Elazığ'ın 'Kara Murat'ı ve 'Deprem paraları nerede?' sakızı!

Elazığ'da devletin nasıl bir rol aldığını milletçe gördük. 45 kişi toprağın altından sağ olarak çıkarıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca depremden bir bilemediniz iki saat sonra Elazığ'a ulaştı. Üç bakan hâlâ Elazığ'da depremzedelerin yaralarını sarıyor. 

Hadi Özışık hadi.ozisik@internethaber.com

"Deprem paraları nereye harcandı?" sakızını muhtemeldir CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süre daha çiğneyecek. Bu paraların nerelere harcandığını biliyorlar aslında. Ama yapılan açıklamalar, ortaya konulan rakamlar tatmin etmiyor muhteremleri. Bildikleri halde, toplumun sinir uçlarına dokunan o soruyu tekrarlayıp duruyorlar. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan cevap veriyor:

- Deprem için harcadık.

Olmaz!
-Açıkla...

Peki birader.
Açıklamalar seni ikna etmiyor madem. 
Sen açıkla o zaman!
- Bu paralar nereye harcandı?
Soruyu ısrarla soran sen.
Verilen cevabı yeterli bulmayan sen.
O zaman sen cevap ver:
- Nereye harcandı deprem paraları?

Hık.
Mık.

Verecekleri bir cevap yok çünkü. 

Binali Yıldırım anlattı:

- 1999 yılında deprem olduğunda Başbakan Bülent Ecevit'in haberi ancak bir gün sonra olabildi. İletişim kesilmişti, deprem bölgesine giden yolların tamamı kapalıydı. İDO Genel Müdürü olduğum dönemde, gemilerle deniz yoluyla deprem bölgesine yardım ulaştırdık, yaralıları taşıdık. 

Peki.
Ya bugün?

Elazığ'da devletin nasıl bir rol aldığını milletçe gördük. 45 kişi toprağın altından sağ olarak çıkarıldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca depremden bir bilemediniz iki saat sonra Elazığ'a ulaştı. Üç bakan hâlâ Elazığ'da depremzedelerin yaralarını sarıyor. 

Ve fakat...
Muhalefet bunları görmüyor, duymuyor. 
Acılı ve yaralı depremzedeler üzerinden iktidarın yaptıklarına kulp takıyor.

- Deprem paraları nerede?

Zıkkımın kökünde o zaman!
Daha ne diyeyim ben sana?

ELAZIĞ'IN KARA MURAT'I

Elazığ halkının Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'a "Kara Murat" dediğini Ahmet Hakan'dan öğrendik. 

Vallahi öyle...
Murat Kurum, bu satırları yazdığım sırada Elazığ'daydı. 
Depremin ilk saatlerinde oradaydı, Süleyman Soylu ve Fahrettin Koca ile birlikte. 
Ama öncesi de var... 
Murat Kurum'un 23 Ocak'ta amcası vefat etti. Acısını yaşarken, Manisa'da deprem oldu. 24 Ocak'ta Manisa'ya gitti. O akşam, Süleyman Soylu ve Fahrettin Koca ile birlikte Elazığ'a gitti. 

O gün bugündür kurmaylarıyla birlikte Elazığ'da halkın acısına ortak oluyor, yaraları sarıyor. TOKİ Başkanı Ömer Bulut,  İller Bankası Genel Müdürü Yusuf Büyük, Yapı İşleri Genel Müdürü... kim varsa hepsi hâlâ orada. 

Üç çocuk babası...
Zehra'sı daha iki yaşında... 
Baba hasreti yaşıyor Zehra, Zeynep ve Mehmet. 
Birileri evlatlarıyla kar dağlarında uçuşurken, Murat Kurum memleket sevdası ile, Elazığ halkının acısıyla meşgul olmayı tercih etti. 

Hakikaten "Kara Murat."
Gakgoşlar en doğru ismi bulmuş kendisine.

Hayırlı olsun!

BU KADINA HADDİNİ BİLDİRECEK KADINLAR NEREDE?

Meltem Şişli denilen haysiyet yoksunu kadına neden sadece bir avuç kadın tepki gösteriyor anlamış değilim!

KADEM nerede?
AK Parti ve MHP'nin Kadın Kolları nerede?
AK Parti'nin ve MHP'nin kadın milletvekilleri nerede?
Meral Akşener neden bu konuda tek bir kelâm etmiyor? 

Rasim Ozan Kütahyalı bir laf etti.
Boşnaklar dünyayı dar etti Rasim Ozan'a.
Yazarlık hayatını bitirdiler. 
Ekran yasağı getirdiler.
Niye?
Hakarete uğradılar.
Aşağılandılar. 
Peki...
Ağır hakarete uğrayan bir avuç kadın, neden yalnızlık yaşıyor adliye kapılarında? Neden kimse yok yanlarında? Niçin çığlıklar arş-ı âlâya ulaşmıyor? 

Ne dedi bu kadın?
Ne demedi ki...
Bir tek o kadınların başındaki örtüye dil uzatmadı, aşağılık bir teklifte bulundu:

- İtfaiye erleriyle sizin için bir gece düzenleyelim!

İtfaiyeciler ne iş yapıyor arkadaşlar? Asli işleri yangın söndürmek değil mi? Meltem Şişli yaşadığı aşağılık bir tecrübeyi mi paylaşıyor, yoksa muhataplarını aşağılamak için farklı bir yol mu izliyor?

Ya sen, bu satırları okuyan okur!
Söyleyecek hiç mi sözün yok senin?