan" diyoruz.

Eleştirenden de hoşlanmıyoruz. "Beni çekemiyor da ondan" diyoruz. Böylece. Kendi içimizdeki narsizm batağında boğuluyoruz. Emeklerimiz heba oluyor.

Eleştiride sihir şu sorudadır: Ya eleştirilerinde haklılık payı varsa?

Peki. Haklılık payı olma olasılığını ne belirler? İşte size üç kural;

Bir, eleştiren kişi eleştirdiği konuda kayda değer biriyse.

İki, eleştiren kişi eleştiri gerekçesini de ortaya koyuyorsa.

Üç, eleştirmekle kalmıyor bir de çözüm öneriyorsa.

Ben olsam o eleştiriyi kafama koyarım.

TRABZONSPOR'DAN BÜYÜK HATA

Erkan Zengin transferi konusundan haberiniz vardır. Erkan, Eskişehirspor'un futbolcusu. Hem Trabzon hem de Fenerbahçe onu istedi.

Erkan Fener'de oynamak istiyordu. Bunun için çok direndi. Eskişehir ise, Fener'e değil Trabzon'a satmak istedi.

Çocuğu futbol hayatını bitirmekle tehdit ettiler. Evlere şenlik bir durum.

Erkan'ın cevabı, "isterse kariyerim yansın Fener'den başka kulüpte oynamam" oldu.

Trabzonspor, (ezeli düşman bellediği) "Fener'e Erkan'ı yar etmem" dedi.

Bu trajikomik durumun en önemli yanı ise. Trabzon taraftarı "Bizi istemeyeni biz hiç istemeyiz" diyerek kulüp yönetimine ve teknik direktör Yanal'a veryansın etmesi.

Son durum. Trabzonspor başkanı ve teknik direktörü tası tarağı toplayıp Erkan'ın yanına uçtu! Transferi bitirdiler.

TFF, Erkan'ın transferi açıklayan videosundaki yüz ifadesine iyi baksın. Futbolumuzun mutsuz bir oyuncu daha kazanması, övünülecek bir durum mu karar versin.

Beklediğim sonuç 1: Taraftar kendisini istemeyen futbolcuyu sahada tutar mı? Tutmaz.

Beklediğim sonuç 2: Futbolcu, imza atsa bile, "sizi istemiyorum" dediği halde kapısına kadar gelen başkanı ve teknik adamı bundan sonra kaale ("kâl" olarak da yazılır) alır mı? Almaz.

ÇOK SIKILDIM ÇOK

Hem "kendi başıma ayakta dururum" diyerek kocasının soyadını kullanmayıp, hem de her proje lansmanında "Yılmaz süper koca, süper hoca" diye açıklamalar yapan Belçim Bilgin'den...

Her filmin vizyona girişinde başrolündeki oyuncuların öpüşme sahnelerinin magazine servis edilmesinden gişe bekleyen yapımcılardan...

Çok sıkıldım, çok.


AKLIMDA KALAN

"Abartmasak" hissi: Beyaz, Candan'a, Candan Beyaz'a, Beyaz tekrar Candan'a klipler yaparak atıştılar. Çok beğendik. Çok güldük. Çok hoşlandık. Da... Artık suyunu çıkarmasak. Dozunda bıraksak... Abartmasak...