GÜNDEM

Cumhuriyet Davası'nda ikinci gün... Murat Sabuncu savunma yapıyor...

Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerine yönelik FETÖ davasının ikinci gün duruşmaları devam ediyor... Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu savunma yapıyor...

Cumhuriyet Davası'nda ikinci gün... Murat Sabuncu savunma yapıyor...

Cumhuriyet Davası'nda ikinci gün bir saat gecikmeli olarak başladı...

"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" iddiasıyla 12'si tutuklu 19 kişinin yargılandığı davanın ikinci duruşması Çağlayan Adliyesi'nde zemin kattaki geniş salonda yapılıyor...

Dün savunma yapması için ilk söz verilen ancak cezaevi çıkışında savunma evraklarına jandarma iel koyduğu için savunma yapamayan Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu savunma yapmaya başladı...

İşte Murat Sabuncu'nun savunmasından satır başları:

BİZE DAVA AÇAN SAVCI 'FETÖ'DEN TUTUKSUZ YARGILANIYOR...

- Davanın başladığı gün gazetecilerin bayramıdır. Bizler bayram günü yargılanmaya başlanan gazetecileriz. Dün basın bayramıydı biz gazeteciliği, haberleri savunmak durumunda kaldık. Biz bugünü otosansürün yıkılması olarak kutlayacağız.

- Bu davanın savcısı, bizi tutuklatan kişi FETÖ'den ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyor ama tutuksuz. FETÖ şüphelisi savcı Murat İnam bize FETÖ iftirası atıyor. Müebbetle yargılanırken tutuksuz, biz dokuz aydır tutukluyuz.

- 4 yılda bin 400 manşet atılır. Bilirkişi içinden cımbızla çekip rapor yapıyor. İddianameyi hazırlayan savcılar adetaları çok seviyor. Adetalarla dolu adeta bir iddianame sayın başkan. Siz gazetenin %10'u dışında tüm gazeteyi, ailelerimizi dokuz aydır mağdur ediyorsunuz. Arkadaşımızın 5 yaşındaki çocuğunun mal varlığı bile sorgulanmış.

ÇOK UTANDIM... 3 TANIK CUMHURİYET GAZETESİNDEN...

- Türkiye'de bağımsız gazeteciliğin bedeli tutuklanmak, cezaevine konmak ve savunma için 9 ay beklemek. Biz bunların hepsini yaşadık. Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı 'zengin göstersin diye' iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş.

- Utandım çok. 3 tanık Cumhuriyet Gazetesi'nden. Eskiden gazeteciler tarihin tanığıydı. Şimdi meslektaşlarının yargılandığı davalara tanık yapılıyorlar.

-  28 yıllık gazeteciyim. En son Cumhuriyet'te çalıştım. TGC ve IPI üyesiyim. Üyesi olduğum örgütler gazeteci örgütleridir.

BEN İŞİ BAŞLAMADAN ÖNCEKİ MANŞETLERLE SUÇLANIYORUM

- Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur.Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim.

- Benim hiç MASAK raporum yok. Ama savcı‘zengin göstersin diye’ iddianameye MASAK raporu da var diye eklemiş. 

İŞE BAŞLAMADAN 1 YIL ÖNCE NASIL VAKFI ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞMIŞIM?

- Ben gazetede 2014 yılında çalışmaya başladım. Ama siz 2013 yılında vakıfta olanları bana soruyorsunuz. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur. Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. O tarihte vakıf çalışanlarını tanmıyordum. Çay içmişliğim yoktur. Tanımadığım insanlarla çalışmadığım gazetenin vakfını ele geçirmişim. 

- Bylock kullanan 18 bin kişi varken 13 kişiyle görüşmüşüm. Bir gazeteci olarak binde birine bile temas etmemişim. Az olmuş. 

MEHMET EKİNCİ İLE GÖRÜŞTÜM... ODA TV DAVASI HAKİMİYDİ

- Mehmet Ekinci ile konuştum. OdaTV yargıcı idi. Ömürlerinden iki yıl çaldığınız, dokunanın yandığı arkadaşlarımızın görüşmecisi idim. 

- Biz ağır tecritteyiz. ‘Görmek istersen denizi yukarıya çevir yüzü’ derdi Sabahattin Ali. Biz tecritte yukarıyı da göremiyoruz.

- Herkes Ahmet Şık'ın kitabı İmamın Ordusu'nun peşindeydi. Korkusuz 100 kişi tarafindan basıldı. O 100 yayıncıdan biri de benim. 

- İktidar temsilcilerinin, o gruba en ağır hakaretler eden gazetecilerin o zaman konuştuklarını buraya getirmeyi kendime yakıştıramam.

BUNLARI YAPMAYANA GAZETECİ DENİR Mİ?

- 17-25 Aralıkta paralar, ayakkabı kutuları ortaya yayıldı. Abdullah Gül ABD'ye aracı gönderdi. Bunları yazmayana gazeteci denir mi?

- 'Cumhuriyet 17 Aralık yayın yasağına uymayacak' tweetinden darbeye destekle suçlanıyorum. Böyle bir suçu nasıl görmezdik? Bir gazeteci olarak teker teker manşetler üzerinden geçmek evimin basılmasından, kelepçeden, tecritten daha ağır geliyor.

DARBE PLANLANMAYA BAŞLAMADAN 3 AY ÖNCE ATTIK O MANŞETİ

- Darbe girişimi öncesi, 25 Temmuz 2015 tarihli ‘Yurtta Savaş, Dünyada Savaş’ manşetinin yanında Atatürk’ün herkes tarafından bilinen ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ ilkesine atıflı bu cümlenin, 15 Temmuz darbe girişimindeki ‘Yurtta Sulh Konseyi’ ile ilgili subliminal mesaj verildiği belirtilmiş bilirkişi raporunda. Bu insaf ve izandan çok uzak bir ithamdır.

- Ankara’da görülen 15 Temmuz çatı davası iddianamesine göre AKP, 1 Kasım Genel Seçimlerinden zaferle çıkınca FETÖ düğmeye bastı. Darbeciler, darbeyi 9 Kasım’dan sonra planlamışlar; ama biz bu girişimin planlandığından 3 ay önce mesaj vermekle suçlanıyoruz.

'EKSİK DEMOKRASİ' DEMEK SUÇ MU?

6 milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge 'Eksik Demokrasi' demek suç mu? Yenikapı'ya HDP çağrılmadı diye 'Eksik Demokrasi' dememizi nasıl eleştirebilirsiniz?

- Bir diğer manşet;  ‘Cadı avı başladı”. Bu manşeti anlatmaya gerek yok, biz karşınızdayız. İbrahim Kaboğlu, Cihangir İslam, Murat Sevinç bu cadı avının mağduru değil mi? 120 bin kişinin ihraç edilmesi cadı avı değil mi?

- Demokrasinin iyi olduğu dönemlerde gazetecilik kolay yapılır ama ülkede karışıklığın olduğu dönemlerde gazetecilik zordur. İleride bu günlerle gurur duyacağız. Bizim görevimiz bu zor günlerde de sorgulamayı yapabilmek.

STAR GAZETESİNİN AYNI GÜNKÜ MANŞETİYLE FARKI NE?

- 12 Temmuz 2016’da gazetenin ilk sayfasındaki “YAŞ’ta Paralel Tasfiye” haberi üzerinden bilirkişi itham ediyor. Aynı gün iktidara yakın Star’ın manşeti “FETÖ’nün işi yaş”. Ne farkı var bunun Cumhuriyet'in haberinden?

- Cumhuriyet Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni odasında ilginç bir manzara vardır. Odanın bir tarafı mezarlığa diğer tarafı adiyeye bakar. Bu Türkiye'deki gazetecilik serüveninin kısa bir özetidir.

- Mahkeme Başkanı'nın "Terör örgütleriyle ilgili aranıza sınır konması için belirteciniz nedir?" sorusuna Sabuncu, şu yanıtı verdi:

"Vakıf Yönetim kurulu'nun belirlediği ana çerçeve ve temel ilke kapsamında Cumhuriye'te ayrımsız olarak şiddet savunulamaz. Terör eylemini gerçekleştiren örgüt terör örgütüdür. Bazen bir eylemin neden, kim tarafından gerçekleştirildiği konusunda bir belirsizlik varsa 'eylemci' ya da 'saldırgan' denir."

PENSİLVENYA'YA HİÇ GİTMEDİM...

- Sabuncu, Mahkeme Başkanı'nın "Vakıf yönetiminin herhangi bir haberin yayınlanıp yayınlanamayacağı konusunda bir telkini olabilir mi?" sorusu üzerine "Göreve başlamamdan tutuklandığım ana kadar hiçbir etki olmamıştır. Her sabah vicdanımla masama oturur vicdanımla kalkarım" dedi. 

Ben Pensilvanya'ya hiç gitmedim. Gülen bana koku hediye etti, kalem hediye etti diyen gazeteci olmadım. Gülen'i öven tek yazım yok. Bizler namus ve şerefle gazetecilik yapmış; geçmişi belli gelecegi de belli olan kişileriz...

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar