Cumhurbaşkanı Erdoğan, 10 Kasım Anma programında, Atatürk'e
Atatürk diyerek birilerine yeni bir gevezelik
malzemesi sundu.
Bir haftadır bu hitap şeklini tartışanlardan uzak durmaya
çalıştım. Bir iki söylendikten sonra unutacaklarını düşünmüştüm ama
yanılmışım. Atatürk'e Atatürk denmesi neredeyse tek gündem
maddemiz haline geldi.
Konuyu tartışmaya açanlar, "15 yıldır her
konuşmasında Gazi Mustafa Kemal demekle yetinen ve ağzından Atatürk
sözü çıkmayan bir adam neden bir anda Atatürk demeye
başladı" diye soruyor.
Bu soruyu soranlar, bir matematik probleminin çoktandır aranan
çözümünü ilk kez bulmuşcasına şu cevabı yapıştırıyor:
"2019 seçimleri yaklaşırken yüzde 50+1'i bulamayacağı için
Atatürkçülerin oylarına göz dikti!"
Onlara verilecek tek cevap var.
Eğer Atatürk oy devşirilecek bir olgu olsaydı, CHP
79 yıldır iktidar koltuğundan inmezdi. Demek ki sebep bu
değil...
O zaman gerçek sebep ne?
Anlatayım izninizle...
Şu coğrafya üzerinde yapılan bütün kötülükler ve bütün fenalıklar,
Atatürk'ün arkasına saklanarak yapıldı. Kanlı darbeler, Atatürk'ün
ilke ve inkılapları bahane gösterilerek gerçekleşti.
"Bin yıl sürecek" dedikleri 28
Şubat postmodern darbesini yapanlar da kendilerinden önceki
darbeciler gibi Atatürk'ün adını ve gücünü kötü bir şekilde
kullanarak Erbakan'ı koltuktan indirdi.
İmam Hatip'lerin kapatılması, Kur-an kurslarının yasaklanması,
başörtü yasağının konması gibi ucube yasakların temel
gerekçesi de Atatürk'ün ilke ve inkılaplarıydı.
AK Parti döneminde de durum farklı
değildi.
"Ordu göreve" pankartı ile
Anıtkabir'e yürümeler, parti kapatmaya çalışmalar ve e muhtıralar
hep ama hep Atatürk gerekçe gösterilerek yapıldı.
Atatürk ismi, AK Parti ve Erdoğan'ın tepesinde her zaman demoklesin
kılıcı gibi sallandırıldı.
Tüm bunların yanısıra bir şey daha yapıldı.
Tüm resmi törenler, Atatürk'ü anmak için değil de en başından beri
Atatürk düşmanı olarak ilan edilen Erdoğan ile AK Parti'ye karşı
bir gövde gösterisi niyetine kutlandı.
Anlayacağınız, ne kadar üçkağıtçı, rantçı, sömürgeci, darbeci ve
goygoycu var ise hepsi Atatürk'ü siyasi iradeye karşı bir suikast
silahı olarak kullandı.
Günümüze gelecek olursak...
Atatürk'ün arkasına saklanıp PKK ve DHKP-C ile işbirliği yapanlar
türedi. bir yandan, "Biz Atatürk'ün
partisiyiz" derken, diğer yandan
sömürgeci devletlere, "Yahu gelin bizi
yeniden işgal edin"diyebilecek kıvama gelen
basiret ve haysiyet fukarası siyasetçilerimiz oldu.
"Erdoğan gitsin" diye HDP ile
birlikte sallayan, Fetö ile birlikte hak -hukuk - adalet arayan,
savcı Mehmet Kiraz'ı makamında katleden DHKP-C'li teröristlerle
birlikte hareket eden ve fakat sıkıştığı
anda, "Ama biz Atatürk'ün kurduğu
partiyiz" diyen milletvekillerimiz
oldu.
Gazetecilik adı altında ajanlık yapanlarla, habercilik adı altında
devlet sırlarını açıklayarak hainlik yapanların ardına sığındığı
siperin adı da aynıydı: Atatürkçülük!
Emir almak için değil, emir vermek için doğmuş Erdoğan gibi
bir liderin, bu baskılara
dayanamayarak "Atatürkçülük" yapması pek
tabi ki beklenemezdi.
