MEDYA KÖŞESİ

Sözcü ile kavganın sebebi ne? Fuat Uğur merak edilen soruyu cevapladı

Türkiye yazarı Fuat Uğur, bugünkü köşesinde bir süredir devam eden Sözcü tartışmasına ilişkin merak edilen sorunun cevabını verdi

Sözcü ile kavganın sebebi ne? Fuat Uğur merak edilen soruyu cevapladı

Türkiye yazarı Fuat Uğur, Sözcü ile neden kavga edildiğine dair sorular aldıklarını  söyledi ve  konuyu takip edemeyenler için yaşananları bugünkü köşesinde kaleme aldı. 

"Sözcü’nün amacı yakında başlayacak davanın ilk duruşmadan önce (O duruşma geçtiğimiz cuma günü yapıldı) ön almaktı. Özellikle Emin Çölaşan ile Necati Doğru dâhil olmak üzere gazeteyle ilgili “FETÖ’ye angaje olmamakla birlikte bu örgüte bilerek ve isteyerek destek vermek”ten dolayı açılan dava öncesi zeytinyağı gibi üste çıkmaktı niyetleri." diyen Fuat Uğur, bir kez daha Sözcü okurlarına seslendi:

Elinize aldığınız bu gazeteyi okurken kendinizi kirlenmiş hissetmiyor musunuz?Bu pornocuların, aleni FETÖ destekçilerinin, şantajcı gazete sahiplerinin çıkardığı, faşist dönemlerin mutemet isimlerinin yazdığı, FETÖ’cülerin televizyonlarında darbeden birkaç ay öncesine kadar program yapanların kalem oynattığı bir gazeteyi okumak sizde kandırılmışlık duygusu uyandırmıyor mu?
Anlayamıyor musunuz? Yazık değil mi sizlere?

Baştan alalım, bu “kavga”nın sebebi ne?
Bazı dostlarımız Sözcü ile niye “kavga ettiğimizi” soruyor.
Takip ederken ipin ucunu kaçırmış olanlar için yeniden anlatayım.
Bir ay öncesine gidelim ve bu bir “kavga” mı bakalım.
TGRT’de yayınlanan Medya Kritik programında gazeteleri, gazete yazarlarını, güncel meseleleri kritize ediyoruz Cem Küçük ile malum olduğu üzere. İşin açık tarafı bu eleştirilerden yazdığımız Türkiye gazetesi de nasibini alıyor zaman zaman. Bu yelpazede Sözcü gazetesi özel bir öneme sahip. Haftada en az iki manşetini ve haberini beğenip takdir ettiğimiz ama aynı zamanda yazarlarından haberlerine dek bakış açılarını eleştirip yalanlarını ortaya çıkardığımız bir gazete Sözcü. İşimiz bu çünkü.
Öte yandan haklarında açılmış ikinci bir dava vardı ve duruşması da yaklaşıyordu. Bu kez gerçekten sağlam bir iddianame vardı ortada. Biz de iddianamedeki savları sık sık aktardık seyircilerimize. Kimi zaman da Türkiye gazetesinde yazdık.
Hatırlayacaksınız Sözcü ile ilgili ilk iddianame hukuken yetersizdi bana göre. Bu davada nedense ben de tanık gösterilmiştim. Benimle birlikte Cem Küçük, Hüseyin Gülerce ve Ersoy Dede de vardı.
O iddianameyi okur okumaz tek söylediğim “Eksik bir iddianame, hukuken yetersiz ve ben bu davada neden tanığım anlayabilmiş değilim” dedim. Duruşmada da aynen “Sözcü’nün FETÖ ile bir organik bağı olduğuna dair bilgiye sahip değilim. Bu iddianame yetersiz. Ben Sözcü’yü sık sık eleştiririm ama bu onların FETÖ’yle organik bir bağı olduğunu göstermez. Ancak, FETÖ taktik ve yöntemleriyle yayıncılık yaptıklarını da düşünüyorum” diye konuştum. Diğer arkadaşlarım da benzer ifadelerle tanıklık yaptılar.
Sözcü o vakit bizleri öve öve yere göğe sığdıramamıştı.
Ama dediğim gibi ikinci açılan dava çok kuvvetli delillere dayanıyor ve Sözcü sahipleriyle o malum iki yazarı titretiyordu.
Ve bir gün birdenbire baktık ki Sözcü Maoculuktan müstafi bir tetikçiyi istihdam etmiş, bana ve Cem’e saldırmak üzere görevlendirmiş.
“Ne oldu, durup dururken nereden çıktı bu?” demeye kalmadı anladık karın ağrılarını.
Sözcü’nün amacı yakında başlayacak davanın ilk duruşmadan önce (O duruşma geçtiğimiz cuma günü yapıldı) ön almaktı. Özellikle Emin Çölaşan ile Necati Doğru dâhil olmak üzere gazeteyle ilgili “FETÖ’ye angaje olmamakla birlikte bu örgüte bilerek ve isteyerek destek vermek”ten dolayı açılan dava öncesi zeytinyağı gibi üste çıkmaktı niyetleri.
Ama olmadı, çünkü cevaplarını ziyadesiyle aldılar. Bu kez Patronumuzu hedef seçip yıpratmaya çalıştılar akıllarınca. Daha önceden Aydın Doğan’ın emrindeki gazeteler ve tetikçileri de aynını yapmışlar, boylarının ölçüsünü almışlardı. Çünkü FETÖ’nün 2000 yılında saldırısına uğrayan İhlas Holding’e aynı yerden vurarak çıkardıkları kavgayı kazanacaklarını düşündüler. Böylece “Patron yıldırılırsa Fuat Uğur ve Cem Küçük de yazıp konuşamaz hâle gelir, biz de FETÖ davasından yırtarız” hesabı içine girdiler.
İhlas Holding’e saldıran örgüt kulaklarına fısıldamıştı muhtemelen bu taktiği.
Bunu yaparken bile tam pornocu yazarlarıyla şantajcı sahiplerine yakışır biçimde MUDİ adı altında alenen, utanmadan ve yüzleri kızarmadan asparagas fotoğraflar yayınladılar. O fotoğraflardan ve kişilerden biri Alman film yıldızı Janina Flieger, diğeri de Amerika’nın New Jersey şehrinde kent yönetimi üyesi olan Carmen Rodrigues adlı bir Hispanik Amerikalı kadındı.
Pes bile diyemedik çünkü bu beklenen bir davranış biçimiydi.
Uğur Dündar’ı, Emin Çölaşan’ı o pornocu yazarı hepsi birden hücuma geçti. Hele o pornocu başyazar bize “İT, Mücahit Ören’in itleri ve Hoşt köpekler” diyerek hakaret etti. Hayatındaki tek “gazetecilik” deneyimi porno gazetesi Tan’ı çıkarmak olan biri o. Foseptik kokusu yaymasının sebebi de bu.
Başka bir anlamlı söz bekleyebilir misiniz böyle bir rezillikten?..
Başa dönersek ve yeniden altını çizersek, öncelikle bir KAVGA yok, bir Sözcü saldırısı var. Onlara gereken cevap hak ettikleri biçimde veriliyor.
Zaten avatarlarından (profilleri) tanıdığımız tüm FETÖ trolleri de sosyal medyadan ve mail yoluyla Sözcü’ye müthiş destek veriyorlar. Tabii onlar için en önemli kişi FETÖ soruşturması firarisi Sözcü’nün sahibi Burak Akbay ve babası malum kişi Ertuğrul Akbay.
Ertuğrul Akbay (FETÖ soruşturması firarisi oğlu Burak Akbay’ın babası) geçmişte Gölge Adam diye bilinen bir diğer “gazete”nin sahibiydi. Çok iyi para kazanmıştı bu gazeteden. Nasıl kazandığını ve bu gazete adlı varakparenin ne işe yaradığını da Adnan Berk Okan mahlasıyla yazan Tansu Çiller’in iktidarı döneminde en yakın adamlarından biri olan Memduh Bayraktaroğlu anlatsın size.(*) Yani iş adamlarına nasıl şantaj yaptığını çok “matrak” bir dille yazmış Memduh Bey.
Bu arada aklıma geldi, Türkiye gazetesi daha geçen hafta Sözcü’nün Taşyapı İnşaat’ın sahibine saldırıp sonra da Ertuğrul Akbay’ın binlerce kitabını alması karşılığında (Bu milyonlar ediyor) saldırıyı sonlandırdıklarını yazdı. Belgeleriyle açıkladı. Ona bir cevabı oldu mu Ertuğrul Akbay’ın?
Sözcü okurlarına sesleniyorum: Elinize aldığınız bu gazeteyi okurken kendinizi kirlenmiş hissetmiyor musunuz?
Merak ediyorum, gerçekten de sizleri uyuşturdular mı? Gözlerinizi açıp baksanız göreceksiniz oysa. Bu pornocuların, aleni FETÖ destekçilerinin, şantajcı gazete sahiplerinin çıkardığı, faşist dönemlerin mutemet isimlerinin yazdığı, FETÖ’cülerin televizyonlarında darbeden birkaç ay öncesine kadar program yapanların kalem oynattığı bir gazeteyi okumak sizde kandırılmışlık duygusu uyandırmıyor mu?
Anlayamıyor musunuz? Yazık değil mi sizlere?
.....
(*) http://www.gazeteciler.com/kose-yazisi/banker-kastelli-ertugrul-akbay-ve-mehmet-turker/148673

 

 

Yorumlar