Çalışan gazeteci de çalışamayan ne?

Yine bir 10 Ocak'ta türlü sebeplerle çalışamayan/işsiz gazetecilerle dolu memleket.

Ve bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...

Bu günün adını niye böyle koymuşlar bir türlü anlam veremiyorum.

Gazeteciler arasında kategorik ayrıştırmalara alışkınız ama bunlar genelde yandaş, candaş, muhalif gibi kategorilerdir.

Böyle çalışan, çalışmayan diye ayırmak kötü olmuş.

Hayır, adam zaten çalış/a/mıyor, gününü kutlamayarak bir de niye sen eziyorsun?

Galiba "hem gazeteci olup, hem gerçek anlamda gazetecilik yapıp hem de hala bir yerlerde çalışabiliyor olmak büyük başarı gerektirir, dolayısıyla kutlanmayı bu arkadaşlar hakediyorlar" falan diye düşündüler.

Hatta "Çalışamayan gazeteciler de baksınlar başlarının çaresine. İlla gün kutlayacaklarsa olmadı kendi aralarında toplanıp gün yapsınlar. Nakit yok ama olsun vakit bol sonuçta" diyerek işinden olmuş, çalışmayan gazeteciler için bir incelik göstermiş bile olabilirler. 

Bilemiyorum...

Fakat şunu biliyorum; yine bir 10 Ocak'ta türlü sebeplerle çalışamayan/işsiz gazetecilerle dolu memleket.

İçlerinde yıl sonu tenkisatları nedeniyle seneye işsiz girenler var,

Artık yazacak bir mecra bulamayanlar var,  bulsa da içinden yazmak gelmeyenler var, bir de özgürlüğünden olup içeride tutuklu olanlar var. 

Dolayısıyla Çalışan Gazeteciler Günü'nü kutlayacağınız bir avuç insan kaldı sektörde. 

Ben yine de çalışan/çalışamayan tüm gazetecilerin "gazeteciler günü"nü kutluyorum.

EN YERLİ VE MİLLİ ÜNİVERSİTEMİZ HANGİSİ?

Baştan söyliyeyim tam da Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yavuz Örnek'in "Hz.Nuh oğluyla cep telefonuyla konuştu" sözlerinin ardından bu Boğaziçi çıkışının zamanlaması pek olmadı sanki.

Deniz Bilimleri, Hz. Nuh, telekomünikasyon falan derken baya devreleri yakıp, sonunda üniversitelerimizin ve hocalarımızın geldiği bu "çığır açıcı" noktayla ancak övünülür diyerek mevzuyu kendi içimde tatlıya bağladım.

"Milli ve yerli" tanımlamasını çok sevmekle birlikte bazı noktalarda bu tanımlamanın içini dolduran kriterlerle ilgili bir netlik olmadığını görüyorum. Hoş değil.
(Özellikle muğlak demekten kaçındım zira şu günlerde pek de sevilmeyen bir kelime kendisi.)

Misal bir üniversitenin yerli ve milli olduğunu neye bakarak anlayacağız?

Hadi bunu anladık, yerli ve millilik uluslararası başarı kriterleri arasına girer mi?

Küresel dünyaya ne kadar hitap ettiği, ne kadar bilimsel çalışma yapıldığı, akademi dünyasına katkısı, adından dünya çapında söz ettiren bilim adamları olması falan yerli ve milli olup olmamayı bağlar mı?

En milli ve yerli üniversitemiz hangisi acaba?

Yozgat Bozok Üniversitesi?

Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi?

En azından isimden kurtarıyorlar bence.

Şimdi milli ve yerli değerlerden uzak olduğu için dünya sıralamasında 190. sıraya ancak çıkabilmiş üniversitemiz Boğaziçi Üniversitesi'yse bu durumda ülkedeki diğer tüm üniversitelerin durumu yerlilik ve millilik açısından çok daha feci demektir. Yoksa değil midir?

Kafamda deli sorular...


İTTİFAK MESELESİNE BİR DE BÖYLE BAKIN

Türkiye garip bir ülke...

Ne zaman ne olacağı belli olmuyor.

Bundan yıllar önce AK Parti ilk kurulduğunda, birçok ülkücü AK Parti saflarına geçmişti.

O dönemler bazı ailelerde, çevrelerde küskünlükler kırgınlıklar olmuş, hatta AK Parti saflarına geçen MHP'liler için "ülkücü hareketi sattılar" gibi ağır ithamlarda da bulunulmuştu.

O zamandan bu zamana köprünün altından çok sular aktı.

Bakın bugün "MHP-AK Parti" ittifakını konuşuyoruz.

Gerçi bu ittifak birkaç yıldır fiili olarak birçok konuda vardı fakat şimdi resmi seçim ittifakı gündemde.

İttifak olur, olmaz zaman gösterecek ama Bahçeli Başkanlık seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyeceklerini daha şimdiden açıkladı.

Nerdeeenn nereyeeee.

Şimdi zamanında ülkücü arkadaşlarından "yuhh" yiyenler bir yandan gülüp bir yanda da "ula madem geleceğiniz nokta buydu zamanında ne diye o kadar tatava yaptınız" diyor.

Yani demem o ki sevgili okur, siyaset yüzünden kardeşinizle, akrabanızla, eşinizle, dostunuzla papaz olmaya değmez.

Sonuçta gün gelir onlar barışır olan size olur...

NEDİR BU CHP'NİN HALİ?

Biliyorum herkes söyledi ama ben de söylemezsem içimde kalacak:

Bu CHP'nin hali nedir böyle ya?

Krizden kongre yapamaz hale gelmişler.

Tekmeler, tokatlar havada uçuşuyor.

Sonra da vay efendim bu AK Parti niye hep kazanıyor, vay efendim niye iktidar olamıyoruz.

İki kongreyi yönetemeyen parti ülkeyi nasıl yönetecek?

Haaa bir de 77 ilde kavga dövüş de olsa kongrelerini tamamlayan Cumhuriyet Halk Partisi sadece 4 tane kadın il başkanı çıkarttı.

Hani Cumhuriyet değerlerimiz, hani kadınlara verilen önem, hani kadın kotası?

Hani nerde?

twitter.com/Htckubra 

Facebook Hatice Kübra   

Yorumlar