RÖPORTAJ

NTV bana tahammül edemedi!

Sayım Çınar, Emre Kongar'la yeni kitabı Yazarlar, Eleştiriler, Anılar'ı konuştu. Kongar, NTV'den neden ayrıldığını anlattı.

NTV bana tahammül edemedi!

SAYIM ÇINAR

[email protected]

Sayım Çınar, Emre Kongar’la konuştu... Ortaya kitaplara, edebiyata dair zengin bir söyleşi çıktı.

Yazarlar, Eleştiriler, Anılar adlı kitabıyla Emre Kongar yine çok konuşulacak!

Emre Kongar, Mehmet Barlas'la birlikte Mehmet Barlas ile birlikte yaptıkları programın neden sonlandırıldığını da ilk kez anlattı.

O YARIŞMADA AYŞE KULİN'İ KEŞFETTİK

Emre Kongar deyince akla Atatürk üzerine kitaplarınız, sosyolojik gözlemleriniz, aydın yorumlarınız geliyor. Yeni kitabınız çıktı, heyecanla bekliyorduk hepimiz.

Ankara DTCF Tiyatro Kürsüsü’nde sanat sosyolojisi dersleri verdim. Sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde yazarlık dersleri verdik. Her iki dersi de verirken sanat ve edebiyatla çok iç içe çalıştım. Jüri üyeliklerim var sosyal bilimler alanında ve film festivalinde. Haldun Taner Öykü Jürisi’nde Ayşe Kulin’i keşfettik mesela. Haldun Taner Öykü Ödülü’nü ben koydurdum, Yaşamın Anlamı’nda anlatmışımdır bu hikayeyi. Edebiyatla yakından ilişkiliyim kısacası. Haftada iki roman okumayı bir görev edinmiştim uzun süre. Okuduklarımı da yazardım. Şimdi bu tempo olmasa da ayda iki roman okuyorum. Eski okuduklarımı yeniden okuyorum, yeni şeyler keşfediyorum. Çocukken okuduklarımı da, yetişkinlik dönemi okumalarımı da tekrar ele aldım.

KİTAPTA İLGİNÇ DETAJLAR VE POLEMİKLER VAR

Attila İlhan’la özel bir ilişkiniz varmış, kitaptan öğreniyoruz. Anlatır mısınız biraz, şimdiki şairlerle karşılaştığınızda neler görüyorsunuz?

Sadece şair değil, daha çok romancı, muharrir benim için. Şiiri insanın yürek tellerini titretir. Burjuvazinin yükselen yazarıdır, kent soylu bir yazardır. Fakir Baykurt’la polemikleri vardır hatta. “Acıttım mı?” diye bitirir hatta ona yazdığı bir yazıyı. Emre Kongar beni yeniden keşfetti derdi. O dönem bu acıttım mı sözünü sormuştum ona. “Bu köylülere tahammül edemiyorum, burjuvazi hakim artık, beni bunaltıyor bu edebiyat” derdi. Hedef olarak da Baykurt’u belirlemişti. İlhan sanırım klasik sol çizgiye de karşıydı. Kitapta işte böyle ilginç detaylar, polemikler var. Ömer Seyfettin de var mesela, Elif Şafak da var kitapta.

Yaşar Kemal, Attila İlhan, Sait Faik, Haldun Taner ve Aziz Nesin. Böyle bir liste koymuşsunuz kitaba. Nasıl sıraladınız bu listeyi?

Sanırım sizinle aynı yerden bakıyoruz topluma ve edebiyata. Toplumsal dönüşümü edebi estetikle anlatan yazarlardır bunlar. Feodalitenin düşüşü, ağalığa başkaldırı, doğa sevgisi var bu yazarlarda. Burjuvazinin yükselişi var, yaraya tuz basmak var. İnsan ve doğa var öykülerde. Burgaz, balıkçılar, yoksulluk, insan sevgisi… Küçük burjuvazinin eleştirisi var sonra. Tüm toplumun vicdan ve eleştirisi son olarak da. Tüm azgelişmişliklerimiz. Atatürk devrimlerinin getirdiği çelişkiler ve mizahı.

