AK Parti'nin İstanbul başta olmak üzere oy farkının az
olduğu bazı kentlerde seçim sonuçlarına itiraz etmesi birilerini
rahatsız ediyor.
Binali Yıldırım'ın oyları sıfırlanması, oylar kaydırılması
falan onlar için hiç önemli değil. Bu işi uzatmak gereksizmiş ve
sonuçlara bakılmaksızın mazbataların hemen verilmesi
gerekiyormuş.
Yoksa ikinci Gezi eylemlerini başlatırlarmış ve bu işin sonu
Türkiye için çok ama çok kötü olurmuş.
Çok ama çok gerilirlermiş!
Bunu söylediklerinde zannediyorlar ki milletin ödü kopuyor.
Yav arkadaş kusura bakmayın ama sizin her tarafınız gerginlik olsa
kaç yazar?
Bıngıldak kafanız almıyor mu sizin birader??
Sizin tehdit ettiğiniz insanlar, oyunu namusu bilen ve oyuna
uzatılan eli, namusuna uzatılmış gibi gören bir
kesimdir.
Ehli namus bir kadına musalat olan
tecavüzcünün, "Ya bana teslim ol ya da
yapacaklarımı zorla yaparım" demesiyle
sizin "Ya mazbatayı verin, ya da sokağa
ineriz" demeniz arasında zerre-i miskal fark
görmeyen bir kesimi tehdit ettiğinizin farkında değil
misiniz?
Bu insanların derdi Binali Yıldırım'ın kazanması falan değil
artık.
Birlikte hareket ettiğiniz bir kesimin, oylarına,
iradelerine, yani namuslarına el uzattığını düşünüyorlar. Ve bunu
yapan her kimse ortaya çıkarılmasını ve hesap sorulmasını
istiyorlar.
Ortada gayet sağlıklı yürütülen bir süreç
var.
Bütün partilerin gözlemcilerinin önünde kaydırılan oylar
hakeden kişinin hanesine yazılıyor. Geçersiz oylar bütün parti
gözlemcilerinin gözleri önünde gayet şeffaf bir şekilde yeniden
sayılıyor.
Tek bir partiden yapılan son sayımlara itiraz var
mı?
Yok?
O zaman niye panikliyor, niye tehdit ve şantaj içerikli
cümleler kurmakta ısrar ediyorsunuz?
Eğer sizi geren çalınan oyların sahiplerine iade edilmesi
ise, dilediğiniz kadar gerilebilirsiniz. Eğer çok özlem
duyuyorsanız, Gezi Parkı işte orada, hemen eylemlere
başlayabilirsiniz.
Ama dikkat edin de bu tehdit ettiğiniz milletin gerilmesine
vesile olmayın. Çünkü onların gerilmesi sizin gerilmelerinize
hiç benzemiyor.
En son gerildiklerinde Fetö'nün kullandığı F 16'ya süpürge
sapı isabet ettiriyorlardı. Tankların, mermilerin, bombaların
üzerine, ölümüne yürüyorlardı.
Yani ben hatırlatayım da, gerisini siz düşünün!