GÜNDEM

Erdoğan: 8 şehidin bedelini misliyle ödeyecekler

Senegal'de Türk gazetecilerle sohbet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin'deki 8 şehit için "Teröristlere yaptıklarını misliyle ödeteceğiz" dedi.

Erdoğan: 8 şehidin bedelini misliyle ödeyecekler

Afrika turuna devam eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Senegal'in başkenti Dakar'da aralarında İnternethaber Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Özışık'ın da olduğu kendisini takip eden gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

"Afrika’nın bir gün mutlaka ayağa kalkacağına inanıyorum. Hiç şüphem yok" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin'de 8 askerimizin şehit olmasıyla ilgili de "Yaptıklarını misliyle ödeteceğiz" ifadelerini kullandı.

ABD yönetiminin "Menbiç'in güvenliği PYD'den alıp Türkiye ile birlikte sağlayabiliriz" önerisi için "ABD’lilerin kast ettikleri, kentin asli sakini olan Arapların yerlerine yerleşmelerini sağlama amacıyla, Münbiç’in güvenliğini beraberce sağlamak ise bu elbette yapılabilir" diyen Erdoğan, ABD'nin Rusya'dan alınan S-400'ler için yaptırım uygulaması durumunda bu alımdan vazgeçilip geçilmeyeceği sorusu üzerine de "Bizden söz bir kere çıkar, iş biter. Ruslar’la o konuda anlaşmış olduğumuz için o iş artık bitmiştir" ifadelerini kullandı.

İşte gazetecilerin gündeme ilişkin soruları ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cevapları...

8 ŞEHİDİN BEDELİNİ MİSLİYLE ÖDEYECEKLER

 
Biz Dakar’da iken Afrin’den şidddetli çatışma haberleri geldi. Şehitlerimiz, yaralılarımız var. Konuyla ilgili neler söyleyeceksiniz? 

Çatışma haberlerinin hemen akabinde Hulusi Paşa ile telefonla görüşerek bilgi aldım. Jandarmadan, JÖH’lerden, maalesef 8 şehitimiz oldu. ÖSO’dan da iki şehit var. Yaralılar da var ama, hayati tehlikesi olduklarına ilişkin bir bilgi gelmedi. Olay akabinde, terör unsurlarının bölgedeki uçaksavarları personelleriyle birlikte yok edilmiş. Oradaki mücadeleyi, kararlı bir şekilde sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Teröristlere yaptıklarını misliyle ödeteceğiz.

ABD ÇOK ŞEY SÖYLÜYOR AMA FİİLİYATTA YOKLAR

- ABD’nin Ankara maslahatgüzarının yaptığı açıklamayı sormak istiyorum. ‘YPG’yi Menbiç’ten çekeceğiz, YPG’yi müttefik olarak görmüyoruz, verdiğimiz sözlere bağlıyız’ diyor. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?

ABD’liler, ta Obama döneminden beri bizlere, Münbiç’te kalmayacaklarını, oraya girmiş olanları çıkaracaklarını, Fırat’ın doğusuna çekeceklerini söylüyorlar. Telefonlarda ve ikili görüşmelerde bize hep bunun sözünü vermiş olmalarına rağmen, fiiliyatta YPG’yi oradan çıkarmadılar. Şu an Trump ve ekibi de aynı şeyi söylüyor. Ama sözler henüz fiiliyata yansımış değil.

TİLERSON'UN ÖNERİSİNE DEDİM Kİ: Dışişleri Bakanları Rex Tillerson geldiğinde, ‘Çıkaralım onları. Münbiç’in yarısında güvenlik sizde, yarısında bizde olsun’ dedi. Cevaben, ‘Ne sizde olsun güvenlik, ne de bizde! Münbiç oranın gerçek sakinlerinin olmalı’ dedim.

KASTETTİKLERİ ŞEY NE?: ABD’lilerin kast ettikleri, kentin asli sakini olan Arapların yerlerine yerleşmelerini sağlama amacıyla, Münbiç’in güvenliğini beraberce sağlamak ise bu elbette yapılabilir. Dediğim gibi biz, sözlerin fiiliyata yansıdığını görmek istiyoruz.

BİZDE SÖZ AĞIZDAN BİR KERE ÇIKAR! O İŞ BİTTİ...

-Son günlerde Türkiye’nin Rusya’dan alacağı S400 füze savunma sistemleri nedeniyle ABD tarafından bir yaptırıma uğrayabileceği gibi bazı yorumlar ABD basınında ima ediliyor. Türkiye’nin S400 alımı nedeniyle ABD yaptırımlarına konu olması gibi bir risk var mı? Böyle bir risk olursa Türkiye silah sistemlerini alma kararını gözden geçirir mi?

