Dün bir dostum ile oturduk ve soru soruyu, cevap cevabı doğurdu.
Hani olur ya çaydanlığın dibini getiren sohbetler. İşte onlardan
biriydi.
Aslında konuşmaktan çok klavyelerin tıkırdatıldığı bir sanal
dostluk mavrasının ortasında; bu tip yüz yüze, jesti ile mimikleri
ile, hatta bazı kelime hataları ve tıkanmaları ile dost
muhabbetleri o kadar değerli oluyor ki...
Muhabbetimizin konusu "Entelektüellik" idi. Ve şöyle bir söz
döküldü dilimden: Türkiye, giderek entelektüel bir çöl haline
geliyor"
Bu bir öngörü değil, durum tespiti. Katılmayanlar olacaktır ama
yayıncılık mecralarının birer birer kapanması bunun net göstergesi.
Bunun yanında sürekli gündemde olan tartışmaların; konu, içerik ve
polemik boyutundaki sloganik söylemleri itibariyle bu çölleşme
kendini her alanda gösteriyor.
Zira entelektüelliğin ana unsuru olan bilginin,
belirli süreçlerinden geçmeyen bireylerin kendilerini aydın veya
entelektüel olarak adlandırması bu sonucu doğurmuştur.
Bilginin süreçlerini kısaca; Sorgulamak,
araştırmak, bilgiyi elde etmek (duyum, edinim), sentezlemek,
düşünmek ve karar vermek olarak sıralayabiliriz. Köklü fikirler
ancak bu ve buna benzer süreçlerden geçtikten sonra ortaya
çıkabilir.
Peki neden entelektüel anlamda böyle bir çölleşme yaşanıyor?
Bu sorunun birçok cevabı var. Herkes kendince nedenler
bulabilir. Kimisi "tarih ile olan bağın kopması" diyerek bir
modernizm eleştirisi yapar, kimisi "çağı yakalayamamaktan dem
vurur" ve muhafazakarlık eleştirisi yapar.
Bu ve bunun gibi nedenler üretilir ve eleştiriler
yapılabilir fakat benim nazarımda bu çölleşmenin başat nedeni
Popülizm'dir.
Bir diğer adıyla popüler kültür... Bir bilginin veya sorgulanış
sürecinin sonucunda ortaya çıkan bir fikrin yukarıda belirttiğim
düşünsel süreçlerden geçmeden hızla yayılması ve polemik unsuru
haline getirilmesi, popülizmin kapılarını sonuna kadar aralıyor.
Bunun sonucu olarak da hepimizin yaptığı gibi sosyal medya
mecrasındaki sonu nereye varacağı belli olmayan tartışmalar ve
polemikler ortaya çıkıyor.
Popülizm; çatışma üretir, polemik çıkartır, sığdır, sloganiktir,
söylemseldir, temelsiz ve günü kurtarma odaklıdır. Kısa vadede
çıkar elde etmek için elverişlidir.
Entelektüellik ise; bilgiseldir, adabınca tartışmayı önceler,
fikir odaklıdır, altı doludur, eylemseldir ve uzun vadeli
üretkenliğe dayanır. Çıkardan ziyade değer üretmenin
merkezidir.
Tarih boyunca varolan cehalet ve bilgeliğin çatışması, şu
sıralar bu iki kavramın üzerinden sürüyor.
Sonuç olarak; edinilen bilgilerin bilgileşme süreçlerinden
geçmeden hızlıca yayılmasıyla birlikte oluşan sığ tartışmaların son
zamanlarda nasıl artış gösterdiği hepimizin malumu. Üzücü ama
entelektüel çölleşmenin sonucu hiç de hayırlı durmuyor.
RASYONEL TARTIŞMANIN 10 EMRİ!
Aşağıdaki resmi direkt olarak paylaşıyorum. Bu hepimizin
ihtiyacı. Belki ekranlarda veya sosyal medyada tartışanlara da bir
düstur olur.