Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokağa çıkma çağrısını duyunca, 70 yaşında
olduğunu unutup, Akınca üssüne koşmuştu.
Darbeci bir rütbeli tarafından vurulan Zorova, o karanlık gecede
yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:
"Gittiğimizde 50-60 tane darbeci bizi karşıladı. Bizi görünce
içlerinden rütbeli biri askere 'diz çök, doldur,
kapat' dedi. Asker bir o yana, bir bu
yana herkesi taradı. Emri uygulamayan askerler de öldürüldü. Ben
bacağımdan yaralanıp yere düştüm. Vurulduktan sonra rütbeli
darbeciye, 'Ben sizin
dedenizim' dedim, tekrar ateş
etti. 'Ben Türk'üm. Bak bana şerefsiz, beni yine
öldüremedin' diye bağırdım, bir kez daha
ateş etti. Sonrasında bayılmışım. Gözümü hastanede açtım!"
"Gözümü açtım" dediği hastane,
Ankara Numune Hastanesi'ydi. İlk gün, bakanların,
milletvekillerinin ve belediye başkanlarının ziyaretleriyle
geçti.
Ertesi gün ziyaretler kesilip el ayak çekilince, hastane
başhekimi Nurullah Zengin kendisini ziyaret etti ve durumunu
sordu.
"Canım çok yanıyor, bir ağrı kesici iğne
vursanız" dediğinde, başhekimden
aldığı cevap, darbecilerin sıktığı kurşunlardan daha beterdi:
"Onu sokağa çıkmadan önce düşünecektin. Aklını
kullansaydın, evinde otursaydın, başına bunlar
gelmeyecekti!"
Sonraki gün acı içinde, "Ağrılara
dayanamıyorum. Allah razısı için bir iğne
vursanız" diye kıvranarak
geçirdi Mustafa Zorova...
Sonunda öyle bir hale geldi ki başhekim odasına
girdiğinde, "Bana ağrı kesici iğne
vurulmazsa, vallahi kendimi şu camdan aşağı atacağım"diye
tehdit savurdu.
Başhekim Nurullah Zengin'in 70 yaşındaki gaziye cevabı yine kurşun
gibiydi:
"At ulan atacaksan! Bana mı sordun sokağa
çıktın?"
Zorova'nın başında refakatçi olarak nöbet tutan eşi bu sözlere
isyan edince başhekim yeni bir gaddarlığa imza attı:
"Bu kadına refakatçi yatağı, refakatçi
yemeği verilmeyecek. Gece de refakatçi olarak
kalmayacak!"
Talimatlar harfi harfine uygulandı.
Devletin hastanesi, refakatçi gazi eşine yatacak yatak, yiyecek
yemek, verilmedi. Herkesin bindiği asansörlere binmesi bile
yasaklandı. Saatler 21.00'i gösterdiğinde ise yaşlı kadın
hastaneden çıkarılıp sokağa atıldı.
Yaşanan bu zalimliğe şahit olan biri vardı.
O şahit, Mustafa Zorova'nın yan tarafında yatan bir başka hastaydı.
O hasta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı'mız (o tarihte
milletvekiliydi) Jülide Sarıeroğlu
Hanımefendi'nin babasıydı...
Meselenin Jülide Hanım'a aktarıldığını öğrenince paniğe kapılan
başhekim, henüz yaraları kapanmamış olan ve ağrı içinde
kıvranan Mustafa Zorova'yı sahte işlemlerle taburcu edip
hastane dışına attı.
Yaşanan zalimliği Jülide Sarıeroğlu Hanımefendi tarafından öğrenen
Cumhurbaşkanı Erdoğan hemen devreye girdi. Mustafa Zorova'nın
Gata'ya sevk edilmesini, Ankara Numune Hastanesi Başhekimi Nurullah
Zengin'in ise acilen görevden alınmasını
emretti.
Ancak verilen emir uygulanmadı, Nurullah Zengin görevine, daha
doğrusu zalimliklerine devam etti.
Hedefinde bu kez darbe gecesi Sincan'da bedenine 27 şarapnel
parçası isabet eden Hasan Yılmaz isimli gazi
vardı.
Başhekim, damar yollarında ağır tahribatlar oluşan, bırakın
yürümeyi, ayağa dahi kalkamayan Hasan Yılmaz'a sağlık
kurulundan, "Yüzde sıfır
özürlüdür" raporu çıkarttırdı.
Duruma isyan eden Yılmaz'a verilen cevap, Mustafa Zorova'ya
verilen cevapla birebir aynıydı:
"Akılsızlık edip sokağa çıktıysan, cezanı çekeceksin!"
Uzatmayayım...
Hasan Yılmaz, Ankara Numune Hastanesi'nden taburcu olduktan 6 ay
sonra, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'na başvurup
sağlık kurulu raporu istedi.
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 6 ay önce Numune
Hastanesi'nin "Yüzde sıfır
özürlüdür" dediği Hasan Yılmaz'a, "Yüzde
43 fiziksel engellidir" raporu
verdi.
Dikkatinizi çekerim...6 ay içinde iyileşmiş bir adama yüzde 43
fiziksel engelli raporu veriliyor!
Her iki gazi de başhekim hakkında CİMER ve BİMER'e şikayet
dilekçesi gönderdi. Ama üzerinden bir yıl geçmesine
rağmen başhekime yaptıklarının hesabı sorulmadı...
Tekrar Ankara Numune Hastanesi'ne dönelim...
"Hastanede bunca olay yaşanırken bir insan evladı çıkıp
duruma itiraz etmedi mi?" diye
sorabilirsiniz.
Etti elbette, etmez mi?
Kim biliyor musunuz?
Numune'de organ nakli yapabilen tek isim olan Doçent Barış Doğu
Yıldız...
Sonrasını anlatayım...
Hastanede sihirli bir el, Barış Doğu Yıldız'ın haberi olmadan bir
dilekçe düzenliyor.
Dilekçede, organ nakli yapan doktorun kendi isteği ile işi
bıraktığı, bu nedenle organ nakil merkezinin kapatılması
isteniyor.
Barış Doğu Yıldız olayı öğrenince itiraz ediyor, organ nakli
yapmak istediğini nakil sırasında bekleyen 300'e yakın hasta
oldugunu, bu hastaların mağdur edilmemesini talep
ediyor.
Sonuç...
Sonuç yok. Milyonlarca lira değerindeki organ nakli merkezi
kapatılıyor. Başhekim Nurullah Yıldız, durumu düzeltmek için
arayan kamu görevlilerine, "Barış
dediğiniz doktor dev solcu
teröristti" diye
tanıtıyor.
"Peki Barış Doğu Yıldız gerçekten dev solcu bir terörist
mi?" diye sorabilirsiniz.
O zaman ben de size şunu sorayım:
Siz bugüne dek, milliyetçiler ve ülkücüler arasından dev solcu
terörist çıktığını duydunuz mu?
Bir dipnotla bitirelim...
Ankara Numune Hastanesi'ndeki rezillikler bunlarla bitmiyor. Daha
çok şey var ama yazı uzadığı için burada keselim.
Gazi Mustafa Zorova ile eşinin hastanede başından geçenleri
anlattıkları video kaydı, diğer gazi Hasan Yıldız'a verilen
sağlık kurulu raporları, CİMER ve BİMER'e yazılan dilekçe örnekleri
ve daha pek çok rezillikle ilgili belgelerin elimde olduğunu da
bilgilerinize arz ederim.
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:
twitter.com/slymnoz
facebook.com/slymnoz
instagram.com/suleymanozi