GÜNDEM

Murat Bardakçı: Sevr paranoyasından kurtulamıyoruz

Habertürk yazarı Murat Bardakçı, Sevr Andlaşması'nın Türkiye için bir paranoya haline geldiğini belirterek, Andlaşmanın son yıl dönümünde basının takındığı tutumu eleştirdi.

Murat Bardakçı: Sevr paranoyasından kurtulamıyoruz

Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, dünkü köşesinde Sevr Andlaşmasına ilişkin tespitlerini kaleme aldı:

BİTMEYEN SEVR PARANOYASI

Sevr Türkiye’de bir histeri hâlindedir, bu histeri her 10 Ağustos’ta zirveye yükselir ve son senelerde daha da artmıştır!

Dün de öyle oldu ve basınımız yine “Maaşallah” dedirtti: Gazeteler, Sevr sanki harfiyyen uygulanmış ve hâlâ yürürlükte imiş gibi bir feryad, bir figan içerisinde idiler ki, sormayın! Yazılanlara bakarsanız Türkiye şu anda sanki Sevr yüzünden bin parçaya bölünmüş vaziyetteydi, dört bir tarafı işgal altında idi; Türkler’e sadece bir avuç toprak lûtfedilmişti, Damad Ferid haini ile hempaları hâlâ işbaşında idiler ve hele o saray yok mu, o saray!..

Sanki, yüz sene öncesinin o meş’um günlerindeydik!

PEKİ BU PARANOYA NEDEN BİTMİYOR?

İlk sebep, imparatorluğun yıkılmasının getirdiği ânî şaşkınlıktı. Türkiye o zamana kadar hem tarihinde, hem de psikolojisinde en büyük kırılma noktasını teşkil eden 93 Harbi’nde uğradığı büyük bozgundan çok daha büyüğünü Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşamış; payitahtı, yani başkenti bile işgale uğramış ve bütün bu ıztırapların ardından gelen Sevr belâsı halkın şuurunu, şuuraltını, velhâsıl herşeyini bozmuştu.

Sevr’in hükümlerini iki sene sonra, Yahya Kemal’in ifadesi ile “kan ve ateşle” sildik. Kazandığımız büyük zafer Sevr’in sebep olduğu şaşkınlığı zamanla tamamen ortadan kaldırabilirdi ama buna imkân bulamadık!

Bulamadık, zira Sevr gibi bir musibeti bile kamplaşma ve ideoloji vasıtası haline getirdik! Bugün, Cumhuriyet’in ilk seneleri ile ilgili hemen bütün tartışmalar Sevr’e dayandırılır; Sevr sadece tarihî değil, siyasî tartışmaların bile olmazsa olmazıdır ve paranoya bu yüzden sürüp gitmektedir.

SEVR'DEN 20 GÜN SONRA İKİ BÜYÜK ZAFER

Başımıza gelen büyük dertleri ve tarihimizin en büyük musibeti olan Sevr’i tabii ki unutmayacak; o günlere niçin, nasıl ve kimlerin hatâları yüzünden geldiğimizi bilip yapılan hatâlardan mutlaka ders alacağız ama bu işi bir ağlama, inleme, hemen herşeyin ardında Sevr zihniyeti arama ve “Hortluyor, hortladı, tekrar gelmek üzere, aha da geldi!” gibisinden yersiz korkulara kapılmamak şartı ile…

Sevr’in imza tarihinden sadece 20 gün sonra, her 30 Ağustos’ta iki büyük zaferin, Malazgirt ile Büyük Taarruz’un yıldönümlerini kutlayan Türkiye’ye böyle bir paranoya hiç yakışmıyor!

Yazının tamamı için tıklayınız

Yorumlar