MEDYA KÖŞESİ

Fehmi Koru'dan ortak yayın yorumu: Kazanacak tarafı tahmin zor değil…

Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleşecek ortak yayınla ilgili görüşlerini yazan Fehmi Koru, siyasetçiler kadar tartışmayı yöneten gazetecinin de önemli olduğunu belirtti.

Fehmi Koru'dan ortak yayın yorumu: Kazanacak tarafı tahmin zor değil…

Siyaset ve medya dünyasının gözü Bİnali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu'nun yapacağı canlı yayın tartışmasında. Ortak yayının TRT ekranlarında gerçekleşeceği açıklandı ama ne zaman olacağı ve moderatörü henüz belli değil. 

Gazeteci Fehmi Koru, bugünkü köşesinde geçmişte siyasetçilerin gerçekleştirdiği canlı yayınlardan örnekler vererek, siyasetçiler kadar yayını modere eden gazetecinin de önemli olduğuna dikkat çekti. 

Bu yayını izlemek için sabırsızlandığını belirten Fehmi Koru "Hayli zamandır kendimi televizyon haberlerine ve özellikle de tartışma programlarına izleyici olarak kapattım. İmamoğlu-Yıldırım hangi kanalda buluşur ve görüşlerini yarıştırırlarsa, bir İstanbul oyvereni olarak, onları izlemek için sabırsızlanıyorum ama…" ifadelerini kullandı. 

İŞTE FEHMİ KORU'NUN YAZISINDAN İLGİLİ BÖLÜM

İstanbul belediye başkanlığı için yenilenen seçime doğru günler iyice azalmışken önde giden iki adayın ekranda karşı karşıya gelmesi söz konusu. AK Partili adaylar, partinin aldığı bir karar gereği, rakipleriyle ekranlarda karşılaşmaktan kaçınıyorlar. Galiba bu prensip kararı ilk kez İstanbul seçimi için bozulacak. (Benim kuşkum var ama…)

Televizyondaki siyasi münazaraların seçim sonuçlarını çok etkileme gücü olduğu bir mit; izleyicilerin tuttukları tarafın rakibi karşısında ezilmesine bile aldırmadıkları pek çok örnek hatırlıyorum. Kararsız seçmenin durumu farklı; seçmen kararını bir adaydan yana yapmaya niyetli ise, aday ekranda rakibi karşısında başarılı göründüğünde kararını kesinleştirebiliyor.

Tabii ekranda hatalı duruş veya gaflar öldürücü etkiye sahip olabiliyor. ABD’de Gerald Forddış politika konuşulurken Doğu Avrupa konusunda bilgisiz görünmüş, Baba Bush‘un sık sık saatine bakması ve Al Gore‘un derin iç çekmeleri izleyenleri rahatsız etmişti.

Korkulacak, çekinilecek fazla bir durum yok bu münazaralarda aslında.

Esas çekinmesi gerekenler, -kendim de geçmişte TV’de yapılan birkaç aday tartışmasına sorgulayıcı olarak katıldığım için biliyorum- onların karşısına çıkarılan gazeteciler…

ABD’de başkan adaylarının atışmalarını kanallar değil bağımsız bir kurum ayarlıyor; tabii gazetecileri de o kurum seçiyor. Genellikle ülkenin en kıdemli ve bilinen televizyon gazetecileri oluyor adayları sorgulamaya davet edilenler…

Son ABD başkanlık seçiminde Donald Trump ile Hillary Clinton arasındaki atışmayı NBC televizyonu yayınlamış, programı kanaldan Matt Lauer yönetmişti. Atışma sonrasında politikacılardan daha çok programı yöneten televizyon gazetecisi tartışıldı.

Eleştirenler arasından, ekran atışmalarına televizyon gazetecilerinin değil yazılı medyanın siyasi yorumcularının davet edilmesini, hatta dış politika konularındaki sorular için de düşünce üreten merkezlerden isimlerin hazır bulundurulmasını teklif edenler de çıktı.

Gazetecilerin zorluğu, programı izlemek üzere ekran başına geçenlerin beklentilerinin farklı oluşu yüzünden. Bazıları sert ve çetin sorularla adayların sorgulanması beklentisi içerisindeyken, destekledikleri adaylara kıyamayan izleyici de çok.

Taraf tuttuğu açıkça belli olanların kamuoyundan çekeceği var.

Kuşkuluyum, çünkü…

Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım hangi kanalda karşı karşıya gelecek? Onların çıkacağı programı kim yönetecek? Soru sorsun diye hangi gazeteciler davet edilecek?

“Anlaşma tamam” denildiğine göre bu soruların cevaplarını taraflar biliyor olmalı.

Taraflar anlaştıklarını ilan ettiler, her şey tamam görünüyor, zaten vakit de azaldı; fakat ben yine de televizyonda karşı karşıya gelişin yaşanacağından kuşkuluyum.

Kuşkumun temelinde günümüzün medya düzeninin çarpıklığı yatıyor. Taraflar arasında medya desteği bakımından büyük bir fark bulunuyor. İmamoğlu mesajlarını iletebileceği kanal bulmakta zorlanıyor; arayı bu yüzden paralı reklamlarla kapatmaya çalışıyor. Rakibi Yıldırım‘ın ise her attığı adım, hatta fısıltısı bile neredeyse bütün kanallardan duyuruluyor.

Bu ayrıcalıklı durumundan vazgeçer mi Binali Yıldırım?

Geçer ve ekran münazarasına katılırsa kendisine “Bravo” demeye hazırım.

ABD’de, başkan adayları arasındaki ekran atışmalarında, rakibin iktidar adayından daha fazla avantaj sağladığı biliniyor. Hillary-Trump atışması buna bir örnek; Trump programdan kârlı çıkan taraf olmuştu.

Hayli zamandır kendimi televizyon haberlerine ve özellikle de tartışma programlarına izleyici olarak kapattım. İmamoğlu-Yıldırım hangi kanalda buluşur ve görüşlerini yarıştırırlarsa, bir İstanbul oyvereni olarak, onları izlemek için sabırsızlanıyorum ama…

Bu atışma kaçırılmaz çünkü…

Yorumlar