GÜNDEM

Efsane isim Ercan Arıklı anılıyor ama...

Basın dünyasının efsanevi ismi, modern Türk dergiciliğinin duayeni Ercan Arıklı, ölümünün 7. yılında anılıyor ama...

Efsane isim Ercan Arıklı anılıyor ama...

GAZETECİLER.COM - Basın dünyasının efsanevi ismi, modern Türk dergiciliğinin duayeni Ercan Arıklı, bundan tam 7 sene önce elim bir kazada hayata gözlerini yumdu.

Geleneksel yayıncılık anlayışına yepyeni bir bakış açısı getiren Arıklı ölümünün 7. yılında anılıyor ama yetiştirdiği gazetecilerin hiç biri bugün köşesinde Arıklı için bir şey yazmadı.

Vafasızlık mı, gündem yoğunluğu mu, yoksa unutkanlık mı diye düşünmeye gerek bile yok. Medyada bugün görev yapan isimlerin büyük bir çoğunluğu onun çıkardığı dergilerde başladıkları gazetecilik yaşamlarını yaygın medyada, gazete ve televizyonlarda sürdürüyorlar.

İşte Ercan Arıklı'nın Sabah gazetesi internet sitesinde yer alan yaşam öyküsü ve yetiştirdiği isimlerin onun anısına yıllar önce yazdığı satırlar.

"GAZETECİLİKTEN BAŞKA İŞ YAPAMAM"

20 Şubat 1940'ta Ankara'da dünyaya gelen Ercan Arıklı, Rusya'dan göç edip Ardahan'a yerleşmiş ve 6 dönem Kars milletvekilliği yapmış Kahraman Arıklı ile Nezaket Arıklı'nın oğludur.

Arıklı, Robert Kolej'i bitirmesinin ardından 1962 yılında Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Gazetecilik dışında bir iş yapmasının "delilik" olduğuna karar verdi ve mezun olur olmaz Türkiye'ye dönerek 1966'da ABC adlı haftalık gazeteyi çıkardı.

Daha sonra yakın arkadaşı İsmail Cem ile Politika gazetesini yayımlayan Arıklı, ansiklopedik yayın ve taksitle satış şirketi Artel'i de kurarak Türkiye'de bir ilke imza atmış oldu. Bu girişimini yeni yayınlar izledi.

İSMAİL CEM'İN BACANAĞI

Ercan Arıklı, Robert Kolej'den sınıf arkadaşı ve daha sonra iş arkadaşı olan İsmail Cem'le aynı zamanda bacanak da oldular. Cem, Arıklı'nın ilk evliliğini yaptığı İnci Trak'ın kızkardeşi Elçin Trak'la evlenmişti.

FIRTINALI EVLİLİKLER

Arıklı'nın ilk evliliği iki çocuğunun trajik ölümüyle birlikte sona erdi. Yıllar sonra ikinci evliliğini gazeteci Malik Yolaç'ın kızı Merve Yolaç'la yapan Arıklı, üçüncü evliliği için dünyaca ünlü bir piyanist Güher Pekinel'le nikah masasına oturdu. Ercan Arıklı'nın ölümünden iki sene önce sona eren ve 14 yıl süren bu evlilik, uluslararası sanat çevrelerinde bile günlerce konuşuldu.

GELİŞİM YAYINLARI'NI KURUYOR

Arıklı tüm riskleri göze alarak kimsenin cesaret edemediği kararlara imza atıyordu. 1970 yılında Ekonomi Politika gazetesini çıkardı. Ancak Arıklı asıl ününü 1974 yılında Gelişim Yayınları'nı kurarak elde etti. Bu şirketle birlikte dergi ve ansiklopedi yayıncılığına radikal bir üslup getirdi.

Çevresindekilerin "ansiklopedi işi tutmaz" dedikleri dönemde 24 ansiklopedi çıkartarak vergi rekormeni oldu.

SÖZ GAZETESİ UZUN YAŞAMADI

Ne var ki bu başarıyı gazete yayıncılığında sağlayamadı. 1987'de kurduğu "Söz" gazetesini kısa bir süre sonra kapatmak zorunda kaldı.

EFSANE DERGİ NOKTA'NIN YARATICISI

Arıklı, ansiklopedilerden sonra Türk basınında bir ilke daha imza attı. İlk göz nuru Nokta dergisi, gündeme damga vuran haberlerle uzun yıllar ses getirdi, tartışıldı.

"KADINCA", "ERKEKÇE"

Sonra Erkekçe ve Kadınca dergileriyle sektöre renk verdi. Yayıncılık dünyasına bambaşka bir bakış açısı, yeni bir soluk getirmişti.

DERGİ FABRİKASI

Ekonomik Panaroma, Gelişim Spor, Marie Claire, Gelişim Çocuk ve Hıbır Dergilerini peş peşe yayınladı. Artık dergiciliğin duayeniydi. Uluslararası fuarları kaçırmıyordu. Bir fabrikatör gibi gazeteci yetiştiriyor, dergi çıkarıyor, özgün fikirleriyle mesleğe yeni ufuklar açıyordu. Bugün medya dünyasının önde gelen birçok ismi onun keşfidir.

GELİŞİM YAYINLARI SATILIYOR

1992 yılında Gelişim Yayınları'nı satan Arıklı, 1993'te Sabah bünyesindeki Bir Numara Yayıncılık'ta Aktüel, Cosmopolitan, Gezi, Otomobil gibi 30'u aşan dergi çıkardı. Bir Numara Yayıncılık'tan ayrıldıktan sonra Vatan Dergi Grubununda Haftalık ve Tekborsa dergilerini çıkardı.

ÖLÜM ANİDEN GELDİ

Ölüm onu tam da kariyerinin doruk noktasındayken yakaladı. Bir Numara Yayıncılık dergi grubunun yönetim merkezi binası önünde, bir belediye otobüsünün kendisine çarpması sonucu hayatını yitirdi. Takvimler 3 Haziran 2003'ü gösteriyordu.

İSMİ OKUL BİNASINA VERİLDİ

Bu ani ve beklenmedik kaza basın dünyasını yasa boğdu. Sevenleri onun ismini, ölümünden bir yıl sonra Zeynep Mutlu Vakfı Kemer Lisesi Ercan Arıklı Binası'na vererek taçlandırdı.

HAYATI KİTAP OLDU

2005 yılında ise o dolu dolu geçirdiği yaşamını, onun yakın çalışma arkadaşlarından Arda Uskan "Güle Güle Bebeğim" başlıklı eserinde kaleme aldı. Kitapta Arıklı ile ilgili bilinmeyen pek çok bilgi gün ışığına çıktı.

EN BÜYÜK HAYALİNE KAVUŞTU

Bunlardan en ilginci de Ercan Arıklı'nın en büyük hayaline öldükten sonra kavuştuğuydu. Arıklı, son yolculuğunu trajik bir şekilde can veren ilk eşi İnci Trak ve iki oğluyla beraber tamamlamak istiyordu. İlk evliliğinde yaşadığı olayları ve acı dolu anıları 30 sene boyunca en yakınlarına bile anlatmayan Arıklı, yaşarken parçalanmasına engel olamadığı ailesini ölümden sonra bir araya getirmeyi başarmıştı, üstelik sonsuza dek.


KEŞFETTİĞİ YETENEKLERİN KALEMİNDEN ERCAN ARIKLI[page_end]

YETENEK AVCISI ERCAN ARIKLI

Arıklı'nın, yeteneklerini keşfederek bugün oldukları önemli pozisyonlara ulaşmalarına vesile olduğu isimler arasında kimler yok ki: Hıncal Uluç, Can Dündar, Duygu Asena, Ayşe Arman, Haşmet Babaoğlu...

En iyisi Ercan Arıklı'yı onlardan dinleyelim:

CAN DÜNDAR
"Onun için çalışmaya başladığımda ne o beni tanıyordu; ne de ben onu...
Üniversite öğrencisiydim ve Gelişim Yayınları'nın ansiklopedilerini pazarlıyordum.
Tanışmamız 1985'te oldu.
İşsizdim.
Rahmetli Ahmet Taner Kışlalı hocam, Erkekçe'yi çıkaran Hıncal Uluç'a beni hatırlatmış, o da Ercan Arıklı'ya söylemişti.
Dönemin efsanevi dergisi Nokta'da işe başladım.
Yazdığım birkaç yazının ardından derginin istihbarat şefiydim.
Onunla ilgili olarak ilk öğrendiğim şey buydu:
Yetenekliysen önün açıktır. Sana güvenir ve şans verir."
(MİLLİYET)

AYŞE ARMAN

"...birlikte çalıştığı kadınlardan söz ediyorum. (...)Çünkü ben de o kadınlardan biriyim.
Ercan Arıklı'nın kadınlarından biri.
Bununla da gurur duyuyorum.
Hayatıma değdiği, hayatıma girdiği, 18 yaşında tanıdığı küçük bir kızdan bir gazeteci, bir kadın yarattığı için.
Haliyle erkeklerin bilmediği bir şeyi daha biliyorum.
Evet, kadınların duaları onu cennete gönderir. Ama tersi de doğru.
Kadınların bedduaları onu cehenneme de gönderebilir!
Bunu bilmek için sadece kadın olmak gerekir..."
(HÜRRİYET)

HINCAL ULUÇ

Ercan Arıklı Gelişim Yayınları'nı daha da ileri götürmek için yeni planlar üretiyordu. Kadınca, 50-60 bin arası bir tiraja oturmuş, Türkiye'nin ilk ve tek kadın dergisi olmuştu. Ercan, artık erkeklere bir dergi çıkaracaktı. Aklından geçen, Playboy örneği, çok satan, kaliteli bir erkek dergisiydi. Derginin adını bile koymuştu: Erkekçe...

Bu fikrinden Yusuf Subaşı'na da söz etmişti. Ankara'da, Playboy için aynı planları yapan bir gazeteci daha vardı: Hıncal Uluç... Uluç, Yankı dergisinde çalışan deneyimli bir gazeteciydi. Haftada iki gün Cumhuriyet gazetesinde spor yazıları yazıyor ama yıllardır Playboy gibi bir dergi çıkarmayı düşlüyordu. Bundan sonrasını Uluç'tan dinleyelim: "Yusuf Subaşı Ankara'ya geldi. 'Playboy'u bir gün çıkaracağım' diyorum ben yine. Arıklı'dan bahsetti. 'Kadınca'yı çıkarttı şimdi de Erkekçe'yi çıkartmaya çalışıyor ama ekibi bir türlü bulamıyor. Sizi tanıştırayım' dedi. Benim cevap: 'Ercan Arıklı iyi bir erkek dergisi istiyorsa bunu hak etmeli. Bunu hak etmenin yolu da beni keşfetmekten geçer. Beni bulursa bulur. Bulamazsa olmaz." Uluç son cümlesinden sonra durdu, güldü... "Haklısın, megalomani bende o günlerde başlamış!" Aradan l yıl geçti. Sonunda Subaşı, Uluç'tan bahsetti. Buluştular. Türkiye'de bir erkek dergisi nasıl eve girerdi? Önce onu kadınların da utanmadan okuyacakları bir hale getirmek gerekiyordu. Sadece bu da yetmiyordu. "Bu dergiyi Süleyman Demirel'in masasında görmek istiyorum" dedi Hıncal Uluç. Öyle de oldu!. Dergicilikte yeni bir atılım olacaktı Erkekçe...
(VATAN)

UMUR TALU

"Yıl 1984 ya da 1985'di. Henüz 26-27 yaşında, Cumhuriyet yazı işlerinde, gazetede adı bile yazmayan bir editördüm.

O günlerde, hiç tanımadığım Arıklı, Nokta dergisinde, başka sektörlerdeki gençlerin yanında, basından da beni ve bir başka meslektaşımı 'geleceğin isimleri' olarak ilan etti.

Genç yaşınızda elbette hoşunuza gidiyor, ama şaşırıyorsunuz da.

Sonradan, daha o günlerden, ikimiz adına ortak bir hayal görmeye başladığını, hatta bunu bir proje haline getirdiğini öğrendim.

Cumhuriyet'ten de Milliyet'e geçmiştim, daha henüz iki yıllıktım. O iki yıl boyunca bana sık sık, 'birlikte farklı bir gazete çıkaracağımızı' söylemeye başlamıştı. Kendime güvenimi kışkırttı adeta. 29 yaşımda, yöneticiliğe başladığım, üstelik hiç bir sorunum olmayan Milliyet'ten, üstelik hiç bir maddi cazibe olmadan, üstelik öteki tarafta hiç bir gazete donanımı yokken, kelimenin tam anlamıyla bir maceraya, bir hayale, yeni ve farklı bir gazete çıkarmanın heyecanına koşmak üzere ayrıldım."

CANAN BARLAS

"Aslında Ercan Arıklı'nın patronluğu, sonraki dönemlerinden daha ilginçti... Bizlere, bir dergiyi baştan sona yaratma fırsatı verir ve onu finanse ederdi...
Bu verilen işin içinde, düşünce, amaç, vizyon, misyon, satış endişesi, mizanpaj, her şey vardı... Biz o dönemde habire kadın dergisi çıkarırdık...

Başarınca biraz şımartır, sonra ipimizi daha güzel için çekerdi... Çünkü Türkiye'de onun anladığı anlamda dergicilik yoktu... Gerçekten babası o oldu...
Sonsuz özgürlük tanır, farklı fikirlerin peşinde destek olurdu... Tam bir yenilikçiydi... Kadın dergileri ve sonra Erkekçe gibi erkek dergisi kadar haftalık Nokta Dergisi'nin de babasıydı..."


AYŞENUR ASLAN

"Peki, bir melek miydi Ercan Arıklı?
İnsana dair bütün kusurlardan azade miydi?
Hiç mi kötülüğü dokunmamıştı birilerine?
Hayır.. Hayır.. Hayır..

