Dünya dijitalleştikçe, küreselleşmeye devam ediyoruz…
Google ve IBM gibi teknoloji devleri kuantum bilgisayarlar ile
ilgili araştırmalarını her geçen gün artırarak bu alana daha fazla
yatırım yapıyor.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), ABD Ulusal Güvenlik
Ajansı (NSA) ve Avrupa Birliğinin de bunlardan geri kalır bir yanı
yok.
Rusya ise kuantum bilgisayar yarışında 5-10 yıl geride kaldığını
itiraf ederek, 800 milyon dolarlık bir bütçe ile yarışta bende
varım diyerek çalışmalara başladı…
Şu an kullanılan en dandik akıllı telefonların bile, 15-20 yıl
önceki en iyi bilgisayarların yaptığı işin, daha fazlasını
yapabildiği çağdayız.
Teknoloji hızla geliştikçe, boyutları giderek küçülmeye devam
ediyor. Kuantum bilgisayarlar, hala geliştirilmeye devam ettiği
için, küçülme henüz söz konusu değil, yani şimdilik evinizde
kullanamazsınız.
Evde kullanmaya gerek var mı? Bu da ayrı bir merak konusu…
30 yıl sonra kullandığımız lenslerin kuantum teknolojisiyle
çalışması hayal değil!
Evinizde iş yerinizde kullandığınız bilgisayar, cep telefonu vs
her şey 0 ve 1 mantığıyla çalışır. Bilgisayarların (çip) atası 0 ve
1’dir.
Yani 1’i AÇIK, 0’ı da KAPALI olarak nitelendirebiliriz…
“1 AÇIK”, “0 KAPALI”
İşte buna ikili sistem yani binary denir.
Yapılan her işlem 0-1 mantığıyla depolanır. 0 ve 1’in bulunduğu
birime “bit” adı verilir.
8 tane bit’in yan yana gelmesiyle “byte” oluşmaktadır. Günlük
hayatta sıklıkla kullandığımız megabyte (MB) gigabyte (GB) gibi
terimler, işte bu 0 ve 1’lerin bir araya gelmesiyle oluşur.
Aslında her şey “0” ve “1” algoritmasından ibarettir!
Kuantum bilgisayarlar, günlük hayatta kullandığımız klasik
bilgisayarlar gibi, “bit” birimleri yerine “qubit” birimlerini
kullanıyorlar.
Yani…
Aynı anda birden fazla değer alabiliyorlar. Klasik
bilgisayarların “0-1” ikili sistemiyle çalıştığını söylemiştim.
Klasik bilgisayarlar da ya 0’dır ya da 1. “1 AÇIK” – “0
KAPALI”.
“Qubit” birimi 0 ya da 1 değerini alabildiği gibi, aynı anda hem
“0 KAPALI” hem de “1 AÇIK” değerini alabiliyor (sütlü kahve). Yani
2 qubitlik veri tek seferde 4 farklı değeri de içerir. Qubit sayısı
arttıkça güç yani hız artar…
Kısaca…
1 milyon ihtimalli bir veriyi hesaplayacaksanız. Klasik
bilgisayarlar tüm ihtimalleri sırayla hesaplar (bekle babam
bekle).
Kuantum bilgisayarlar ise 1 milyon ihtimali de aynı anda
hesaplar...
İyi güzel de bu bizim ne işimize yarayacak?
Ailecek dünyanın en büyük otellerinden birisi olan Malezya’daki
“First World Hotel”e gittiniz.
Çocuğunuz otelin içinde dolaşmak için izin istedi ve gitti, uzun
bir süre bekledikten sonra çocuğunuzun otelde kaybolduğunu fark
ettiniz. Çocuğunuz oteldeki odalardan birisinde ama otelde tam 6083
oda var, hepsine tek tek bakamazsınız, hadi baktınız diyelim
tatiliniz çocuğunuzu aramakla geçer ve uzun olduğu kadar da yorucu
olur.
İşte kuantum bilgisayar burada devreye giriyor.
6083 kişinin aynı anda tüm odalara bakıp çocuğunuzu bulduğunu
düşünün.
Hayal değil!
IBM, ürettiği kuantum bilgisayarı, bulut servisi sayesinde son
kullanıcıların kullanımına açtı. Üye olan herkes kullanım dersini
tamamladıktan sonra bilgisayarı kullanabiliyor.
Google, John Martinis ve ekibiyle birlikte kendi kuantum
işlemcilerini geliştirmeye başlamıştı. 53 qubitlik bir işlemci
geliştirdikleri ve bunu yakında “Washington” adını verdikleri 1.000
qubitlik işlemci ile değiştirecekleri iddia edilmekte. Normal bir
bilgisayarın 10.000 yılda yapacağı işlemi 3 dakika da yapacağı
söylentiler arasında.
Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) kuantum bilgisayarlar ile
şifre kırabildiği bilinen bir gerçek…
Ülkemizde ise yerli ve milli bir firma tarafından kısıtlı
imkanlarla tasarlanan bir sistem sayesinde “Paralel İhanet Çetesi”
(PİÇ) mensuplarının, korumalı dosya ve dokümanlarının şifresi
haftalar sürmesine rağmen çözülüyor.
Türkiye’nin en önemli üç konusu;
“Araba motoru”, “Arama motoru” ve “Kuantum Bilgisayar”
olmalıdır.
___
twitter.com/trkagankaya
instagram.com/kagankayatr
facebook.com/trkagankaya