HDP, bir iki üç... 6-7 bakanlıkla yetinmeyecek, Kılıçdaroğlu'ndan Türkiye'yi isteyecek!

Kemal Kılıçdaroğlu'na vereceğin karşılığında HDP ne isteyecek? Ben size söyleyeyim; hiç bir şey. Evet karşılık beklemeden Millet İttifakı'nın adayına destek verecek HDP... Yeter ki Kılıçdaroğlu seçimi kazansın, İP'i göğüslesin. 15 Mayıs sabahı ne olacak biliyor musunuz, HDP Kemal Kılıçdaroğlu'ndan Türkiye'yi isteyecek!

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

Mithat Sancar, Habertürk ekranlarından seslendi Kemal Kılıçdaroğlu'na:
- Gel bizi ziyaret et!
Cevap:
- Hay hay...
Meral Akşener'e sordular; "Kemal Kılıçdaroğlu HDP'yi ziyarete gidebilir mi?" diye... 
"Tabii ki gidebilir" dedi...
"Ama" diye devam etti:
- Hiç bir talebi kabul etmeyiz, masada olamazlar.
"Talep" 
dedikleri...
Bakanlık...
HDP'den bakanlık talebi olmaz, olmayacak.
CHP çatısı altında, HDP kontenjanından bakan olacak çok isim var çünkü.
Sezgin Tanrıkulu mesela...
O yüzden HDP'nin Kılıçdaroğlu'na desteği "şimdilik karşılıksız" olacak. "Şimdilik" diyorum çünkü HDP'nin asıl talepleri (Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa) seçimden sonra  gelecek.

HDP kadrolarının üstleneceği kritik görevler,
 bir iki değil 20 bakanlık koltuğuna bedel olacak. Onların bakanlık derdi yok, devleti ele geçirmeyi planlıyorlar. 

Biz ise hâlâ küçük fotoğrafa bakıp mırıldanmayı tercih ediyoruz.
Tehlikenin farkında değiliz hiç birimiz!

BİRLEŞE BİRLEŞE BİÇMEYE GELİYORLAR

Yılmaz Özdil'i biçseler de...
Fatih Portakal'la birleştiler.
Halk TV'si, Sözcü TV'si, Tele1'i... hepsi "birleşme" ve "birleştirme" çabası içinde. 
Halk TV'nin 7 milyon dolar karşılığında muhteşem bir binaya kavuşması, devasa stüdyoların yapılması... Sözcü TV'nin köyüne çekilen Fatih Portakal'ı geri çağırması... her şey Tayyip Erdoğan'ı alaşağı etmek için.

Ekrem İmamoğlu'nun otobüsüne bindi diye kıyametleri koparanlar, Nagehan Alçı'yla da birleşmekte sakınca görmüyor artık. Çünkü o da dilinin altındaki zehri saçmaya, Erdoğan iktidarını ve AK Parti'yi "zalimlik" yapmakla suçlamaya başladı.

Şirin Payzın
 gibi fanatikler ise dereyi görmeden paçayı sıvama modunda:
- Sayılı günleriniz kaldı!
Önce kazanacaklar sonra da biçecekler yani!
Liste bile yapmışlar diye duydum!

"AKP'li gazeteci Hadi Özışık"

"AKP"li mi?
Allah yazdıysa bozsun.
BİR- Ben hayatım boyunca hiç bir partinin mensubu olmadım.
İKİ- AKP'ye oy vermedim.
ÜÇ- Gün boyunca "AKP'li Hadi Özışık" diye zırvalayanlara diyorum ki "AKP"li olacağıma öleyim daha iyi.

Şimdi bu yazdıklarımı bilmem neresinden anlayan kimsecikler,  iddia ediyorum parmaklarını şu sözlerle konuşturacak:

- Hadi Özışık AKP'li olmadığını açıkladı.

Evet ben "AKP"li değilim, hiç olmadım... bundan böyle de "AKP"li olmayacağım söz... Ahaliyi bu sözlerimle müjdeleyebilirsiniz çocuklar. 

Atış serbest!

Ha bu arada ben AK Partili de değilim.

Üyesi değilim yani!
Üye olmadığım için...
Yılmaz Özdil'in "CHP'li gazeteci olarak" sözünden yola çıkarak...
"AK Partili gazeteci olarak" diyemeyeceğim ne yazık ki...