Başbakanlık dönemimi de sayarsak, toplam 16 sene oldu. Artık bizi tanımış olmaları lazım. Bizden söz bir kere çıkar, iş biter. Ruslar’la o konuda anlaşmış olduğumuz için o iş artık bitmiştir. NATO üyesi Yunanistan da Rusya'dan S-300 füzeleri aldı. Yunanistan’a yaptırım mı uygulandı? Kaldı ki ülkemizin güvenliği ile ilgili meselelerde kimden ne alacağımızı başkalarına soracak değiliz. Stratejik ortaklarımızdan, aynı ittifakta yer aldığımız ülkelerden, müttefikliğin gereğini yerine getirmelerini bekleriz. Mesela müttefikimiz olan bir ülkenin, bir terör örgütüne silah temin etmesini, hem de ücretsiz olarak silah vermesini makul karşılamamız mümkün değildir.

'CUMHURBAŞKANI OLMAKTAN UTANIYORUM...'

-Putin’in bazı açıklamaları olmuştu. Doğru Guta’daki sivillerin tahliyesi ile sizi işaret etti. ‘Erdoğan sayesinde Doğu Guta’daki siviller tahliye edilebildi’ dedi. Bu Doğu Guta, İdlib veya başka noktalarda sivillerin tahliyesi için beraber çalışılmaya devam edilecek anlamına gelir mi?

Ben Doğu Guta ve İdlib ile ilgili Sayın Putin’i aradım. Kendisinden Doğu Guta’dan tahliye için ricada bulundum. Orada çocuklar ve kadınlar öldürülüyor. Sözüm ona sivillerin gözetileceği söyleniyor ama, videolar, fotoğraflar ortada. Yapılanları gördüğüm zaman, insan olmaktan, baba olmaktan, siyasetçi olmaktan, hatta cumhurbaşkanı olmaktan utanıyorum. Bu zulme seyirci kalamayız.

ŞAM'A GÖNDERMEK EJDERHAYA TESLİM ETMEKTİR

Putin’den Doğu Guta’ya insani yardım konusunda, yaralıları oradan tahliye konusunda bize yardımcı olunmasını istedim. ‘Tahliye edilenleri biz alalım ülkemizdeki hastanelerimizde bunların tedavilerini yaptıralım’ dedim. O da buna olumlu bir yaklaşım gösterdi. Ama bu isteğimizle ilgili maalesef bir mesafe katedilemedi. Çocukların ve kadınların tahliye edilerek Şam’a gönderildiklerine dair haberler var. Ama Şam’a gönderilmiş olmaları, ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir.

AFRİN KONUSUNDA RUSYA İLE SIKINTI YOK

- Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, ‘ABD ile İdlib konusunda anlaşmamız mümkün değil. Biz zaten Türkiye ile gerekeni yapıyoruz, sonuç alıyoruz’ diyor. Ama arkasından Kremlin’e yakın kaynaklara dayanılarak yapılan yorumlarda ise İdlib’de bazı muhalif isimlerden Rusya endişeli olduğundan ve bu meselenin sadece Sayın Erdoğan’ın müdahalesi ile çözülebileceğinden söz ediliyor. Afrin’de olumlu yaklaşıp sessiz kalan Rusya, İdlib’de bizi rahatsız edecek bir teklifle karşımıza gelebilir mi?

Afrin olayında Rusya’yla bir sıkıntımız yok. İdlib’te gözlem noktaları oluşturma sürecimiz de devam ediyor. Şu ana kadar 8 gözlem noktası oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Soçi’deki üçlü zirvenin benzerini İstanbul’da yapacağız. Bu ve benzeri konuları orada da değerlendirme imkanımız olacaktır.

MACRON KIBRIS'TA NE İSTEDİ?

-Macron’la olan telefon görüşmenizde Kıbrıs konusu da gündeme gelmiş. Konuyu hangi çerçevede konuştuğunuzu bizimle paylaşabilir misiniz?

Kıbrıs ve münhasır ekonomik bölge konusunda bizim daha yumuşak davranmamızı istiyor. Ben de kendisine bizim uluslararası hukuka uygun davrandığımızı anlattım. Orada bulunacak petrol ve doğalgazda, Kıbrıs’ın kuzeyinin de güneyinin de hakkı var. Bu noktada birilerinin tek taraflı hareket etmesini kabul edemeyiz. Anastasiadis dürüst davranmak istiyorsa yapması gereken bir şey var: Arama çalışmalarının kime nasıl yaptırılacağını Kıbrıs’ın kuzeyiyle müzakere ile belirlemek. Sondaj beraber yapılmalı, çıkacak ürün de beraberce paylaşılmalı.

O GEMİ BOŞUNA ALINMADI

-Sondaj konusunda bir ‘de facto’ durum oluşturmaya çalışıyorlar. Tartışmaların sürdüğü bu süreçte Türkiye de bir sondaj gemisini envanterine kattık. Yakın vadede Türkiye’nin bir arama çalışması söz konusu olabilir mi?

Tabii ki olabilir, olamaz diye bir şey yok. Bu gemi bunun için alındı. Geminin alınması birinci derecede Rum kesimini rahatsız etti. O bölgede KKTC’nin ve Türkiye’nin rızası olmaksızın bir adım atılamaz. ENİ hadisesinde bu görüldü. Yarın Fransa belki Total ile yapmak isteyecek bu işi. ABD belki Exxon ile yapmak isteyecek. Ama KKTC’nin ve Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklarından haklarının çiğnenmesine fırsat vermemiz elbette mümkün değildir.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar