ANALİZ

Cumhurbaşkanı'nın ayağına pranga vurmaya...

Hiçbir aklı başında savcı veya yargıç… Zaten hukuki gerekçeleri olmayan… Zaman aşımına uğramış… Eski ve yeni kanunlarda tarifi olmayan uydurulmuş suçlar yüzünden…

Cumhurbaşkanı'nın ayağına pranga vurmaya...

CUMHURBAŞKANIMIZA PRANGA VURMAK İSTEYEN KRİPTO… 

Bugünkü gazetelerin hepsinde çok umut verici bir haber vardı… 

Moralleri yükseltecek kadar umutlu… 

Ve fakat… 

Birkaç gazetede ise o umut veren haberi adeta yer ile yeksan edecek kadar kötü bir haber vardı… 

* 

Umut verici haber Sayın Cumhurbaşkanımızdan geldi. 

Erdoğan24 Haziran seçim kampanyasını CHP’nin kalesi olarak kabul edilen İzmir’den verecek. 

Yani cumhuriyetimizin kalesinden… 

Yani kurtuluş savaşımızın zafere ulaştığı müjdesini veren kutsal kaleden… 

Yani demokrasimizin kalesinden… 

Yani demokratik laik sosyal hukuk sistemine saygının, farklı inanç ve fikirlere tahammülün kalesinden 

Yani Batılılığın (Batıcılık değil.) kalesinden 

Yani muasır medeniyetlerin beşiğinden

O ZAMANLAR HARİÇ HEP DEMOKRAT İZMİR’DİR… 

Bu arada bir düzeltme yapayım. 

İzmir 1946’dangünümüze kadar (Son 16 yıl ve Ecevit’in başbakanlık önemleri hariç) hep, DP geleneğinden gelen bir başkanı seçmiştir Belediyesini yönetmesi için… 

Belirttiğim dönemler hariç hep DP’nin devamı niteliğindeki ya da DP’den uzaklaşsa da kökeni DP olan partiler çıkarmışlardır milletvekillerinin çoğunu… 

* 

Son 16 yılda durumun ters dönmesine gelince… 

İzmirlilersadece laik devletle Atatürk ilke ve inkılaplarından uzaklaşma tehlikesi olduğunu sezdiğinde uzaklaşmıştır DP ve devamı olan merkez sağ partilerden. 

* 

Meselâ merhum Özal 

Müslüman muhafazakâr demokratbir başbakan/Cumhurbaşkanı idi… 

Karısı Semra Hanım ise elinde viski kadehiyle görünmekten gocunmayacak kadar seküler özgürlükçü bir hanımefendidir. 

Ve İzmirliler her seçimde, Özal’ın aday gösterdiklerini Belediye Başkanı seçmişlerdir… 

MUTLU OLMUŞLARDIR 

Demokrat Parti'nin devamı olduklarını gururla ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kampanyayı İzmir'den başlatacak olması... 

Ve... 

Daha çok demokrasi... 

Daha bağımsız ve tarafsız yargı... 

Daha özgür bir medya taahhüt etmesi... 

Hukukun üstünlüğü ve Kuvvetler Ayrılığı ilkesinden asla dönüş olmayacağını söylemesi muhalefet partilerinin yönetim kadrolarında moral bozukluğu yaratırken… 

Ülkenin kimin tarafından değil nasıl yönetileceğiyle ilgilenen milyonlarca demokrasi ve Atatürk sevdalısımerkez sağ seçmeni (Mutlaka) mutlu etmiştir... 

BU DA KÖTÜ HABER... 

