Muhalif kalemler günlerdir çığlık çığlığa
bağırıyor. Günlerdir Cumhuriyet'in
öncülüğünde Cumhurbaşkanlığı İletişim
Başkanı Fahrettin Altun'u linç
ediyorlar. Fahrettin Altun kime ne yapmış
peki, kimin tavuğuna kış demiş?
Hedefteki ismin Fahrettin Altun olmadığını hepimiz
biliyoruz. Altun üzerinden Erdoğan'a olan nefreti
kusuyorlar. "Boğaza kaçak var" yalanını
bu yüzden ürettiler.
"Altun'un Kuzkuncuk'ta kiraladığı arazide yaptırdığı
yapılar"ın İBB tarafından
yıkıldığı anlatılıyordu Cumhuriyet'in 14
Nisan 2020 tarihli haberinde.
Oysa, bir şömine bir de çardak yapılmıştı zikredilen yerde. Hal
böyleyken, haberini bir yalı fotoğrafıyla süslemişti
Cumhuriyet. Yalanların ardı arkası
gelmeyince, sanatçı Şükriye Tutkun girdi devreye:
"Burası gerçekten daha önce mezbelelikti (çöplük), mezbelelik
demeye bile bin şahit ister. Çünkü burda kendim de yalnız
yaşıyorum. Bugün baktım Twitter’dan bir sürü haberler. Fahrettin
beyin oturduğu yer olarak trilyonluk, artık rakamlarını da
bilemiyorum, bir villa koymuşlar deniz kenarında, yalı pardon.
Gerçekten de 50 metrekare oturumlu, 3 katlı. Fahrettin bey şunu
yapıyor bunu yapıyor dedikleri adamın çocuğu devletin okuluna
gidiyor. Ben görüyorum burda, çocuklarıyla selamlaşıyoruz, kendi
çöpünü kendileri atıyorlar. Böyle bir hayatı seçmiş adam, daha ne
istiyorsunuz ki. Fahrettin beyin suçu herkesin içinde bir mahallede
oturmak istemek mi?”
Cumhuriyet'e Şükriye Tutkun'un şehadeti de
yetmemiş olacak ki, inandıkları yalanı başkalarının da
dimağlarına zerk ettiler.
İYİ Partili Aytun Çıray bunlardan
sadece biri!
Tele1'de Tuncay Molaveisoğlu'nun
programına konuk oln Çıray, "Bir kaçak bina
yapımını yazdığı için bir gazete terörle suçlanacak hale gelmişse
vah o iktidarın haline" diyerek tükenmeyen yalanlara
ortak oldu.
Muhalefet, sahici cümleler kurmak yerine, yalanlar
üzerine yalan inşaa ediyor. Aytun Çıray bu
ülkeye yıllarca hizmet etmiş başarılı bir bürokrattır. Hakkında
tonlarca yalan haber üretildi geçmişte. Aile onun için her şeyden
önce gelir. Kendi ailesine düşkün olan birinin, Fahrettin
Altun'un aile güvenliği konusunda duyarsız olması ne yalan
söyleyeyim beni fazlasıyla şaşırttı.
Yakıştıramadım Aytun Çıray'a...
Mesele "kaçak yapı" falan değil
çünkü. Mesele, üst düzey bir bürokratın ve ailesinin hedef
gösterilmesiydi.
Aytun Çıray bunu bilmiyor olabilir mi?
BU NASIL BİR KİNDİR ALLAH AŞKINA?
Hep aynı teraneler, kutuplaştıran, ayrıştıran nasıl oluyorsa
hep Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan oluyor.
23 Nisan geliyor, salgından ötürü sokağa
çıkma yasağı bu özel günü de kapsayınca, ilk ateşi İyi
Parti lideri Meral Akşener yaktı:
- Bu yasağın özel bir nedeni var mı bakıp
göreceğiz!
Pes!
Törenler yapılsa...
Korona salgınına rağmen çocuklar dışarıya
salınsa...
Meclis'te, Anıtkabir'de
falanca yerde... anma yapılsa... Hem vallahi hem
billahi Erdoğan'ı topa tutarlardı:
- Çocuklarımıza virüs bulaştırdı!
Halk TV'de program yapan Ayşenur
Arslan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
gönderdiği kolonya ve maskeyi almamazlık etmedi
Allah'tan... Kolonyayı az buldu, maskeyi bir kenara
koyduktan sonra, teşekkür edeceğine söylenmeye başladı:
- Getiren sağolsun, gönderene bir şey
demeyeceğim!
Ben değil...
Cüneyt Özdemir isyan etti:
- Ya bir şeyi de beğenin, teşekkür edin.
Ah be Cüneyt...
Sen Türkiye'den gittin gideli, çok şey
değişti kardeşim. Öyle bir kin ki, öyle bir nefret
ki, Erdoğan yaptırdı diye, Avrasya'dan, Marmaray'dan
geçmiyorlar. Teşekkür ne mümkün, sen de gördün
hediyesini alıp, arkasından saydırıyorlar...