Birleşmiş Milletler'den çıkan tarihi kararın ne anlama
geldiğini özetlemek gerekirse:
128 ülke, ”Kudüs İsrail'in başkenti
değildir” dedi. 9
ülke "Kudüs İsrail'in
Başkentidir" dedi. 35 ülke ise çekimser
kaldı!
ABD ve İsrail'i hesaba katmazsak, Palau, Guatamala, Togo,
Nauru, Honduras, Marshall Adaları, Mikronezya gibi toplam nüfusları
30 milyonu bulmayan, kendine dahi hayrı olmayan ülkeler Trump'ın
şantajına boyun eğmiş görünüyor.
Öncelikle şunu bilelim.
Alınan kararın bağlayıcı bir tarafı yok. Yani,
İsrail karar sonrası Kudüs'ten
çekilmeyecek. "Peki o zaman ne oldu da herkes
seviniyor?" diye
sorabilirsiniz.
Dünyanın penceresinden bakacak olursak, olan şu:
ABD, uluslararası alanda kestaneyi fena çizdirdi. Bundan
sonra ABD’nin otoritesi ve savunduğunu iddia ettiği değerler
sorgulanacak.
Bugünden yarına uluslararası sistem ve güç dengeleri hemen
değişmez ama ABD ile ilgili o sarsılmaz algı
değişir. İnsanlığın baş belası olan ABD ve İsrail
dünya genelinde yalnızlaştırıldı. Dün itibariyle ABD süper
gücünü tüketmenin başlangıcını yaptı.
128 ülke, "Hayır oyu veren ülkeleri bir
kağıda not ediyoruz" diye tehdit savuran
Trump'a, o kağıdı rulo yaparak iade etti.
Mesele Türkiye penceresinden bakacak olursak:
Yıllardır, "Dünya 5'ten
büyüktür" diyen Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği
oldu.
Net!..
Neler yapmadı ki...
İslam İşbirliği Teşkilatı'nı acil toplantıya çağıran
Cumhurbaşkanı, katılan ülkelere "Kudüs
Filistin'in başkentidir" kararı
aldırdı.
Yetinmedi, dinine ve inancına bakmaksızın diğer liderlerle
Kudüs için telefon görüşmeleri yaptı.
Yetinmedi, tüm dünyaya İsrail'in yaptığı işgalleri haritalar
üzerinde gösterdi, Filistinlilere uygulanan işkenceleri
belgelerle ortaya koydu. ABD'nin skandal kararı aldığı
günden bu yana bir an olsun Filistin'i dilinden
düşürmedi.
Yetinmedi, Yemen'le birlikte teklifin hazırlanmasında ve
Birleşmiş Milletler'e taşınmasında büyük rol
oynadı.
Yani anlayacağınız...
Erdoğan nefretiyle yanıp tutuşan yoldaşlar kusura bakmasın
ama bu karar 'Van Minute'nin
babaannesidir!
Bana inanmıyorsanız, açın dünya medyasına bakın. Neredeyse
tamamı, "Türkiye ve Yemen'in BM'ye taşıdığı
karar, Trump'ın yüzünde tokat gibi
patladı" sözleriyle Erdoğan'ın hakkını teslim
ediyor.
Siz bunu, "Erdoğan Türkiye'den sonra
dünyada da seçim kazandı!"diye de
okuyabilirsiniz!
Peki bundan sonra ne olur?
Bu maçın bir rövanşı olacak. ABD, yaşadığı hezimetin bedelini
bazı dünya ülkelerine ödetmeye çalışacak. Dikkat
ediniz, "ödetecek"demiyor, "ödetmeye
çalışacak" diyorum.
Ancak gangster ruhunu ön plana çıkararak yapacağı bir hamle,
ABD'nin çözülmesini de beraberinde getirecek. 17 trilyon dolar
Gayrı Safi Milli Hasıla, 21 trilyon dolar borç ve karşısına dünyayı
almış bir ülke ne yapacağını çok ama çok iyi
düşünmeli...
ABD, tasarıyı BM'ye ortaklaşa getiren Türkiye ve Yemen’
i bir yere kaydedecek ve fırsat kollayacaktır. Türkiye'yi köşeye
sıkıştırmak için 24 Nisan'da sözde Ermeni Soykırımı'nı
tanıyabilir.
Bence bunu yapmak yerine, "Arkadaş
elimden geleni yaptım, ama dünya buna hazır
değil" diyerek, siyonist baskıyı
bertaraf etme yolunu da seçebilir.
Başkanlık ömrü yeter de koltuktan indirilmezse
tabi...
Aslına bakarsanız, ABD'den ziyade Türkiye'nin yapacağı şey
veya şeyler çok daha önemli...
Şahsi kanaatimi soracak olursanız, şunu söyleyebilirim. İslam
İşbirliği Teşkilatı bir kez daha toplanmalı. ABD ve İsrail'i köşeye
sıkıştıran oylama sonuçları değerlendirilmeli ve yeni
eylem kararı alınmalı.
Ve hemen uygulanmalı...
Büyükelçilikleri Filistin'in Başkenti Kudüs'e
taşımak ise en öncelikli karar olmalı...
Beni hayalperest bulanlar olabilir. Lakin, tarihe not
düşmek adına yazıyorum.
Son yıllarda 1968 sınırlarına çekilmeyi ciddi ciddi tartışan
İsrail, böyle bir karara karşı direnemez.