Berat Albayrak çekip gitti ama bir türlü kendini kurtaramadı.
Gittiği günden bu yana, fonlu fonsuz medya Albayrak'ın peşinde.
"Berat Albayrak nerede?" sorusunu dillerinden, kalemlerinden hiç
düşürmediler.
Berat Albayrak'ı kâh Erdoğan sonrası Cumhurbaşkanı adayı
yapıyorlar, kâh yeniden Hazine ve Maliye Bakanlığı'na uygun
görüyorlar. Şimdi de 23 Eylül tarihini kendilerine "dönüş bileti"
olarak bellemişler. Trabzonspor-Galatasaray maçında Berat
Albayrak görüldü diye, "Aha bulduk" diye "23 Eylül fimi"nin
fragmanını izletiyorlar.
Fehmi Koru, "Sorusu bol bir siyasi yazı yazdım: Şifreyi çözmek
okuyana kalsın…" yazısıyla başı çekiyor:
" (...) Son zamanlarda benimsenen bazı yöntemlerin, görevinden
aniden affını isteyen ve af talebi kabul edilen eski hazine ve
maliye bakanının politikalarına dönüş olduğunu, 23 Eylül’de
bekledikleri gibi bir karar Merkez Bankası’ndan çıkarsa, bunun
yeniden ve bütünüyle eski politikalara dönüş olacağını yazıp
söylüyorlar. Zaten eski bakan da dün Trabzon’da oynanan
Trabzonspor-Galatasaray maçını tribündeki özel locada çocuklarıyla
izlemiş. Aylar sonra halk içinde verdiği ilk görüntü
bu. Politikalarına tam anlamıyla yeniden dönülecekse belki
kendisi de görevine iade edilir, neden olmasın?"
Fehmi Koru, Trabzonspor-Galatasaray maçında görüldü diye, Berat
Albayrak'a dönüş yolunu açıyor. Albayrak o maça gitmemiş olsa,
kimsenin aklına göreve iadesi gelmeyecekti herhalde. Evinde otursa,
hatta ev hapsine mahkûm edilse, Berat Bey kimsenin aklına
gelmeyecek.
Peki...
Böyle bir ihtimal var mı?
Berat Albayrak tekrar Hazine'nin başına geçecek mi?
Yoksa bekleyip, Erdoğan'ın koltuğuna mı oynayacak?
Fehmi Koru, "Şifreyi çözmek okuyana kalsın" diyor ya...
Hadi hep birlikte şifre çözülmeye koyulalım.
Türkiye gazetesi yazarları Cem Küçük ve Fatih Selek, ekonomideki
kötü gidişatı yazdı diye bir tek "hain" ilan edilmedikleri kaldı.
Fehmi Koru, Cem Küçük'ün yazısından alıntı yaparak, "Ufaktan araya
mesafe koyanlar var orada" dedi. ODA TV ise Türkiye gazetesinin
sahibi Mücahit Ören'i hedef aldı ve "ABD vatandaşı Mücahit Ören
Erdoğan'dan randevu mu istiyor" manşeti ile çirkin bir yorum
yaptı.
Bu manşetlerin ya da yorumların sebebi sır değil; Cem Küçük
vaktinde bu arkadaşların canını çok yaktı. Şimdi kendilerince
intikam alıyorlar. Cem Küçük herkesin bildiği gerçekleri haykırınca
"dönek" oluyor, aksini söyleyince, yani pembe bir tablo çizince de,
"yandaş" veya "yalaka" ilan ediliyor.
"AK Parti'yi bekleyen büyük tehlike" videoma da aynı yorumlar
yapıldı; "Hadi Özışık da iktidarla arasına mesafe koyuyor"
iftirasıyla karşı karşıya kaldım. Videomun ikinci
bölümünde "CHP'nin çarşaf rezaleti"ni konuştum diye bu sefer
ne yalakalığım kaldı, ne de yandaşlığım.
Bir karar verseler artık.
Dönek miyiz, yalaka mı, yoksa yandaş mı?
Hangisi?