GÜNCEL

Ertuğrul Özkök: 'ROK ile arkadaşlık ediyorum! Bana kimse bir daha 'vay şerefsiz' manşet attıramaz'

Hürriyet gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Ertuğrul Özkök, kendisine yapılan eleştirilere karşın iktidara yakınlığı ile bilinen Rasim Ozan Kütahyalı’yla arkadaşlık ettiğini söyledi. Özkök, ‘yaşım müsait olsaydı gazetecilik yapsaydım bana kimse ‘vay şerefsiz diye manşet attıramazdı…’ dedi.

Hürriyet gazetesi eski yazarı Ertuğrul Özkök, Haber Global’de Candaş Tolga Işık‘ın sunduğu ‘Az Önce Konuştum‘ programına konuk oldu. Özkök, kendisine yapılan eleştirilere karşın iktidara yakınlığı ile bilinen Rasim Ozan Kütahyalı’yla arkadaşlık ettiğini söyledi. Özkök, ‘yaşım müsait olsaydı gazetecilik yapsaydım bana kimse ‘vay şerefsiz diye manşet attıramazdı…’ dedi.

İşte Ertuğrul Özkök’ün dikkat çeken açıklamaları...

28 Şubat’ta gönlü kırılan insanların Silivri’de orada burada KCK’larla hayatı karartılan insanlarla ilgili helalleşse iktidar, diğerleri de öbür taraflarla daha iyi bir siyaset olur. yine radikaller aldılar palaları çıktılar yola, ben bir kere hesap sorma lafını lügatımızdan silelim diyorum. Dün yapılan haksızlıkları sen de karşı tarafa yapmak istersen bu intikam olur.

Kemal Kılıçdaroğlu, bunu bu anlamda söylüyor. Birbirimizi bir dinleyelim diyor. Gerçek bir adaleti yerine oturtursan Osman Kavala gibi insanlar 5 yıl hapiste kalmaz. Adalet adına verilen kararlar ülkenin yarısının içine sinmiyor. Önce içimizdeki kin ve nefreti silmemiz lazım. Kemal Kılıçdaroğlu dedi ki, iktidarı değiştirmek yetmez, dedi. Birbirimizin yakasından ellerimizi çekmemiz lazım. İyi çalışan bir hukuk varsa bunun hesabı zaten sorulur. 

Rasim Ozan Kütahyalı ile arkadaşlık ediyorum…

Candaş Tolga Işık: Sizin de bir helalleşme listeniz var mı?

Var tabi… Bak şimdi beni yerden yere vuracaklar… Ben Rasim Ozan Kütahyalı ile arkadaşlık ediyorum. Bunu kime söylesem bunu bana gelip oooo neler diyor. Konuşuyorum ya, konuştuğum zaman ne görüyorum biliyor musun? Birçok konuda ortak düşüncemiz var. Çünkü o da değişmiş ben de değiştim. Bak önce aklı başında insanlar olursak eğer gerçekten içimizdeki kini nefreti söküp atabilirsek yaptığımız hatalar hepimizin en büyük rehberi olabilir. Bana kimse bir daha hayatta yaşım müsait olsaydı gazetecilik yapsaydım ‘vay şerefsiz diye manşet attıramazdı’…

Önce birbirimizle barışalım diyorum. Kemal Bey’in politikalarını doğru buluyorum. Samuray kılıçlı bir katil tarafından öldürülen Başak Cengiz‘in ailesinden taziye diledi. Sonra da Cumhurbaşkanı Erdoğan’da taziyeye gitti.

Şehit ailesine gitti Kemal Kılıçdaroğlu gitti yakasına yapıştı. Bunları neden yapıyorsun? Git başka bir yerde sor. Biz bunları görmememiz lazım. Siyasetçileri provoke eden insan tipleri ortaya çıktı birden.

Necmettin Erbakan Hoca ile hiçbir zaman bir sorunum olmadı. Aradan yıllar geçince daha iyi anladım. Türk devletini tanıyan iyi bir insanmış. Genç bir solcu olarak Süleyman Demirel’e de düşmandım. Şimdi bundan utanıyorum.

Helalleşme kelimesi yanlış. Yüzleşme kelimesini de sevmiyorum. Herkes karşı taraf yüzleşsin diye bekliyor. Halbuki bu karşılıklı yapılan bir şeydi. Bizim artık hepimizin bir kendi hatalarımıza bakması gerekiyor. İnsani olarak kendi insanlığımızdan önce helalleşmeye ve yüzleşmeye başlamamız lazım. Kendinden başlamadıysa bir anlamı olmaz. İktidarın değişmesi hiçbir şeyi değiştirmez. İktidar değiştikten sonra da aynı zihniyet devam eder.

Merkel Almanya’da başbakanlığı bıraktı, partisi düştü. Enflasyon yükseldi. Peki, Almanya’da bir kişi bile düşünüyor mudur, ‘şimdi bu parti gitti başka parti geldi ben mahvoldum’ diye.

12 Eylül’de Bülent Ecevit ile Arayış dergisinde kendi ismimle çalışıyordum. Beni atmadılar. Emel Doğramacı ve Gülay Coşkun iki tane profesör beni kahramanca korudu. İşimden olmadım. Böyle bir noktaya gelmediğimiz zaman 2023’e girmeyeceğiz biz. Cumhuriyete layık olmak istiyorsak öncelikle adaleti savunmalıyız. Hakikaten güçlendirilmiş bir parlamenter sistemine girmek daha iyi olacaktır. Partili cumhurbaşkanı işi kötü odu. Hem iktidar için hem de devlet için. Bu yöntem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da zarar verdi. Diyelim ki Erdoğan kaybetti. Fakat parlamentoda birinci parti AK Parti oldu. Zor bir durumla karşılaşacağız. Bu çok kötü bir durum olacak. O zaman şunu görmüş olacağız. Birinci parti oluyorsun ama cumhurbaşkanı olamıyorsun. Bizim bir anayasaya ihtiyacımız var. Tarihte ilk kez bu şansımız olacak.

Şu anda Kürtlerin oyunu almayan kimse başkan seçilemeyecek bu ülkede. Bundan memnunum. Çünkü bir kere uzlaşmayı öğrenmemiz lazım. Bir kere büyük bir ihtimalle en büyük partimizin oyu yüzde 30-35 olacak ikinci parti yüzde 25-30 olacak diğeri yüzde 15 olacak. Herkes uzlaşmak zorunda kalacak. Kimse ‘ben padişahım’ diyemeyecek.

Biz hala askeri darbenin anayasasını kullanıyoruz. Hala başka bir ayıbı taşıyoruz. En iyi anayasa 1961 anayasası idi. Hala tarihimizi taşıdığımız anayasa 1980 darbesinin anayasası yüzde 92 ile kabul edilmiş. Sistem değişikliği için en azından yüzde 70 uzlaşı lazım.

Yorumlar 2 yorum