RÖPORTAJ

Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu dönemindeyim

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, gündeme ilişkin görüşlerini ve hakkındaki iddiaları Hatice Kübra Kocaoğlu'na değerlendirdi.

Perinçek'ten bomba açıklamalar! Hayatımın en mutlu dönemindeyim
HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU / GAZETECİLER.COM

"Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk" sözleri ile gündeme gelen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le geçmişten günümüze hakkında merak edilenleri konuştuk. Muhafazakarlarla gerçekten bir cephe kurdu mu, AK Parti ile anlaştı mı, İslamcılar'la arası nasıl, Türk solunun geldiği noktaya nasıl bakıyor?

Sadece siyaset değil medyada konuştuk elbette. Yalçın Küçük Ulusal Kanal'dan neden ayrıldı, Gülay Göktürk, Hasan Cemal, Oral Çalışlar gibi bir dönem Perinçek'in birlikte çalıştığı isimler hakkında Perinçek şimdi ne düşünüyor, Türk medyasının bugünkü durumu ve Akit Tv'ye çıkması... 

"Hayatımın en mutlu dönemindeyim" diyen Doğu Perinçek bakın daha neler söyledi?

MUHAFAZAKARLAR YANIMIZDA VE BUNDAN MUTLULUK DUYUYORUZ

Muhafazakarlarla vatan cephesi kurduk sözleriniz büyük yankı uyandırdı. Neydi o sözden kastınız?

Orada sadece muhafazakarlar değil milletin bütün kesimleri sayılıyordu. Milliyetçiler, halkçılar, sosyalistler, muhafazakarlar, ilericiler... Ama bir kısım, muhafazakarlarla sanki vatan için beraber olunmaz anlayışıyla, onu öne çıkardılar.

Türkiye, bir vatan savaşı veriyor. Bölücü terör örgütüne karşı büyük bir mücadele var. O mücadelede bütün milleti birleştireceğiz. Kendisine solcu diyen ama PKK ile yan yana olanlar var. Hendeğin bu tarafında kim varsa onlarla biz kardeşiz. Mehmetçikle yüreği çarpan muhafazakarlar yanımızda ve bundan mutluluk duyuyoruz. Ama Amerika ve İsrail yandaşı olan sözümona sahte solcu olanlar karşı tarafta. Onlar düşman tarafı yeğlemiş bulunuyorlar ama yenilen taraftalar.

TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ MESELESİ VATAN BÜTÜNLÜĞÜ 

Bugün saflar ve kamplaşma da bu noktada mı size göre?

Amerika ve İsrail PKK'yı stratejik piyon olarak Türkiye'nin üzerine sürüyor. Bugün Türkiye'nin birinci meselesi vatan bütünlüğüdür. O zaman biz de o vatan bütünlüğü için mevzide olacağız. Kim düşman taraftaysa o da kendi geleceğiyle ilgili bir seçim yapmış oluyor. O seçim de hendeğe gömülmek. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türk Polisi ve köy korucularımız onları hendeklere gömüyor.

ÖCALAN'IN EMPERYALİZME KARŞI OLMAK GİBİ BİR MEVZİSİ YOK 

Siz daha önce Öcalan'la Bekaa Vadisinde görüştüğünüzde PKK'nın Amerika'nın güdümüne girmesi konusunda kendisini uyardığınızı söylemiştiniz. O dönem Öcalan'ın cevabı ne oldu size?

Öcalan için, emperyalizme karşı olmak, siyonizme karşı olmak diye bir mevzi yok. O bölge devletlerinin arasındaki çelişmelerden yararlanarak, o çatlaklarda yaşama tutunmaya çalışan bir çizgiye sahip. Onun için Amerika ve İsrail'e karşı olmak diye bir programı yok. 1989-90 Körfez Savaşı öncesinde o uyarıları yaptığımız zaman Öcalan'a, Şam'da ve Bekaa'da olduğu için Suriye devletinin kontrolündeydi ve Amerika ve İsrail karşıtı uyarılarımıza tepkisi olmadı. Ama 91'den sonra kendisi de Şam'da olduğu halde PKK Amerika'ya doğru meyletti.

ERDOĞAN SURİYE'YE GİRECEKTİ 

Yanıbaşımızda bir Suriye krizi var. Siz Suriye meselesinde Suriye yönetiminden yana tavır alıyorsunuz. Neden?

Suriye Amerikan emperyalizmine karşı aslanlar gibi savaşıyor. Bütün kalbimizle onların mücadelesini destekliyoruz. Gözümüzün önünde Amerika merkezli bir müdahale var. Amerika çeşitli terör örgütlerini Erdoğan yönetimini de kullanarak Suriye'nin üzerine sürdü. 2011 yılından bu yana Suriye'yi parçalamaya çalışıyorlar. Suriye'nin parçalanması Türkiye'nin parçalanması demek, Irak'ın, İran'ın parçalanması demek. Eğer bölge ülkeleri birleşirse o zaman Amerika'nın projeleri ve siyonizmin iddiaları yerle bir olur.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye'ye girecekti ama Rusya uçağı düşürüldü" şeklinde bir iddianız oldu. Dış basında bu tez yeniden gündeme getiriliyor. Siz ne düşüyorsunuz?

Tayyip Erdoğan yönetimi Kürt koridoru dedikleri Amerika, İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile en azından bir anlayış birliği içinde olmak zorunda. Bunu farkettikleri için Erdoğan Putin'e telefon ediyor, uçak düşürülmeden 4 gün kadar önce. Diyor ki : Biz oraya gireceğiz, bu koridora müdahale edeceğiz. Sizin tavrınız ne olur?" Putin de "biz görmezden geliriz" diyor. Bunu G20 toplantısında da aralarında konuşuyorlar. Rusya'da heyetimiz vardı bir ay önce, Putin'in kurmaylarıyla görüştüler. Orada bu bilgiyi doğruladık. Tayyip Erdoğan'ın Amerika İsrail koridorunu bozmak için Rusya ile bir ilişki aradığı gerçek. Zaten bir yalanlama da olmadı. Rus uçağı düşünce o ertelendi. Rus uçağının düşürülmesi de Türkiye'nin Kürt koridoruna girmesini engellemek için yapılan bir oyun.

CİZRE'DEKİ O EVDE AMERİKALI KOMUTANLAR VAR 

Cizre'de bir evin bodrum katında yaşananlarla ilgili günlerdir bir tartışma sürüyor. Sizce orada ne oluyor?

Bugün Cizre'de, Silopi'de, Sur'da PKK'nın uyguladığı bütün yöntemler İsrail yöntemleri. İsrail'in onları bu hendek savaşına hazırladığı apaçık ortaya çıktı.

Cizre'de bir mahallede bir eve girilmesin diye çok büyük hassasiyeti var PKK'nın. Orada Amerikalı ve İsrailli özel kuvvet komutanlarının olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla Türkiye bugün dolaylı da olsa Amerika ve İsrail'le büyük bir mücadele içine girmiş durumda. Bu savaşın boyutu basit bir PKK terör örgütüyle savaş değil. Türkiye büyük bir emperyalizm ve siyonizmle cephe cepheye geldi. Bunu görmemiz lazım. Vatan Partisi olarak biz bütün Türkiye cephelerini bir cephede birleşmeye davet ediyoruz.

YENİ DÖNEMİN İHTİYAÇLARINA BAKIYORUZ 

Türkiye'nin geleceğini ne yönde görüyorsunuz?

Bu yönde, kaçınılmaz bu. Bu birlik olacak Türkiye'de. Nasıl İstiklal Savaşı'nda bu birlik gerçekleşti, bugün de olacak. Oraya doğru gidiyor zaten. Vatan Partisi buna önderlik, rehberlik ediyor. Çünkü Türkiye'nin menfaatini görüyor. O nedenle biz, arkada kalan dönemin husumetleri, çatışmaları içinde mevzilenmiyoruz. Yeni dönemin ihtiyaçlarına bakıyoruz. Türkiye buradan nasıl çıkacak? Milleti birleştirmezsek, devletin ve milletin topyekin güçlerini seferber etmezsek başarıya ulaşamayız. Onun için geçmişin önyargılarıyla değil, geleceğin Türkiye'sini kuracak kararlılıkla hareket ediyor.

MECLİS'İN İÇİNE TERÖR ÖRGÜTÜ SOKULUR MU? 

Bu nedenle de hükümeti destekliyorsunuz?

Tabi. Biliyorsunuz bir açılım politikası uygulandı. O zaman biz bunun ne kadar yanlış olduğunu söyledik. "Bu iş silahlı mücadeleyle olur" dedik. Karşınızda silah bırakmak istemeyen, bırakmayacağını söyleyen bir örgüt var. Ayrıca, bırakmak istese İsrail ve Amerika ona bıraktırmıyor. O zaman Türkiye bunu tepelemek zorunda. 7 Haziran seçiminde önce de çok büyük bir hata yapıldı, HDP Meclis'e sokuldu. Bir canlı bomba sokuldu Meclis'in içine. Meclis'in içine terör örgütü sokulur mu?

Demokrasinin gereği halktan aldıkları oylarla girmediler mi Meclis'e?

