GÜNDEM

Nagehan Alçı: 12 Eylül darbesi içi boş Türk solunu muhafaza etti

Habertürk yazarı Nagehan Alçı, 12 Eylül darbesinin yıl dönümünde kaleme aldığı yazıyla darbe öncesindeki son 20 yılın değerlendirmesini yaptı. Alçı, söz konusu yılların anlatıldığı gibi derinlikli bir kültürel/entelektüel zemin oluşturmadığını, "12 Eylül yüzünden bitmiş çok değerli bir entelektüel ortam falan söz konusu değil" sözleriyle dile getirdi.

Nagehan Alçı: 12 Eylül darbesi içi boş Türk solunu muhafaza etti

Habertürk gazetesi yazarı Nagehan Alçı, 12 Eylül darbesinin 40. yılında "40 sene sonra 12 Eylül’ü anlamak" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Darbeden önceki son 20 yıla ilişkin bir değerlendirme yapan Alçı, "12 Eylül darbesi, Türk sol hareketinin sahte dünyasının sorgulanmasını geciktirdiğini, 80 öncesi 'sol'un içi boş bir şekilde mitleştiğini ve söz konusu solun içi boş bir şekilde HDP'ye nüfuz ettiğini" söyledi.

Alçı, "bu nüfuz vasıtasıyla solun Kürtlere büyük zarar vermeye devam ettiğini" söyledi. Alçı, "İşte o evrensel anlamıyla ilgisi olmayan içi boş Türk solunun muhafazasını sağladı 12 Eylül" dedi:

BİZLERE 12 EYLÜL İLE ÜLKENİN KÜLTÜREL VE ENTELEKTÜEL HAYATININ BİTTİĞİ ANLATILDI

Bizler “12 Eylül ile birlikte bu ülkenin kültürel ve entelektüel hayatı da bitirildi” gibi lafları da devamlı duyarak büyüdük. Halbuki bu söylemler de yalan ve sahte. Doğru, 12 Eylül çok zalim bir askeri darbeydi fakat 80 öncesi kuşaklar bunu kullanarak öncesi ile ilgili bir efsane yarattılar.

Sadece 12 Eylül öncesi değil, 60-80 arası Türkiye’sinin entelektüel ortamı tamamen riya dolu bir yandan da çocuksu bir dönem. O 20 sene entelektüel açıdan adeta kendini kandırma ve olmadığı gibi gösterme dönemi olarak tarihe geçecek bir özelliğe sahip. Dönemin dergilerini, yayınlarını ve sözde entelektüel tartışmalarını incelemeye ve okumaya gayret ediyorum. Bu ülkenin tarihinde bu kadar sahte bir entelektüel atmosferi, ne öncesinde ne de sonrasında görebiliyorum. Ortada sürekli kendini kandıran, sol ile sağ tanımlarının evrensel anlamlarını tamamen kaybettiği bir hayal tablosu var.

BU TAM BİR KANDIRMACA

60-80 arası aydın ve akademi dünyası aklın değil tamamen heyecanların hakim olduğu bir dünya. 27 Mayıs ile 12 Eylül arasında 20 senelik dönemin Türkiye’sinin sol içi tartışmalarını okuduğum zaman güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum.

Solun entelektüel hegemonyasına karşı ezik vaziyette kalan sağın zaten kendi gündemi yok o yıllarda, bu sol içi tartışmaların zavallılığının yansıması olarak sağ kanat daha da zavallı halde. Yani ortada 12 Eylül yüzünden bitmiş çok değerli bir entelektüel ortam falan söz konusu değil. Bu tam bir kandırmaca.

Sosyal ve siyasal meseleler üzerinde ciddi anlamda düşünmek isteyen bir insanın beynini iğdiş edebilecek bir kültürel atmosfer hâkim Türkiye’nin o 20 yılına. Marksizm anlamında da bu böyle. O yılların Türkiye’sinde nitelikli bir solculuk da entelektüel anlamda yok. 80 sonrası çok daha iyi durumda bu açıdan Türkiye.

O 20 SENE ÜLKENİN HAKİKİ SORUNLARININ ÜZERİNE ÖRTTÜ

80 öncesi ile alakalı bizim algımız ile dışardan bakan objektif akademisyenlerin algısı o kadar farklı ki... Mesela David Shankland’ın “80 öncesi sağ-sol çatışması diye adlandırılan şey esasen kamufle edilmiş bir Alevi-Sünni iç savaşıdır” tespiti üzerinde hiç düşündük mü? Türkiye’nin hakiki toplumsal problemlerinin üstünü örttü o 20 sene bence.

Alevi meselesi, Kürt meselesi ve İslam meselesi bu kadar geç tartışılır hale gelmemeliydi.

Alevilik, sosyalist-devrimci hareket içinde, dindarlık ülkücü-sağ hareket içinde ikame edilebilir insan depoları yaratan zeminler olarak değil, başlı başına bir olgu olarak görülmeliydi.

İşçilerin hak mücadelesi de o zaman daha hakiki ve güçlü bir zemine sahip olabilirdi.

Slavoj Zizek’in Sovyetler’in Prag işgali için söylediği bir şey vardır. “Prag baharının başarısızlığını kamufle etti o işgal” der Zizek.

12 Eylül darbesi ile o yılların anadamar Türk solu için de aynı analoji kurulabilir bence.

TÜRK SOL HAREKETİNİN SAHTE DÜNYASI

12 Eylül darbesi, Türk sol hareketinin sahte dünyasının sorgulanmasını geciktirdi. 80 öncesi o içi boş sözde sol mitleşerek kamufle oldu. O sol anlayışın dönüşmesi şarttı, normal bir akış olsaydı da kendi kendine dönüşecekti. İşte o Türk solu bugün HDP içindeki nüfuzu vasıtasıyla Kürtlere de bence büyük zarar vermeye devam ediyor. Şüphesiz bu ayrı bir yazının konusu ama bu noktaya değinmeden geçemedim. İşte o evrensel anlamıyla ilgisi olmayan içi boş Türk solunun muhafazasını sağladı 12 Eylül. Bu sol mitleştikçe de içi boşluğunu korumaya devam etti bugüne kadar.

Yazının tamamı için tıklayınız

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar