Çok acıklı çok!

Çok acıklı çok!

Nuran Yıldız nuran@nuranyildiz.com

Belirli isimler kafanızda belirli resimlere denk gelir. Bir ismi görür, gülümsersiniz. Başka bir isimde yüzünüz buruşur.

Ahmet Altan ismi, yüzümü buruşturur. Hangi bağlamda geçerse, oradan iyi kokular almam. Adam bana hiç tekin gelmez.

İki gün önce. Ucuz kahramanlığın rağbet gördüğü ülkede. O Ahmet Altan, Cumhuriyet'e yazınca. "Bu ne kemiksizlik" diye hayıflandım. Başyazarı, Ankara temsilcisi "kumpas"tan tutuklanmış gazetede, kumpasa temel haberlerin yayın yönetmeni yazı yazsın!

Cumhuriyet'e acıdım. Kişisel tarihimde fazlasıyla önemliydi çünkü.

12 Eylül öncesi. Okudukları gazete nedeniyle öldürülen insanlar dönemi. Babamın iç cebinde saklayarak eve getirdiği gazete.

Öğrenciyken ilk tanıştığım köşe yazarı Mustafa Ekmekçi.

İletişim camiasından ilk yakın arkadaşım Cumhuriyet'te staj yaptı. Halâ orada yazıyor.

Fakültede oda komşumdu Ahmet Taner Kışlalı.

İlk tanıştığım Ankara temsilcisi Mustafa Balbay'dı.

Şimdiki yayın yönetmeni, Cumhuriyet'in hiçbir yerinde yoktu o zaman. İnsanın derin bir iç çekesi geliyor.

Ankara'nın taşını, gözlerin yaşını bırakıp "Cumhuriyet"in kaderine bak.

Türkiye Cumhuriyeti.

Cumhuriyet Halk Partisi.

Cumhuriyet Gazetesi.

Üçünün de benzer yanı sadece "cumhuriyet" değil. Daha önemli bir ortaklıkları var: Hayat çizgileri.

Türkiye'de darbeler. Yönetime el koymalar.

Cumhuriyet Halk Partisi'nde darbeler. Yönetime el koymalar.

Cumhuriyet gazetesinde darbeler. Yönetime el koymalar.

Her defasında. Ortaya çıkış felsefelerinden çok ama çok uzağa düşmeler.

Birbirinin aynı.

Türkiye'de Kemalistler, milliyetçiler, liberaller, hiçbir şeycilerle her şeyciler nasıl yer değiştirmişse.

Adında "cumhuriyet" geçen partide de öyle, gazetede de öyle.

TUHAF LAFLAR

Türkiye Taşkömürü Genel Müdürü, "Bizler yaşadığımız bu acıyı sizlere anlatmalıyız ki birer ibret olsun, ders alınsın, bir daha yaşanmasın" demiş. İyi de ders alması gereken biz miyiz, siz misiniz sayın müdür?

Mustafa Sarıgül "Suç Hayri'nin değil, oturduğu koltuğun" demiş. Pardon da bize neden geri zekâlı muamelesi yapılıyor?

Magazin haber başlığı: "Nebahat Çehre'yi film için bir günde yaşlandırdılar." Alooo, Nebahat Çehre zaten 71 yaşında!

KAFANA GÖRE SİYASET YAPMA

Ankara Üniversitesi, İletişim Araştırmaları ve Uygulama Merkezi, "Siyasal İletişim Sertifika Programı" düzenliyor.

Siyasete ilgi duyan herkese açık. İletişim becerilerinden, seçmen psikolojisine kadar pek çok ders var. Uygulama var. Medya ilişkileri var.

Siyaseti "yeni dünya düzeni"nin gerektirdiği gibi yapmak isteyenler ilaum.ankara.edu.tr adresinden bilgi alabilirler.


AKLIMDA KALAN

"Bulutsuzluk Özlemi" konseri: Konser insanı değilim. Öyle uzun kuyruklarda beklemek. Saatlerce ayakta kalmak. Konsere bir saat geç çıkan sanatçı kaprisi çekmek hiç bana göre değil. Ama dün. Bulutsuzluk Özlemi'nin IF Performance'daki konserine gittim. Sevgili Sina Koloğlu'nun davetiyle. Aynı anda birden fazla işi başarıyla yapan insanlara imrenirim. Sina onlardan biri. Hem güzel yazıyor hem de iyi müzik yapıyor. Bulutsuzluk Özlemi bizim klasiğimiz. Ve. Fakat. Sahnedeki enerji patlamasıyla dinlemeye gelenlerin ölü balık duruşu arasında uçurum vardı. Yeni nesle bir haller olmuş. Rock dinlemeye değil, selfie çekmeye gelmişlerdi. Anı yakalamaya çalışırken, anı yaşamadan geçip gidiyorlar.