Kenan Evren de halktan yüzde 92 oy aldı. Hitler 1934'den sonra 3 seçim yaptı, hepsinde de oy alarak geldi. 10 milyon Alman öldü 2. Dünya Savaşı'nda. Halktan oy aldı ama mehmetçiği vuruyor. Şimdi halktan oy aldı diye, mehmetçiği vursun mu diyeceğiz, hendekleri kazsın mı diyeceğiz? Bunlar kabul edilemez.

 

Devlet terör örgütüyle silahlı mücadelesini verirken bir yandan da Meclis'te sivil bir siyaset yapılamaz mı?

Olmaz, hiçbir şekilde olmaz. Terör örgütüne hiçbir şekilde Meclis imkanları verilemez, belediye imkanları verilemez, devletin olanakları verilemez. Neden? Mehmetçik bir vatan savaşı veriyor. Bu İstiklal Savaşı'nda Yunanlılar, Ermeniler, İngilizler gelsin milletin meclisine otursun demek gibi olur.

Legal imkanları vererek oy almasını da sen sağlıyorsun. Onlara yasal imkan vermemizi kim istiyor? Amerika diyor ki PKK'yı yasallaştıracaksın. Bu hatayı yaptı Tayyip Erdoğan. Onun için biz açılıma karşı çıktık.

CHP BUGÜN PKK'NIN YANINDA 

"Burada ben Tayyip Erdoğan'ın düşmanıyım, o PKK'ya karşı tavır alıyor o zaman ben de PKK'nın yanına geçeyim" şeklinde tavır alanlar oldu Cumhuriyet Halk Partisi'nde. PKK ile yanyana bugün CHP. 24 Temmuz'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin harekatı başladığında, "bunlar dağları taşları dövüyor, seçime kadar sürecek, Erdoğan'a oy toplamak için yapılıyor bu harekat, seçimden sonra bırakacaklar" dediler. Bunların bozguncu propaganda olduğu ortaya çıktı.

ERDOĞAN AMERİKA'NIN YANINDA OLUNCA MI SEVİNECEĞİZ?

AK Parti'yle anlaştığınız, dün karşı karşıyayken bugün yan yana geldiğiniz yolunda eleştiriler alıyorsunuz. Nasıl oldu bu?

Vatan için. Hiç umurumuzda değil. Doğru olduğunu o kadar net görüyoruz ki. Bizim için Türkiye'nin toprak bütünlüğü, vatan var, Türkiye'nin bağımsızlığı var. Eğer Tayyip Erdoğanlar Türkiye'nin bağımsızlığı ve vatan bütünlüğü yönünde bir tavır alıyorsa bundan da memnuniyet duyarız. Biz kimin tarafındayız? Amerika'nın yanında mı Tayyip Erdoğanlar Amerika'nın tarafında mı olunca sevineceğiz? Tersine. Bu tarafta olduğunda sevineceğiz. Onun için bu eleştirilere değer vermiyoruz, bu eleştirilere zaten millet değer vermiyor.

AKİT'İ İZLEYENLER BENİM VATANDAŞIM DEĞİL Mİ? 

Sizin Akit TV'ye çıkmanız da şaşırtıcıydı. Özellikle Atatürkçü kimliğinizle çeliştiği yönünde eleştiriler aldınız.

Çağrıldığım zaman giderim, niye gitmeyeyim. Bu büyük bir yobazlık. Bana vatandaşarımla bir iletişim imkanı sağlıyor. Sonuç itirabiyle bu kanallar bizim vatandaşlarla iletişim araçlarımız.

Fethullah örgütü taraftarları "Bak siz onla görüştünüz" diye, Tayyip Erdoğan basınındaki fotoğraflarımızı yayınlıyorlar. Tayyip Erdoğan taraftarları da "Zaman Gazetesi'nin falan ziyaretteki fotoğrafları diye" yayınlıyorlar o şekilde hücum ediyorlar. Bu bizim iktidar olduğumuzda basına eşit davranacağımızı gösteren tavrımız. Bu bizim için bir prensip.

Şu Atatürk düşmanı, bu Atatürk'e bunu dedi... Orda ben Atatürk düşmanlığı yapmıyorum. Bana bir ekran açıyor, mikrofon uzatıyor ben görüşlerimi söylüyorum. Kime söylüyorum? Yurttaşıma söylüyorum. Akit'i izleyenler benim vatandaşlarım değil mi? Sabah Gazetesi okuyanlar, Zaman gazetesi, Özgür Gündem okuyanlar benim vatandaşlarım değil mi? Ben o vatandaşlarımı kazanmadan nasıl milli hükümet kuracağım, Türkiye'nin sorunlarını nasıl çözeceğim? Bizim maksadımız sadece solcuları, Atatürkçüler'i kazanmak değil ki, herkesi kazanmak.

