GÜNDEM

Hürriyet Avrupa'da neler oluyor?

Kerem Çalışkan'ın Hürriyet'ten kovulması ile ilgili ilginç iddialar ortaya atılınca Hürriyet Avrupa gündemin önemli konularından oldu...

Hürriyet Avrupa'da neler oluyor?

Kerem Çalışkan'ın Hürriyet'ten kovulması ile ilgili ilginç iddialar ortaya atıldı. Medya da bugün çokça yer alan haberin kaynağı Yeni Harman dergisinin Ağustos sayısı. İçinde hayli yorumun da bulunduğu haberi olduğu gibi veriyoruz.

İşte Yeni Harman'da yer alan iddialar:

"Yaklaşık 3.5 yıl önce Avrupa Hürriyet'in başına atanan, ardından geri çekilen ve son olarak da Hürriyet'teki Yazı İşleri Müdürlüğü görevinden uzaklaştırılan Kerem Çalışkan olayıyla ilgili farklı iddialar var.

Bu iddialar, olayı ilgisiz bazı yönlere çekip bu göreve son verme işine biraz "gizem", biraz da "fazla değer" katma amaçlı görünüyor.

ÜÇLÜ TORPİLLE ATANDI

Nasılsa Almanya'daki Hürriyet'le yakından ilgilenen ve her duyduğu şeyi, işin içine hep bir gizli güç katarak yazma heveslisi olan Taha Kıvanç (Fehmi Koru) bile Kerem Çalışkan'ın Hürriyet'ten gönderilmesinin anlatıldığı gibi olamayacağını anlamış.

Hürriyet'in "Damat Ferit"i diye tanımlanan "torpilli yazar" Yiğit Bulut'un iddiasına göre, Bild'in Yayın Yönetmeni Kai Diekmann'ın bir ricası üzerine Kerem Çalışkan görevinden alınmış. Bu ricanın nedeni ise 9 Türk'ün öldüğü Ludwigshafen yangını nedeniyle atılan "Yak bir Türk" manşetiymiş...Manşette ki sözlerin kaynağı ise yine Bulut'un yazdığı bir makale imiş.

İddialar böyle... Ama görevden alınma bununla ilgili mi, değil mi bir bakalım..Yoksa Yiğit Bulut'un bu iddiası da kendisini her daim çok ciddiye almak hastalığından çıkıyor olmasın !

O sebepten şimdi izninizle komplo teorileriyle değil, gerçeklerle gidelim.

Kerem Çalışkan, 2005 yılının Eylül ayında Avrupa Hürriyet'in başına atandı. Yani, Hilton Oteli'nin Aydın Bey'e satıldığı, Mustafa Sarıgül'ün torpilinin iyi olduğu dönemlerdi. Eşi de Fetullah Gülen'in çevresindeki önemli isimlerden biriydi.

Avrupa Hürriyet'in Genel Müdiresi'nin yazı işlerine müdahale edememesi nedeniyle, "her habere gelen olumsuz eleştiriyi" Aydın Doğan'a raporlayarak yaptığı iç şikayetler de, bir atama gerektiği kanısını uyandırmıştı... Enis Berberoğlu'nun raporu doğrultusunda "Almanca da biliyor nasılsa" denilerek Çalışkan'a Almanya yolu açıldı.

Oysa ki, oradaki herkes ondan daha iyi Almanca biliyor, Almanya'yı çok daha iyi tanıyordu.

MERKEZDE EV, ALTINA BMW 3

Hemen Frankfurt'ta evi tutuldu, gizlice döşendi. Altına da BMW 3 serisinden son model bir leasing araba verildi.

Bir süre sonra da, habercilik tarzı iyice ortaya çıktı... Haber Merkezi'nin önüne Zaman Gazetesi'ni fırlatıyor ve "Haber böyle yazılır. Gazete böyle yapılır işte" diyordu. "Bakın da öğrenin" diye ekliyordu. Eşi de o gazetede yazardı...

Hürriyet'in tarzına uymayan habercilik başlamıştı.

TEZGAHTAR GÜLŞAH BAŞYAZAR OLUYOR

Bunlar da yetmiyor, garip atamalarla gazetenin içi oyuluyordu.

18 yaşındaki bir kız, "Benim akrabam" diyen yardımcısı H.Ç.'nin torpiliyle Almanca ilavenin başına getiriliyor, ardından o ilavenin başyazarı yapılıyordu.

Güzel kızdı Gülşah... Bu güzelliği sayesinde ikide bir İstanbul Hürriyet'e getiriliyor ve Vuslat Hanım'a "Geleceğin Ayşe Arman'ı" diye sunuluyordu.

(....)

Avrupa Hürriyet, üç-dört kişinin Mercedes'lerini ve bütün masraflarını çektiği gibi onunkini de çekiyordu. Orası bazılarına göre bir "ye babam ye" çiftliğiydi, halen de öyledir...

O MANŞETİ HERKES ATTI...

Bardağı taşıran son damla güzel Gülşah oldu...

Başyazar Gülşah'ın ilk günlerde yazdığı ilkokul çocuğu kompozisyonlarının dışındaki bütün köşe yazılarını Alman basınından "aynen arakladığı" ortaya çıktı.

Alman basını olayı fark edip yazmaya başladı.

Hürriyet, bütün Almanya'da dile düştü. Tarihi bir "intihal" skandalı yaşanıyordu. Hürriyet içinde, Gülşah'ın tek kelimeyle bile eleştirilmesinin yasak olduğu günlerdi...

Kerem Çalışkan ve kızın torpili H.Ç., "Olur böyle şeyler" diyor ve Gülşah'ı korumaya devam ediyordu.

Olay henüz İstanbul'a duyurulmamış ve Alman basınındaki yazılar çevrilip geçilmemişti. Gazete içi ambargo vardı. Hatta kıza moral olsun diye bir İsviçre tatili ayarlandı.

Tam o sırada, olayı Habertürk İnternet Sitesi'deki bazı yazarlar patlattı...

Akıllara durgunluk veren intihal skandalı, kısa sürede büyüdü."

Yeni Harman

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 1 yorum
Misafir

bir ülke bi gazeteciyi yedigi zaman, biz yedik demez, yedi iddialarini da baska iddialarin gölgesi altina alip, ortadan kayb eder. o kadarcigini yapamiyacak kadar beceriksizse, dünya savaslarindaki alman propaganda dehasi yalandir o zaman... falan filan..

0 0 cevapla
Close menu