Halen görevde olan ve… 

24 Haziran'dan sonra da görevine devam edeceğine kesin gözüyle bakılan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın: 

Daha çok demokrasi… 

Daha çok basın özgürlüğü… 

Daha çok hukuk devleti… 

Tam ve bağımsız yargı sözü verdiği gün… 

Kendilerini "Erdoğan'ın sözcüsü" gibi gösteren kimi gazetelerde 

Sadece ülkemizde değil… 

Uluslararası medya dünyasında da saygın 19 gazetecinin savcılıkta ifadeleri alındıktan sonra tutuklanacaklarına dair haberler vardı… 

* 

Uzun yıllar IPI (Uluslararsı Basın Enstitüsü yönetim kurulu) üyeliği yapan Hasan Cemal vardı meselâ… 

* 

Halen; Dünya Editörler Forumu Yönetim Kurulu Üyesi 

Ve aynı zamanda 

Davos Dünya Ekonomik Forumu En Etkili 100 medya mensubu platformunda yer alan Ertuğrul Özkök vardı… 

* 

Sık sık dünyanın en ünlü kuruluşlarında konuşma yapan Sedat Ergin vardı… 

Sayın Cumhurbaşkanımızı 3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde… 

Sayın Deniz Baykal ile Kanal D gibi en çok izlenen popüler kanalda aynı programa davet edip, “İki partili Meclis” mesajı veren… 

Ve o mesajı alan halkın da aynen öyle yapmasına katkı sağlayan Uğur Dündar vardı… 

Bekir Coşkun vardı… 

* 

Evet… 

Bu saygın 19 gazeteci… 

Bırakın tutuklanmalarını… 

Savcılığa çağrılsalar dünya medyalarında olay olacak ve dünya kamuoyunu ayağa kaldıracak gazeteciler… 

* 

Daha da fenası… 

Soruşturmaların Sayın Cumhurbaşkanı'nın talimatıyla başlatılacağını ima etmeleri hiç hoş olmadı. 

EĞER 21 SENE ÖNCESİNE GİDİLECEKSE… 

Ve… 

Hukuk hiçe sayılacaksa… 

Olmayan basın suçları üretilecekse… 

Manşetlerden “suç” yaratılacaksa… 

Ve bütün bunlar… 

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın “çok demokrasi, daha çok yargı bağımsızlığı ve daha çok basın özgürlüğü” taahhüt ettiği gün kamuoyuyla paylaşılacaksa… 

Bu soruşturmayı başlatan ve kendine yakın gazetecileri de kullanmaktan çekinmeyen savcıların kripto FETÖ’cü olduklarından şüphe etmekte haksız mıyım?.. 

* 

Eğer bir savcı 21 sene sonra yargıyı siyasallaştırmak, Sayın Cumhurbaşkanı’nın demokrasi ve hukuk açılımını engellemek istiyorsa… 

Aynı savcının, yarın bir gün, daha dün sayılan bir tarihte (17/25 Aralık 2013) foyaları ortaya çıkan FETÖ için övgüler düzenler aleyhinde soruşturma açmayacağının garantisi ne?..

UZATMAYAYIM... 

Ben; hukukun üstünlüğü ilkesine iman etmiş hukuk ahlâkına sahip bir savcının 

Birkaç muhteris ve hasis gazetecinin gazıyla dolduruşa geleceğine inanmam… 

* 

Ben; hukukun üstünlüğü ilkesine iman etmiş hukuk ahlâkına sahip bir savcının 

Tam da seçimler öncesi 

Ve 

Sayın Cumhurbaşkanımızın: 

- Daha çok demokrasi,  
- Daha çok basın özgürlüğü,  
- Daha çok hukuk devleti diye açıklama yaptığı gün 

Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ayağına kement atacağını düşünmek bile istemem… 

* 

Ben; hukukun üstünlüğü ilkesine iman etmiş hukuk ahlâkına sahip bir savcının Seçim kampanyasına: 

Demokratik laik hukuk devleti ve Atatürk'le özdeşleşmiş İzmir'den başlayacağını ifade eden sayın Cumhurbaşkanımızın taahhütlerini itibarsızlaştırmak için harekete geçeceğine ihtimal bile vermem… 

* 

Sanırım hiçbir aklı başında savcı veya yargıç 

Zaten hukuki gerekçeleri olmayan 

Zaman aşımına uğramış 

Eski ve yeni kanunlarda tarifi olmayan uydurulmuş suçlar yüzünden 

Sayın Cumhurbaşkanımızın ayaklarına pranga vurmayacaktır.

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar 1 yorum