Burada kibirli davranışın bir önemi yok. Biz tek taraflı insanları dönüştüreceğiz, eğiteceğiz zihniyetinde değiliz. Biz çeşitli akımlardan vatandaşlarımızla ilişki içinde onlardan da bir şeyler öğreneceğiz.

Bugün gazetesine kayyım atandığında Aydınlık'ın istihbarat şefi de Bugün'e gitti. Bu bir mesaj mı taşıyordu?

Bu bizim istediğimiz bir şey değil. O arkadaşımıza oradan bir öneri yapıyorlar, hem yöneticilik hem de dolgun bir maaş öneriyorlar. O kişisel tercihiydi.

BAYRAMLAR DA NAMAZA GİDERDİM 

Siz Türk solunun önemli figürlerinden birisiniz. Fakat muhafazakar bir aileden geldiğiniz biliniyor.

Tam öyle değil. Hepimiz muhafazakar ailelerden geliyoruz. Benim büyükbabamın babası Hacı Sadık 1915 yılında Mekke'nin PTT müdürü. Kardeşi Hacı Mahmut Cidde'nin PTT müdürü. Suudi Arabistan'da da bizim soyumuzdan çok yüksek mevkilerde akrabalarımız da var. Hepimizin dededi, dedesinin babası o zamanki ideolojik iklimin içinde dinine bağlı insanlar. Bugün bütün solcuların dedeleri muhafazakardı.

Babam sadık Perinçek 16 yıl milletvekilliği yaptı. Fakat muhafazakar bir insan değildi. Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk'e bağlı, vatasever bir insandı. Ben bayramlarda bayram namazına giderdim, hoşuma giderdi. Babam mesela gelmezdi. Hatta babama da "baba niye gelmiyosun" falan derdim. Öyle bir adeti yoktu. Ama tabi inançlı bir insandı. Bir Cumhuriyet yargıçı neyse o karakterde bir insandı. Annemin ailesi de bir Cumhuriyet ailesi.

Ben 68 gençlik hareketinin lideriydim. Orada babama çok büyük hücumlar oldu. Adalet Partisi Genel Başkan Yardımcısıydı. Sen solcu Doğu Perinçek'in babasısın şudur budur.. Hepsini göğüslemiştir. Ve bir gün bile bana niye böyle böyle yapıyorsun demedi. Sonradan da 'ben iftihar ediyorum Doğu'yla, doğru yapıyor' falan demiştir. Öyle bir insandı. çok töleranslı, hoşgörülü bir insandı.

Muhafazakar dediğiniz kesim de Türkiye'de hoşgörülüdür. Bir yobaz kesim var ama o her tarafta vardır. Normal olarak inançlı insanlara bakın bir köy kahvesine gidin, başka yerlere gidin hoşgörülüdür, saygılıdır, insancıldır. Bu bizim kültürümüzde var.

O dönem Türkiye solu Leninist biz çizgide giderken sizin Maocu çizgiye yönelmeniz nasıl oldu?

Sovyetler Birliği kapitazlime gidiyordu Çin ise sosyalizm yolunda ısrar ediyordu. Hangi seçeceksiniz bir sosyalist olarak. O zaman biz dedik ki: Rusya kapitalizme gidiyor. Hem de Rusya'yı kim kapitalizme götürüyor, kapitalistler falan değil devletle partinin kodomanları götürüyor. Bunu biz 70 öncesinde söyledik. Geldik 90'a 20 sene sonra çıkıp "Biz Sovyetler Birliğini kapitalist yaptık" dediler. Bizzat Kominist Partisinin liderleri Rusya'yı kapitalizme götürdü.

Orada biz tercihimizi Türkiye'den yana yaptık yoksa Çin'den yana yapmadık. Kendi Türkiyemizde sınıfların olmadığı bir toplumdan yanayız. Bu İslamiyet'te de var. Ne diyor: "Kula kulluk olmaz". Kula kulluğun olmadığı bir dünya özlemi.

TÜRKİYE SOLCULUĞU VATANSEVERDİR 

Türkiye solunun içine düştüğü durumda orjinal bir Türk solu çıkartamadığı eleştirilerine ne diyorsunuz?

Çıkarttı işte, bizler varız. Orjinal Türk solu 1960'lardan beri var. Deniz Gezmişler falan hepsi Türk bayrağı altında yürüdüler, Atatürk devrimine bağlıydılar. 1960'ların solculuğu sapına kadar Türkiyecidir, ülkeye bağlıdır. Yabancılarla işbirliği yapmaz, Amerikan emperyalizmine ve İsrail siyonizmine karşıdır. Vatanseverdir Türkiye solculuğu. Fakat 70'den sonra bir Sovyetler etkisiyle Sovyetler, Rusya yanlısı bir solculuk oluştu: "Rusya gelecek Türkiye'de devrim yapacak biz de hükümet olacağız". Milletine güvenmeyen, milletine dayanmayan bir solculuk anlayışı. O Solculuk ne oldu? Sovyetler Birliği dağılınca bu sefer Amerikancı oldu. Bu çok önemli. Kendi milletine güvenmiyor. Bir yabancı güce yaslanıyor.

HZ. MUHAMMED BÜYÜK BİR DEVRİMCİ 

Peki sosyalist müslüman açılımlara yaklaşımınız nasıl?

Hz. Muhammed benim gözümde çok büyük bir insan ve büyük bir devrimci. Bir medeniyet devrimi gerçekleştirmiş. Para ekonomisinin geliştiği, kabilelerin birbirinin kervanlarını basmadığı, hepsini birleştirerek buradan bir devlet kuruluşu. O temelde o devlet bir yandan Batı'da İspanya'ya kadar gitmiş, bir yandan Orta Asya'ya kadar gitmiş. Büyük bir islam uygarlığı çıkmış. Bakıyoruz o İslam uygarlığı, matematik, geometri, cebir, sosyoloji, tıp gibi her alanda eski Yunan imparatorluğuyla Rönesans arasında köprü olmuş.

İslami kaynaklı bazı akımlar bugün biz sosyalistiz diye ortaya çıkıyorlar orada sosyalizmin İslami kaynaklı izahı olur mu olmaz mı değil, pratik bakmak lazım. Bir takım insanlar bazı değerleri Hz. Muhammed'e İslam'a dayandırarak savunuyorlarsa savunsunlar, güzel bir şey. Zaten Hz. Muhammed'de ve İslam'da çok önemli miraslar var. Onları biz de benimsiyoruz. Onları biz ortaya çıkardık. İslam uygarlığının insanlığa bıraktığı bütün olumlu uygarlığı Bilim Ütopya dergilerinde, kitaplarımızda yayınlar yaptık. Bunu malesef İslamcılar yapmadı. Bizim ilahiyat fakültelerimizde Hz. Muhammed bütün insanların seveceği bir büyük lider olarak da anlatılmadı. Sırf bir peygamber olarak değil, insanlığa yaptığı hizmetlerle anlatılmadı.

Benim hayal ettiğim birgün ilahiyat fakültelerinde Hz. Muhammed'i ve İslam uygarlığını aynı zamanda insanlığa getirdiği büyük uygarlık katkılarıyla da anlatılması.

BENİ ERBAKAN VE ARKADAŞLARINDAN SORUN 

İslamcılarla aranız nasıl?

Birikimi olan, nezaketi olan, entelektüel olan, edep, terbiyesi olan her insanla ben insani dostluk ilişkisi kurarım. Çok eskiden beri görüştüklerim var. Bizim 2000'e Doğru'yanın oraya gelip namaz bile kılarlardı. Beni Erbakan ve arkadaşlarından sorun. Hepsi çok severlerdi. Namaz kıldıklarında Mamak cezaevinde ben koğuş kıdemlisiydim koğuşta. Bir iki tane terbiyesiz önlerinden geçerdi namazda. Bunu öğrendim, ve onları da kurtarıp Mamak Cezaevi'nde. Erbakan'la da çok iyi dostluğum vardı. Hepsi bana özel bir değer verirler. Çünkü ben insana saygılıyım.

Peki dinle aranız nasıl?

Bütün Türk milleti müslüman, biz müslüman bir milletin çocuklarıyız.

Şimdi gitmiyorum ama çocukluğumda çok hoşuma giderdi namaza gitmek. Mutlu olurdum. O zaman Ankara'da fazla cami de yoktu. Maltepe camisi inşaat halindeydi. Tarlada bayram namazlarını kılıyorduk.

CEMAATLER TOPLUMU BÖLÜYOR 

Silivri'den çıktığınızda "cemaatlerin kökünü kazıyacağız" dediniz. Cemaatlere karşı bir düşmanlığınız var.

Düşmanlık demeyelim.

"Kökünü kazıyacağız" sözü düşmanlık ifade etmiyor mu?

Peki şunu sorayım Hz. Muhammed zamanında cemaat, tarikat var mıydı? Bakın cemaatler bölüyor. İsmail Ağa cemaati, falanca cemaat, filanca cemaat. Ne oluyor? Bunlar müslümanlığı ve insanlığı bölüyorlar. Bir ekip oluşturuyor ve kendi üyeleri arasında bir dayanışma oluşuyor. Öbür cemaatler ondan değil, o öteki oluyor. Bu İslam'a da aykırı. Bizi bölen unsurlardır.

YUNUS EMRE'YLE DERGAHA BAĞLANIRDIM 

Yüzyıllardır bu topraklarda cemaatlerin birleştirici bir ruhu da yok muydu?

O zamanlar dernek yokmuş, meslek kuruluşu yokmuş. Her çağın kendine göre halk örgütlenmeleri vardır. Ben Yunus Emre'nin çağında olsaydım onunla beraber Taptuk Emre'nin kapısında o dergaha bağlanırdım. Yunus Emre o dergaha odun taşıyor ve hiçbir odun eğri değil. İnsan bağlanmaz mı? Veya Hacı Bektaş'ın Hacı Bayram'ın kapısı. Hacı Bektaş bütün erenlerle birlikte çamaşır savtına katılıyor. Bunlar emeğe katılan, çamaşır yıkayan, odun taşıyan, tahtta oturmayan, saltanat sahibi olmayan, insanlarla paylaşan kişiler. O tarihlerde güzel gelenekler yaratmışlar. Uhuvvet, Ahilik. Bir ahlak getirmişler. Bu ahlaklar ve gelenekler sizin söylediğiniz örgütler tarafından yaratılmış. O çağın ihtiyacına cevap vermiş. Şimdi ne var meslek odaları var. Modern örgütlenmeler oluşmuş.

Meslek odaları cemaatlerin yerini tutabilir mi?

Modern toplumun ihtiyaçlarına cevap veren örgütler. Her istediğiniz örgütü kurabilirsiniz, dernek özgürlüğü var. Cemaatlerde ama şeyhlik var. O şeyhlik babadan oğula geçiyor. Bu bizim modern topluma uygun birşey değil. Hz. Muhammed'de de yoktu bu. Benim oğlum, bunun oğlu, Hz. Muhammed soyundan krallık kurulsun gibi bir şey yok. Hz. Ebubekir seçimle gelmedi mi?
Cemaatlere tavrımız bunun için bizim. Toplumu bölen, çıkar temelli, diğer toplumun kesimlerine de karşı vaziyet alan bölünmelere karşı tavır. Kula kulluk kabul etmiyoruz.

BİZİM DÖNEKLERİMİZİN KALİTELİ OLDUĞUNU SİSTEM SÖYLÜYOR 

Fikir çatınızdan çıkan bir çok isim var. Cengiz Çandar, Oral Çalışlar, Gülay Görtürk, Hasan Cemal... Siz yetiştiriyorsunuz ama uçup gidiyorlar. Sonra sizden çok farklı çizgilerde görüyoruz onları.

Dönek oluyor onlar. Türkiye'de siyasi olarak etkisi olan güçlü bir akımız. Bunun içinden adam devşirmek, adam kapmak sistem açısından bir prestij. Diğerlerinin dönekleri dikkat edin, gider ordan belediyeden bir büfe alır falan. Ama bizim hareketimiz çok entelektüel bakımdan kaliteli insan yetiştirdiği için bizden döndürülen adam sistemde baş köşelere oturtuluyor.

Mesela İstanbul'daki bütün büyük gazetelerin köşe yazarı oluyor. Üst kademelere geliyor, Tayyip Erdoğan'ın en yakınlarında da var onlardan. Neden çünkü? Biz kaliteli insan yetiştiriyoruz. Bizim döneklerimizin kaliteli olduğunu sistem söylüyor. Onlara gidip o kadar yer verdiğine göre. Cengiz Çandar'ı, Hasan Cemal'i, Oral çalışlar'ı, Osman Olaga'yı, Şahin Alpay'ı.

Karşı taraf ele geçirdiğinde de sistemin içinde önemli köşeler veriliyor onlara, meşhur oluyorlar. O bakımdan diğer sol akımların yetiştirdiği insan ve kadro yok. Bu hareketin hala çok büyük entelektüel birikimi var. Ama bizim hareket de toplumun içinden insan kazanıyor. Şu anda Vatan Partisinin liderlerine bakın, geçmişte milliyetçi olan Anavatan Partisi'nde olmuş, Doğru Yol Partisi'nde olmuş olan insanlar bugün Vatan Partisi'nde toplanıyor.

Bizden dönenler varsa bize dönenler de var mı diyorsunuz?

Bize dönen demiyorum, onları dönek değil vatansever olarak, birikimleriyle kültürleriyle hepsi vatan partisi çatısı altında buluşuyorlar.

YALÇIN KÜÇÜK MOSSAD'A ALET OLUYOR 

Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal sizin yönetiminizde mi?

Onları doğrudan yönetme gibi bir durum yok. 1978 Aydınlık'ının başında falan durduğum zamanlar oldu ama şimdi ben yönetmiyorum. Ama tabi arkadaşlarımızla fikir alışverişi, danışma görüşme oluyor. Medya yöneticisi değilim.

Yalçın Küçük sizinle ilgili "gericileşti" dedi. Ne diyorsunuz?

Diyebilir, Yalçın benim arkadaşım. Herkesin biribirini eleştirme, uyarı hakları var.

Ulusal Kanal'dan gönderilmesi de eleştirildi. Neden gönderildi?

Ulusal Kanal'dan gönderilmesinin sebebi şu: Atatürk'e Yahudi diyor, Balkanlar'dan gelen Harekat Ordusu'nda 600 tane Yahudi varmış. Yok Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlar sabetayistler diyor, Güneydoğu'dan Kürt illeri diye bahsediyor. HDP'nin Meclis'e girmesine 3. Meşrutiyet diyor. İlker Başbuğ'a, Yaşar Büyükanıt'a Yahudi diyor. Böyle her tarafa çatan, herkesi Yahudi ilan eden... Bu izleyici de müthiş bir tepkiye neden oluyor. Arkadaşlar bu nedenle böyle bir karar aldılar. Bunu ben kendisine de Haymana Cezaevi'nde de söyledim, Ergenekon'da da söyledim. Benim yakın arkadaşım.

Bakın bu bir MOSSAD operasyonu. Türkiye'de ona, buna devamlı Yahudi demek bir MOSSAD operasyonu. Bunu Yalçın bilinçli olarak yapmıyor ama alet oluyor. İkincisi bu vatan savaşı sırasında PKK'yı HDP'yi öven şeyler doğru değil. Bu fikir özgürlüğü değil. Doğu'ya, Güneydoğu'ya Kürt illeri falan denmemesi gerekir Ulusal Kanal'da. Burada basit bir fikir savaşı yürütülmüyor, insanlar canla kanla savaşıyor.

BÜTÜN TELEVİZYONLARDA TELEVİZYON KUŞLARI PKK'LI 

Türkiye'de medyanın durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Medya esas olarak Batı sisteminin kontrolünde. Hiçbir şekilde toplumu doğru bilgilendirmiyor, Türkiye'nin menfaatleri temelinde yönlendirmiyor. Düşünün vatan savaşında medya PKK'nın yanında. Çok açık. Bütün televizyonlarda televizyon kuşları PKK'lı. Vatanseverler bu televizyonlarda yok.

Türkiye yerli medyasını kuramadı mı?

Kısmen, kısmen kuruyor. Türkiye güçlü gelenekleri olan bir ülke. Ama büyük dedikleri medya güçlerine bakıyorum, esasen Atlantik güçlerinin kontrolü altında.

Bugün kimler size göre yerli medya?

İsim saymayayım ama ölçüyü söyleyeyim: Bugün mehmetçiğin savaşını, mehmetçiğin yanından verenler yerlidir. Mehmetçiğin yanında mısın yoksa hendeğin öbür tarafında PKK'nın yanında mısın? Hendeğin öbür tarafındaysan zaten Amerika ve İsrail'in yanındasın.

TÜRKİYE'DE GELEMEYECEĞİM BİR YER YOKTU 

Ömrünüzün 14 yılı hapislerde geçmiş. Bu 14 yılı düşününce en büyük pişmanlığınız nedir?

14 yılla ilgili bir pişmanlığım yok. Bizim davamız kula kulluğu reddeden bir dava. Bu davaya giren bir insan herşeyi göze alacak. Tarihteki büyük işler yapmış insanlar gibi. Hz. Muhammed gibi, Atatürk gibi insanlar. Bunların davasında her türlü zulüm, tehditler var. Onun için bizim açımızdan doğal. Ben 14 yıl hapis yattım ama terörden dolayı değil, burada utanacağım bir şey yok.

14 yılı size geri verselerdi hayatınızda neler değişirdi?

Yine aynı şeyleri yapacaktık. 1964 yılında hukuk fakültesinde asistan oldum. Çok hızlı bir şekilde doktoramı aldım. Hukuk fakültesinin en genç doçenti olmak üzereydim. 12 Mart geldi. O zaman benim önümde her şey açıktı. Babam Adalet Partisi'nin Genel Başkan Yardımcısıydı, dayım Tümgeneraldi, fakültede parlak bir öğretim kadrosuydum. Yani Türkiye'de gelemeyeceğim bir yer yoktu. Ama ben bu sistem içinde bir yerlere gelmek gibi bir amacı kesinlikle benimsemedim. Mustafa Kemal, sarayın paşası mı olayım dedi yoksa İstiklal Savaşı vereyim mi dedi? Hz. Muhammed Kureyş içinde Mekke'nin Ebu Sufyanları, Ebu Lehepleri gibi bir adam olmaya heveslenseydi onlardan çok daha büyük olurdu. Ama o kalktı Mekke'nin fakirleriyle, yoksullarıyla birleşti. Ben onlara benzer bir yolu seçtim. Sistemin içinde bir yerlere gelmek değil, sistemin karşısında mücadele etmek. Dolayısıyla o 14 yılı yine aynı amaçla değerlendirirdim.

HAYATIMIN EN MUTLU DÖNEMİNDEYİM 

Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Hayatımın en mutlu dönemlerindeyim diyebilirim. Türkiye'nin geleceğine güvenle bakıyorum. Birçok karamsar var Türkiye'de. Hiç karamsar bir süreçte değiliz. Bir vatan savunmasında Türk Silahlı Kıvvetleri büyük başarılar kazanıyor. Bu başarıdan mutluluk duyanlarla duygudaşım. İkincisi cemaatler, Fethullah Gülen cemaati falan bunlar tutturamadı Türkiye'de. O da önemli bir gelişme. Fethullah Gülen cemaatinin temizlenmesi, bu da insana umut veren bir gelişme. Üçüncüsü, borçlanma ekonomisinin Türkiye sonuna geldi. Türkiye üretim ekonomisine geçecek. Dördüncüsü, Türkiye Asya'da nefes almaya başladı. En büyük ticaret ortaklarımız, Rusya, Çin Almanya. Komşularımız ilişkiler bizi kardeşliğe zorluyor. Irak, İran, Suriye, Azerbaycan, bunlarla hem güvenliğimiz hem ekonomimiz için işbirliği yapmak zorundayız. Bunların hepsine toplam baktığımız zaman Türkiye Asya'daki yerine yerleşmeye doğru gidiyor. Bunların hepsine baktığmızda bunlar umut veren süreçler. Bunun için ben hayatımın en mutlu dönemini yaşıyorum.

Generaller en çok sizin partinizde, emekli olunca size geliyor. Asker içinde size karşı niye böyle bir sempati var?

Vatansever olduğumuz için. Türkiye'de askerlik vatan için ölmeyi benimseyen tek meslek. Polisi de buna katabilirsiniz. Vatan için ölmeyi benimsemiş mesleğin sahipleri, bunların çoğunluğu da Atatürkçü o nedenle onların Vatan Partisini seçmeleri son derece doğal. Bir de Ergenekon sürecinde Vatan partisi liderlerinin ne kadar kararlı, doğru birleştirici tavır aldığını da gördüler.

GEMİLERİ YAKA YAKA GELDİM BURAYA 

Hayatınızda aldığınız en radikal karar neydi?

1- NATO'nun gezileri vardı. Çeşitli ülkelerden parlak aydınları askeri muhrip gemilerine bindirip 1,5 ay dolaştırıyorlar. Mesela onu reddettim.

2. İngiltere bursu verilmişti, gitmedim.

3. Almanya DAAD bursu kazandım. Orada genç bir bilim adamı olarak 25 yaşında, bana 50-60 yaşındaki profesörlere verilen en yüksek bursu verdiler. Ona da gitmedim.

Bu kararların hepsini topladığınız zaman sistemin içinde bir takım olanaklar çıktı. Türkiye'de kalmayı, görevler, işler bunları bırakamadım. Beni sistemle birleştiren yolları bir anlamda dinamitledim. Gemileri yaka yaka geldim buraya.

Konuşmalarınızda hep "şunu yaptırtmıycaz, bunu yaptırtmıycaz, iktidara geleceğiz" diyorsunuz ama oy oranınıza baktığımızda durum çok farklı. Nereden geliyor bu özgüven?

Ben de size soruyorum: Hz. Muhammed'in Mekke'de kaç oyu vardı? Burada tarihin vaad ettiği doğruları savunmaktır sizi iktidara getirecek olan.

Kendinizi güçlü görüyor musunuz?

Vatan Partisi Türkiye'nin geleceğinde çok önemli bir partidir. Neden? Çünkü Amerika öyle görüyor. Ergenekon'da kimi içeri attılar? Doğu Perinçek ve arkadaşları. Kim attırdı? Amerika. Demek ki Amerika'dan baktığınız zaman iki kuvvet görünüyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Doğu Perinçek ve arkadaşları.

En son neye ağladınız?

Hasan Yalçın en yakın arkadaşım onu kaybettiğim zaman ağladım. Yalnız şahıs acıları değil, 1970'de Vietnam Kamboçya'ya girmişti ona çok üzülmüştüm. Toplumun acılarında da gözyaşlarımı tutamam, bir şehit cenazesinde kendimi zor tutarım.

En son neye güldünüz?

Çok gülüyorum (gülüyor). Şimdi sizinle güldük.

En son ne okudunuz?

Sürekli okuyorum. İskandinav Mitleri'ni okudum en son.

En son ne izlediniz?

Odin, Normanlar'a merakım var. Vikingler'i izliyordum.

ÇOK OKUNANLAR