NE SEBATEYİSTİM NE DE SELANİKLİYİM

Yahya Kemal’le başlıyor kitap. Üsküp geliyor akla, baba tarafından Makedonsunuz...

Sabetayist derler hatta bana, Selanikli olsam övünürdüm ama ne Sabetayistim ne Selanikliyim, övünülecek şeylerdir bunlar zaten. Yahya Kemal ve Celile Hanım hikayesi çok hüzünlüdür. Yahya Kemal Galata Köprüsü’nde görür Celile Hanım’ı imza toplarken, korkusundan yolunu değiştirir. Dünyanın en güzel aşk şiirini yazan, Vuslat’ı yazan adam, oğlu için imza isteyen bir kadınla karşılaşmamak için yolunu değiştirir. Ne kadar hüzünlü düşünsenize! Baskı tabii burada mesele. Aşkı yaşatmayan baskının kendisi.

AK PARTİ ÇOK HIZLI OYNUYOR

Gazetecilerin tutuklanması, Cumhuriyet… Bu trajik durumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

AK Parti çok hızlı oynuyor kodlarla ve çok sık tavır değiştiriyor. Esad olayı örneğin. İç politikada keza aynı şekilde. Dün sevilen, yüceltilen bugün lanetleniyor. Kürt ekseni keza. Gizli pazarlıklarla çözülmez diye defalarca söyledim, yazdım. Bu bir demokratikleşme sorunu dedik. Şimdi geldiğimiz noktaya geldiler. Kitapta da bu hızlı değişime dikkat çektim. Orhan Pamuk, Elif Şafak meselesinde siyasal İslam’ı arka plan olarak aldım. Yakup Kadri’nin Cumhuriyet meselesi gibi. Hilmi Yavuz’un yorumları mesela…

NTV BANA TAHAMMÜL EDEMEDİ

Mehmet Barlas ile yaptığınız program da unutulmazdır. Kırmadan, dağıtmadan müthiş şeyler anlatıyordunuz?

Tartışmaya inanan bir insanım ben. Kendi teşhislerimin soğukkanlı bir biçimde anlatıldığında karşıyı ikna edeceğini biliyorum. Barlas çok birikimli bir arkadaştır, bilmediğini de polemikle doldurur. Uygar biriydi. İkimiz de kendi görüşlerimizi söylüyorduk, seyirci de hakem oluyordu. NTV bana tahammül edemedi, attı sonunda.

Yaş geçtikçe insan yaşlanmıyor, yaşamadıkça yaşlanıyor. Sevin Okyay’ın Harry Potter çevirmesi gibi. Nagehan Alçı’yla, Nazlı Ilıcak’la polemikleriniz de unutulmaz.

Cehalet ve öfkeyle savaşmak zor, bilgi derinleştikçe hoşgörü ve saygı artar. Galiba artık fazla yaş aldım, saldırganlığın ve cehaletin olduğu yerlerde olamıyorum.

Edebiyatla da siyasetle de samimi ilişkiler kuruyorsunuz. Yeni aydın tipini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Edebiyat, sanat, bilim, kültür öğrenci ve takipçileri üzülmesinler, bunlar evrensel değerlerdir ve daima kıymetli olacaktır. Bunlara yatırım yapmak kendini geliştirme aracıdır. Güncel polemik, dönemsel siyaset insanları tatmin eder gibi görünse de, yıpratmak ve yok etmeye yarar.

BUNLAR YAZAR DEĞİL TETİKÇİ VE BESLEME

Bilginin kutsal olduğu dünyada bilgiyi çok kötü kullananlar var. Hem yazın hayatında var bu hem de diğer alanlarda.

Bunlar yazar değil tetikçi ve besleme. İktidarların tavır değiştirmesiyle bunlar da yok olurlar. Üzerlerinde durmaya gerek görmüyorum. Önemsemeyin, bunlardan olmayın.

Kitabınıza dönelim tekrar son olarak. Müthiş yazarların, müthiş edebiyat karakterlerinin olduğu bir kitap bu. Bu kitaplara çok ihtiyacımız var. Devamı gelecek mi?

Kitabın göreceği ilgiye göre neden olmasın.

Yorumlar