Ama doğrusu merak ediyorum.. Ona kızanların hayatları nasıl acaba? Tek bir kişiyi bile işten çıkarmayan bir patronla çalışıyorlarsa ne mutlu onlara... İktisattan miktisattan anlayarak, hasbelkader değil de planlı programlı dergiler çıkartıp yayın tarihine bırakmışlarsa ne mutlu onlara... Psikolojik sorun ne demek, hayatında hiç "of" deyip gözyaşı dökmemişlerse ne mutlu onlara..

Ercan Arıklı, o insanlardan değildi ne yazık ki!
İnsandı..

Bütün kusurlarıyla, hatalarıyla, coşkusuyla, insandı... Ondan çok şey öğrendim.. Onunla çalışırken hem kendimi ve yaptığım işi, hem de onu çok sevdim..."

FATİH ALTAYLI

"Ercan Arıklı gibi biri halk otobüsü altında kaldı. Hem de yaya geçidinde. Türkiye'yi Türkiye gibi olmaktan kurtarmaya çalışan bir adam tam bir Türkiyeli gibi öldü.
İnanılmaz. Bende ve pek çok gazetecide büyük emekleri vardı. Ondan çok şey öğrenmiştik. Komplekssiz, rahat, çalışanları ile dost bir patrondu.
Yöneticiliğin yumuşak bir yüzle nasıl yapılacağını bana öğreten iki kişiden biri de oydu.
Tek tesellim, yaşadığı hayatın hakkını vermiş olması. Nur içinde yatsın."

NUR ÇİNTAY A.

"'İdeal patron nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla size onu tarif ederim:

Zeki. Donanımlı. İşine âşık. Dünyaya açık. Ulaşılır. Sınırları zorlayan. Adam yerine koyan. Yüreklendiren. Yenilikçi. Kasmayan. Aptallığı aşağılayan. Başarıyı öven.

Vanity Fair'lerden, yabancı gazetelerden kestiği kupürleri getirir. O meşhur 'Peki başka' kalıbıyla devamlı push eder. 'İş' mesai saatleri içinde yerine getirilen bir mecburiyet değil, bir yaşam biçimidir onun için.

'İdeal erkek nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla, size yine onu tarif ederim:

Zeki. Zarif. Kültürlü. Eğlenceli. Yaşamdan zevk alan. Nerde nasıl davranacağını bilen. Havalı. Şık. İşini seven. Mücadeleci. Flörtöz. Kıvamında alaycı. Sinemaya giden! Hayatından ne derece büyük bir trajedi geçmiş olursa olsun, dimdik ayakta kalan. Hayata delice asılan. Bir kadına kendini kadın gibi hissettiren. Cool. Tatlıyı seven!

Hiçbir aşk meşk ilişkiniz olmamasına rağmen, sizinle hep bir hoş flört halindedir. Güven verir. Karizma küpüdür."

FİKRET BİLA

"Her zaman güven veren, özendiren, güç katan tavırlarıyla başta gazeteciler olmak üzere çalıştığı insanların başarılarında önemli pay sahibidir Arıklı.

Benim meslek yaşamımda da özel bir yeri vardır. Türk basınında olay yaratan Nokta dergisiyle nasıl bir gazetecilik yapmak istediğini henüz proje aşamasında kendisinden dinlemiştim. İkna gücü, gazetecilik heyecanı, Türk toplumunu ve okurunu analizi beni çok etkilemişti. Bu projede görev almayı onu dinledikten sonra kabul etmiş ve eski mesleğimden ayrılarak Nokta dergisiyle yeniden basına dönme kararı almıştım.

Nokta dergisi çok kısa bir süre içinde Ercan Arıklı'nın proje aşamasında anlattığı gibi yaşama geçti, hedeflediği işlevi gördü ve basında saygın bir yere ulaştı. Nokta, birçok meslektaşımızın yetiştiği iyi bir okul işlevi de gördü aynı zamanda..."

ERGUN BABAHAN

"İstanbul'daki ilk yazı işleri toplantımdı. Gece heyecandan uyku tutmamıştı. Efsanevi Nokta'yı yaratan Ercan Arıklı ile bir toplantıya girecektim. Yıl 1987, çıkaracağımız gazetenin adı Söz'dü.(...)
Sabah erkenden kalkıp ciddi bir gazete taraması yaptım ve toplantıda iddialı bir gündem sundum. Yeni Asır Okulu'nda her gün gündeme en az bir madde zorunluluğu olan bir gelenekten geldiğim için açıkçası çok zorlanmamıştım.
Ama masanın başındaki adam herkesi dinliyor, sonra herkese "Başka.. Başka" diye soruyordu. O adam Ercan Arıklı'ydı.(...)
O usta bir dergiciydi. Eğer bugün Türkiye'de dergicilik diye bir sektör varsa, bu Ercan Arıklı'nın sayesindedir."

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar
Close menu