Son zamanlarda gündemde olan bir mevlid töreni görüntüsü
herkesin dilinde. Benim gördüğüm şu;
-Türkiye'deki muhafazakarların, gelir seviyesi değiştikçe
yaşanan değişimi devam ediyor.
-Kamuoyu ve sosyal medya, bu tip konuları yine "başörtüsü"
üzerinden okuyor.
-Başörtüsü mevzusu ne yaparsak yapalım, bu ülkenin gündeminden
düşmüyor.
-Lüks, şatafat, gösteriş ve kibir; her zaman ve her zeminde
itici olmayı başarıyor.
-Hadi şatafatı çok seviyorsunuz anladık da o bebeğin suçu ne ki
böyle komik bir duruma düşürdünüz sayın Büşra Nur Çalar.
-Bu konuyu da döndük, dolaştırdık ve hükümet-muhalefet kavgasına
dönüştürdük. Büyük başarı...
-Toplumu kutuplaştırmak, ayrıştırmak ve çatıştırmak için sanki
pusuda bekleyen bir ekip var. Birbirinden habersiz, birbirlerini
tanımayan bu insanları bir araya getiren şey ise sosyal medya.
-Hypatia'nın sözü ile konuya nokta koyayım; Bizi
birleştiren şeyler, bizi ayrıştıran şeylerden çok daha
fazla...
Kemal Öztürk, kuyuya taş atınca;
Geçtiğimiz günlerde Çağlar Cilara'ya konuk olan Kemal Öztürk'ün
anlattığı şeyler medya dünyasını ayağa kaldırdı. Herkes yazıyor,
eleştiriyor, sorular soruyor.
Haklılar... Çünkü, Kemal Öztürk'e manşet onaylatmak için telefon
açanların kimler olduğunu merak ediyorlar. Ben de merak ediyorum.
İsimler açıklanır mı bilmem ama Öztürk'ün bu konuyu açması, medya
açısından birtakım sorgulamalara kapı aralıyorsa yararlı
olmuştur.
Türkiye'de medya-iktidar, medya-muhalefet ilişkisi geçmişten
günümüze yeniden sorgulanmalı. Dilerim Kemal Öztürk'ün bu "net
olmayan" çıkışı, bu sorgulamayı perçinler...
Muhafazakar iktidarın ateizm sorunu
Murat Yetkin'in yazısında okudum. TÜİK verileri çerçevesinde
Türkiye'de vatandaşların hayat tarzları araştırması yapılmış.
Yetkin'in yazısındaki şu ifade ilgimi çekti;
"Türkiye’de 2002’den bu yana Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan yönetiminde, Sünni-Hanefi aidiyetin ağır bastığı, gelmiş
geçmiş en dindar iktidar var. Bu dönemde, KONDA’ya göre 2008’den bu
yana dini inancı olmadığını beyan edenlerin sayısındaki artış,
sosyolog ve siyaset bilimciler tarafından araştırılmaya
değer."
Elhak doğru; Türkiye'nin en dindar iktidarı var. Dindar nesil
söylemleri çok baskın ama bunun yanında bir de esen bir ateizm ve
deizm rüzgarı var. Bunun nedenlerini de biraz düşünmek gerekir.
Benim bir önerim var; KONDA veya diğer araştırma kurumları veya
şirketleri "Türkiye'de dininin bilincinde olanların
oranı" şeklinde bir araştırma yapılsın.
Bakalım; inandığının bilincinde olan, ibadetlerini toplumsal
farkındalıkla yapan, okuduğu "kutsal" metinlerin anlam ve
maksatlarını öğrenmeye çalışanların oranı ne imiş?
Bunun için Müslümanların Kur'an ile iletişiminin araştırılması
bir tahmin verecektir size...