Üzerindeki baskıların tamamen kalkmasından sonra içinden geldiği
şekilde "Atatürk" demesi
ise tam da Erdoğan'dan beklenen bir hamleydi.
Cumhurbaşkanı, geçen hafta yaptığı konuşmada neden 15 yıl sonra
Atatürk dediğini şu sözlerle açıkladı:
"Milletimizin gönlündeki Atatürk ile kavramsallaştıran
Atatürkçülük arasında çok büyük fark var. CHP'nin Atatürk'ü
milletten kaçırmasına izin vermeyeceğiz. Atatürk'ü ruhu faşist,
söylemi Marksist çevrelerin tekeline bırakmayacağız"
Erdoğan bu sözleriyle Atatürk’çü falan
olmuyor.
Atatürk’ün arkasına sığınarak her türlü pisliği
yapan vesayet odaklarının elindeki son kozu almak
için hamle yapıyor. Bunu yaparken, belki de tüm zamanların en güzel
Atatürk tarifini yapıyor:
"Atatürk; milletinin Mustafa Kemal'i, savaş
meydanlarının Gazi'si ve Cumhuriyetin
Ata'sıdır" diyor...
Bu cümlede çok ama çok önemli bir anlam var.
"Atatürk bu milletin tek ve yegane atası değildir ve
olamaz. Olsa olsa Cumhuriyet'in kurucu Ata'sı
olabilir" diyor.
Altına imzamı atıyorum bu sözlerin...
Bu topraklarda hiç kimse, "Türkler'in
Ata'sı Atatürk'tür" diyen şalgam beyinlilerle bir
olup 600 yıl boyunca dünyaya adaletle hükmeden atalarını yok
saymaz!
Kanuni'ye, Sultan Fatih'e, Abdulhamit'e hakaret etmek Atatürk'ü
yüceltmez, bu millete sevdirmez. Çünkü bu topraklarda hiç
kimse, "Varsın Kabe Araplar'ın olsun,
bize Anıtkabir yeter" diyerek Atatürk'e
tapınanların şeytani ayinlerine eşlik etmez.
On yıllar önce bir tespitte
bulunmuş, "Atatürk'ü CHP'nin elinden
aldığımız gün bu ülke düzlüğe
çıkar" demiştim.
Erdoğan bugün bunu yapmaya hazırlanıyor.
Atatürk'ün bir seçim jargonu ve bir vesayet olgusu olarak
kullanılmasının önüne geçmeye hazırlanıyor. Azgın azınlıkların
sıkıştıkları her noktada Atatürk'ün arkasına saklanmasına son
vermek istiyor.
Mesele bundan ibaret...
CHP'lilerin, "Seçim kazanmak için dini
inançları ve Fetö'yü kullananlar, "Kürt
Açılımı" yapanlar şimdi de 2019
seçimlerini kazanmak için Atatürk açılımı
yapıyor" demesi ise tam bir
zavallılık...
Yahu seçim zamanlarında çarşaf açılımı yapan, başörtülülere rozet
takan kimdi? Seçim sonrası meydanlarda çarşaf yırtan, çarşaflıları
rahibelere benzeten kimdi?
Magnet gibi bulduğunuz her buzdolabına yapıştınız!
HDP ile birlikte sallayıp, HDP kazandı diye pilav dağıtan ve
PKK ile birlikte hendek siyasetini savunan siz değil
miydiniz?
Fetö ile birlikte hükümet devirmeye
çalışan, darbecilerle birlikte adalet yürüyüşleri
yapan siz değil miydiniz?
Siz değil miydiniz referandumu kazanmak için 15 yıl sonra
AKP demeyi bırakıp "AK
Parti" diyen?...
Siz değil
miydiniz "Diktatör" demeyi
bırakıp, "Sayın
Cumhurbaşkanımız" diyen?
Yahu siz, seçim kazanmak için duran adam oldunuz, yakıp yıkan adam
oldunuz. Yetmedi, üstüne bir de müftünün karısı oldunuz!
Kime ne anlatıyorsunuz birader?
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN:
facebook.com/slymnoz
instagram.com/suleymanozi