MEDYA KÖŞESİ

Faruk Bildirici yazdı: Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök yanlış yaptı

İsmail Küçükkaya'nın ortak yayın öncesi otelde görüşmesi ve buna ilişkin haberler gündemde olmaya devam ediyor. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici bu olayla ilgili değerlendirmede bulundu.

Faruk Bildirici yazdı: Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök yanlış yaptı

Medya ombudsmanı Faruk Bildirici, Pazar günkü yayından önce İsmail Küçükkaya’nın Ekrem İmamoğlu ile görüşmesi etrafında yaşanan tartışmaları ele aldığı yazısında, hem Küçükkaya’yı, hem de bu konuda yazdıkları yazılar nedeniyle Nagehan Alçı ve Ertuğrul Özkök’ü eleştirdi.

Nagehan Alçı'nın bir televizyon programında "Ben de her gazetecinin yapması gerekeni yaptım ve bu iddiayı bir soru olarak gündeme getirdim.” dediğini belirterek şöyle devam etti:

     " Bu cümle sorunlu bir bakış açısını, bir gazetecilik yanlışını yansıtıyor. Bir iddiayı duyan her gazeteci Nagehan Alçı gibi davranmamalı.  Hiçbir gazeteci duyduğu bir iddiayı soru olarak ortaya atmamalı.

...

Kaldı ki, bu iddianın araştırılması öyle zor da değildi. Nitekim Alçı, kendisi de bu iddiayı programda açıkladıktan kısa süre sonra İmamoğlu’nun danışmanına mesaj attığını, ardından telefonla görüştüklerini, onun görüşmeyi doğruladığını anlatıyor.

    Sıralama yanlış. Önce görüşmesi, sonra açıklaması gerekirdi. Araştırmadan televizyonda söylediği iddianın doğru çıkmış olması, yöntemine haklılık kazandırmaz. Umarım diğer meslektaşlarım da bu yanlışı örnek alıp her duyduklarını haber sanıp yazmaz, söylemez, paylaşmaz.

 Özkök, otelin adını neden vermedi?

    Ertuğrul Özkök de Küçükkaya-İmamoğlu görüşmesiyle ilgili olarak 19 Haziran’da Hürriyet’te kaleme aldığı yazıya “Bu konuda açıklama yapılana kadar o otele adımımı atmam” başlığını atmıştı. Küçükkaya’nın görüşme öncesi oteldeki görüntülerinin Sabah gazetesinden Mahmut Övür’e sızdırılmasına tepki gösteriyor. “Gizli bir göz adeta Küçükkaya’yı adım adım izlemiş. O otele giden hiçbir müşterinin mahremiyeti artık güvende değildir” diyor, görüntülerin medyaya kim tarafından sızdırıldığını sorguluyor:

     “Türk otelciliğine, Türk adalet sistemine, vatandaşın mahremiyet hakkına, Türk turizmine, Türk demokrasisine ve hepimizin mahremiyet hakkına bu büyük ihaneti kim yapmıştır?”

    Özkök’ün, bu görüntülerin sızdırılmasının “mahremiyet hakkına ihanet olduğu” görüşüne katılıyorum. İlaveten mahrem alandaki kişisel verilerin gizliliğinin ihlali olduğu kanısındayım. Önde gelen insan hakları hukukçularından Yard.Doç.Dr.Kerem Altıparmak’ın Twitter’daki paylaşımı da bu yönde:

    “İmamoğlu başkanı olduğu belediyenin zaten toplanmış verilerinin kopyasını çıkarınca kişisel veri ihlali oluyor ama İsmail Küçükkaya’yı takip edip otelden video görüntülerini alıp yayımlayınca kişisel veri ihlali olmuyor öyle mi? Ne ilginç bir kişisel veri anlayışı, değil mi?”

    Otel yetkilileri, görüntülerin nasıl sızdığını açıklamak durumunda. Tabii savcıların da hukuku, adaleti gerçekten önemsiyorlarsa bu ihlalin üzerine gitmeleri gerekli.

Gelelim Özkök’ün yazısındaki yanlışa. Baştan aşağı bir otelden bahsediyor, yazının başlığında bile oteli eleştiriyor. Fakat bir türlü otelin adını vermiyor. Haberciliğin temel kurallarından biridir, 5N 1K kuralı. Gazetecinin, bir olaydan söz ediyorsa “Nerede” sorusuna yanıt vermesi gerekir. Özkök bu kuralı atladı.

    Üstelik o gün gazetelerde, televizyonlarda ve internet sitelerinde görüşmenin The Marmara Oteli’nde olduğunun yazılmasına, söylenmesine rağmen yaptı bu kural ihlalini. Sonraki iki yazısında da isim vermemeyi yeğledi.

    Medyada olumsuz vakaların yaşandığı yerlerin adını vermemek ama iş tanıtıma, övmeye gelince otellerin, restoranların, barların adını yazıların girişine koymak son dönemde yaygınlaşan yanlışlıklardan. Nedense şirketler, mekanlar konusunda korumacı bir tavır egemen.

Polat otelin güvenlikçisi görüntüler nedeniyle yargılanmıştı

Faruk Bildirici bu olay üzerine 2013 yılında Şeyda Coşkun ile Ergin Ataman 'ın Polat otelindeki görüntülerinin kaçamak manşetiyle yayınlandığını hatırlatarak şöyle devam etti:

 O zaman Hürriyet Okur Temsilcisi olarak bu görüntülerin yayımlanmasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı ve “özel yaşam alanına müdahale” niteliğinde olduğunu yazmıştım. Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak da 8 Nisan 2013 tarihli yazısında bu fotoğrafların kendilerine de geldiğini ama özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı olduğu için Sabah ve Günaydın’da kullanmadıklarını belirterek, Hürriyet’in bu fotoğrafları yayımlamasını eleştirmişti.

    Sonra otel yönetimi güvenlik müdürü Ali Hüseyin Çataltaş’ı, görüntü kayıtlarını alıp bir kişiye verdiği gerekçesiyle işinden atmıştı. Ergin Ataman şikayetçi olunca Çataltaş hakkında “özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği” gerekçesiyle 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. 23 Ocak 2015’te yapılan ilk duruşmada sanık Çataltaş, “mağdur olduğunu belirterek beraatini” istemişti

Faruk Bildirici yazısında İsmail Küçükkaya'nın da yanlışını vurguladı. Bildirici, böyle kutuplaşmış bir ortamda eğer gerekiyorsa iki adayla yüzyüze görüşmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti:

"Bu yanlışına rağmen Küçükkaya’nın İmamoğılu’na soruları verdiği suçlamasını da haksız bulduğumu belirtmeliyim. Soruları vermek istese görüşmekten daha pratik binbir yol bulabilirdi.

   Daha da önemlisi, programı milyonlarca insan izledi. Orada beklenmeyen, önceden tahmin edilemeyecek tek bir soru bile yoktu ki…"

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar