Kemal Kılıçdaroğlu bu yolculuğa tek başına çıkmalıydı

CHP lideri de, o işçiler gibi, yerinden, yurdundan, ailesinden, sevenlerinden ve sevdiklerinden yürüyüş boyunca uzak kalsaydı işte o zaman "Gandi Kemal" olurdu.

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

Nedenini anlatacağım. Ama önce, 25 gün boyunca, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur tarafından "hak gaspı"na uğrayan işçilerin 25 günde gerçekleştirdiği "ölüm yürüyüşü" ile ilgili bir iki kelâm etmek isterim.

O yürüyüşte ben de vardım çünkü...

1992 de...
280 belediye işçisi "Adalet" istiyordu, Kemal Kılıçdaroğlu gibi. İzmir Belediyesi (CHP) tarafından hak gaspına uğradıklarında, "Adalet" taleplerini Yüksel Çakmur'a yaptılar ilkin... 

CHP'li Başkan, aylarca maaş alamayan işçilerin hakkını vermek yerine 17. madde sopasını gösterme yoluna gitti. Kovmakla tehdit etti işçileri. 

Dediğini de yaptı... 

Hem de kurduğu muazzam tuzakla.. 

Yüksel Çakmur, önce işçilerle anlaşma yoluna gitti ve anlaştı. Çakmur'un istediği olmuştu, işçiler işbaşı yapmış, maaşlar da hesaba yatmaya başlamıştı.

Ve fakat...

Çok geçmeden, CHP'li Başkan, "Adalet" isteyen, hakkının peşinde koşan, çoluk çocuğunun rızkının peşine düşen  340 işçiyi sorgusuz sualsiz işinden attı.  Çakmur'un işçilere yaptığı zalimliği anlatmaya kalksam, hem vallahi hem billahi yazının sonu gelmeyecek... İyisi mi kısa keseyim!

Zâlimin zulmüne karşı sessiz kalmadı işçiler, "ölüm yürüyüşü"nde karar kıldılar.. 

"Ölüm yürüyüşü..." 

İzmir'den Ankara'ya kışın tam ortasında yollara döküldüler. 

25 gün boyunca yürüdüler, yürüdük...

Ankara-İstanbul hattında "Adalet" için yürüyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu keşke "Ölüm yürüyüşü"nden haberdar edilseydi, adalet arayışının nasıl yapıldığını öğrenmiş olurdu. Ya da, "hak arayışı"nın hangi şartlarda yapıldığını görmüş olurdu. 

Kemal Bey bu yolculuğa tek başına çıkmalıydı. 

Ankara-İstanbul hattında, elinde "Adalet" pankartı ile tek başına  yürümüş olsaydı, işte o zaman "Gandi Kemal" olurdu. İzmir'den Ankara'ya 25 gün boyunca, kar kış kıyamet demeden yürüyen işçiler gibi, Kemal Bey'in de saçı sakalı birbirine karışsaydı, işte o zaman "Gandi Kemal" olurdu. 

CHP lideri de, o işçiler gibi, yerinden, yurdundan, ailesinden, sevenlerinden ve sevdiklerinden yürüyüş boyunca uzak kalsaydı işte o zaman "Gandi Kemal" olurdu. 

Şu fotoğraflara bakın Allah aşkına, hak böyle mi aranır, yoksa Kemal Bey'in yaptığı gibi mi?

CHP lideri yürüyerek bu işçilerden sadece birine benzemesini bilseydi eğer, bir benim değil, tüm Türkiye'nin kahramanı olurdu. 

"Adalet" arayışı, gereksiz söz ve eylemlerle amacının dışına taştığı apaçık ortada. 

Bundan sonrası tufan!

"Adalet yürüyüşü" dedikleri yolculukta, İstanbul mesafesi kısaldıkça, toplumda "endişe" hâkim olmaya başladı. Türkiye'nin başına çorap örmek isteyen karanlık güçler, Kemal Bey'in İstanbul'a gelmesi için gün sayıyor. 

Parti bayrağı olmaksızın, başta FETÖ olmak üzere, PKK, DHKP-C... irili ufaklı terör örgütlerine kapıları ardına kadar açan Kemal Kılıçdaroğlu, Selahattin Demirtaş'ın 59 kişinin ölümüne neden olan çağrısının bir benzerini yapıyor farkında değil. 

"Öfke nöbeti" geçirenler, Erdoğan'la ilgili zırvalar...

Bunların hepsi gelip geçer... 

Yeter ki, bu yolculuğun sonunda bir tek kişinin burnu kanamasın. 

Aksi halde, Kemal Bey'in yatacak yeri bile kalmaz...