Abdulkadir Selvi, Abdullah Gül'ün parti kurma aşamasında
olduğunu ve Ali Babacan'ı kuracağı partinin başına geçireceğini
söyleyince ortalık fena hareketlendi.
Dün CNN Türk'te yine Abdulkadir Selvi'nin katıldığı bir
programda bu mesele tartışıldı. Konuklardan Gürkan
Hacır, "Kusura bakmayın ama ben bu konuyu geçen
hafta söylediğimde kimse inanmıyordu" diye hava
attı haklı olarak.
İzlerken gülümsedim.
Gülümsedim çünkü Gül'ün parti kurma hazırlığı yaptığını, Ali
Babacan ve eski AK Partililerle hareket ettiğini bundan neredeyse
iki yıl önce dile getirdim.
İzleyenler hatırlayacaktır.
Türkiye 2017 yılındaki referanduma giderken, Habertürk
ekranında Abdullah Gül'ün Doğu ve Güneydoğu’daki aşiretler
başta olmak üzere bazı STK temsilcileriyle de gizliden gizliye
görüştüğünü inkar edilemez delillerle ortaya koymuştum.
Sonra aynı şeyleri NTV ve TGRT Haber'de de tekrarladım.
Yetmedi, bu konuyla ilgili Türkiye Gazetesi ve İnternet Haber’de 6
iddialı yazı yazdım.
Hatta yaklaşık bir ay önce yine Habertürk'te,
"Gül'ün parti kurma işi neden
uzadı?" sorusuna, "Cumhurbaşkanlığı
seçiminde AK Parti'nin kaybetmesini bekledi. İstediği olmayınca
yerel seçimleri bekleme kararı
aldı" dedim.
Durun, daha bitmedi.
Yine bundan bir süre önce Abdurrahman Dilipak ile aynı
günlerde benzer duyumları kaleme aldık, "Gül,
yerel seçimler sonrası parti kurma işlemine başlıyor. Bu kez AK
Parti'nin içinden 50 milletvekilini ayartıp onlarla yola çıkacak.
Hatta AK Parti'den ayrılıp Gül'ün partisine katılacak yeni belediye
başkanları da
göreceğiz" dedim.
Hürriyet Gazetesi'nin eskiden beri sürdürdüğü bir gelenek
var. Kendileri tarafından duyurulmayan olayları yaşanmamış sayıyor,
kendi duyurdukları olayları ise Türkiye'nin gündemine sokmayı çok
iyi başarıyorlar.
Yaptıkları şey bundan başka bir şey değil.
Abdulkadir Selvi ve Gürkan Hacır kusura bakmasın ama AK Parti
seçmeninin aylardır tartıştığı bayat bir meseleyi yeni gündem
maddesiymiş gibi tartışmaktan başka bir iş yapmadılar.
Ancak şunun de bilinmesinde fayda var.
Abdullah Gül'ün kurdurduğu bu parti hangi küskün AK
Partilileri çatısı altında toplayacak orasını göreceğiz ama bir
kişinin o çatının altına girmeyeceği neredeyse kesin.
O isim Ahmet Davutoğlu...
Davutoğlu'nu başbakanlığı döneminde "Reis
dönemi bitti, Hoca dönemi başladı" diyerek
gaza, galeyana getiren ekibi, Hoca'yı yeni parti kurması için ikna
etmişe benziyor.
Yani anlayacağınız AK Parti'yi bitirme hayaliyle yola çıkan
iki yeni parti önümüzdeki günlerde siyaset sahnesinde yerini
alacak.
Ahmet Davutoğlu'na bir şey demem. Başbakanlık haksız yere
elimden alındı diye düşünmüş olabilir. Düşüncesi doğru değil ama
yine de düşünebilir. Parti kurup, "Reis'i
bitirebilecek mi Hoca dönemini başlatabilecek
mi" izleyip göreceğiz.
Ancak Abdullah Gül ile ilgili söylenecek çok şey var.
Abdullah Gül'ün parti kurması Erdoğan'a düpedüz ihanettir. Hatta
ihanetin daniskasıdır.
Daha önce de söylediğim gibi...
Tarih bundan sonra kendisini, AK Partili görünürken, arka
planda AK Parti'nin kuyusunu kazmaya çalışan, kardeşim dediği
insanları makam ve mevki uğruna satmaya çalışan biri olarak
hatırlayacak.
Çünkü Türkiye Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olarak ilan
edildiği tarihte yayınlanan e-muhtıra ile darbenin eşiğinden döndü.
O gün Erdoğan askere rest çekmemiş olsa, Abdullah Gül bugün
siyaseten bitik biri olacaktı.
O dönemlerde Erdoğan'ın Gül için şehir şehir, miting miting,
meydan meydan nasıl dolaştığını, sesi kısılana kadar Gül'ü nasıl
desteklediğini aklı ve vicdanı olan hiç kimse
unutmadı.
O ise bu mücadelenin karşılığını, "CHP,
İYİ Parti ve Saadet beni çatı aday gösterirse ve HDP'liler de
dışarıdan desteklerse Erdoğan'a karşı aday
olurum" şeklindeki ihanet sözcükleriyle
verdi.
Yanlış anlaşılmasın ne Davutoğlu'nun ne de Gül'ün parti
kurmasına karşı değilim. Parti kurmak demokratik sistem içinde en
tabi hakları elbette...
Hatta belki parti kurarak AK Parti'ye ve millete çok büyük
iyilik dahi yapmış olabilirler. Netice itibari ile CHP ve İYİ
Parti'den bir şey olmayacağını, olamayacağını yaşayıp
gördük.
En azından AK Parti de karşısında adam gibi bir muhalefet
görürse, belki üzerine yapışıp kalan şu şımarıklığı atmış olur.
Belki en azından bugüne kadar Erdoğan'ın sırtına yük olmaktan başka
işe yaramayan kimi AK Partililer de pabucun pahalı olduğunu anlar
ve kendine çeki düzen verir.
Ama şunu iddia ile söylüyorum.
Davutoğlu'nu bilmem ama Abdullah Gül parti kurarsa, milletin
içine çıkamaz, onlardan oy isteyemez. Gittiği her yerde AK Partili
seçmenin sert muhalefeti ve "Sen hainin
tekisin" naraları kulağında
çınlayacak.
Benim asıl merak ettiğim ne biliyor musunuz?
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hamza Dağ bir
konuşmasında haklı olarak Abdullah Gül
için, "Haindir"dediği için kendi
partili arkadaşları tarafından eleştirilmiş ve
uyarılmıştı.
Acaba Gül'ün ihaneti vücut bulduğunda kendisini uyaranlar
kendisinden özür dileyecek ve "Sen az bile
söylemişsin. bu adam basbayağı
hainmiş" diyebilecek mi?