ANALİZ

Çölaşan'ın iftiralarını okuduktan sonra mı öldü?

Emin Çölaşan mesleğini şahsi kin ve nefretleri üzerine bina eden bir gazeteci türü.

Çölaşan'ın iftiralarını okuduktan sonra mı öldü?

Emin Çölaşan mesleğini şahsi kin ve nefretleri üzerine bina eden bir gazeteci türü.  

Son 30 yıldır yazdığı yazıları, yayımlanmış kitaplarını hatırladığımda somut bir “Turgut Özal düşmanlığı” yaşadığını görüyorum. 

* 

Sonraları öğrendim ki meğer Özal ile Çölaşan arasındaki ilişki altmışlı yıllarıbaşına dayanıyormuş… 

Çölaşan ODTÜ’de Özal’ın öğrencisiymiş… 

Ve… 

Çölaşan sık sık kopya çekermiş… 

Yani… 

Kopyaya tenezzül etmeyen arkadaşlarının alın terlerini ve temiz ahlâklarını istismar edermiş… 

* 

Özal merhum DPT Müsteşarı iken Çölaşan da DPT’de çalışıyormuş. 

Özal’a göre Çölaşan aynen üniversitede olduğu gibi tembelin tekiymiş… 

Tek yaptığı iş çene çalmak, aybaşı geldi mi o günlerdeki Türkiye ortalamasına göre çok yüksek olan maaşını alıp “kebap” yapmakmış 

* 

Özal gibi günde 18 saat çalışan birisi tabii ki bu “kebapçı” tipe tahammül edememiş ve bunkovmuş 

* 

Özal Ocak 1980’de DPT Müsteşarı 

12 Eylül 1980’den sonra Başbakan Yardımcısı 

1983 sonunda da Başbakan oldu… 

Başbakan oluncaya kadar Özal aleyhinde tek cümle yazmayan Çölaşan bir süre sonra Başbakan Özal’ı aşağılayan, iftiralarla dolu yazılarına başladı 

* 

Turgut Özal’ın bu tembel DPT’liyi kovduğu öğrenilince Çölaşan da o kovulma olayını kendi penceresinden yaz 

Tabii ki Turgut ve Korkut Özal kardeşleri “Takunyalılar” diye aşağılayarak… 

Yani… 

Atatürkçü”(!) Çölaşan’ı 

“Atatürk Düşmanı” (!) Özal kardeşler kovmuştu… 

* 

İşte o Emin… 

Yıllarca kan kusturduğu… 
İftira ve uyduruk haberlerle kamuoyunun gözünden düşürmeye çalıştığı merhum Özal’dan özür diler gibi Allah’tan rahmet diledi dün 

* 

Biraz (!) geç kalmadın mı Emin?.. 

Yani 25 yıl kadar 

O güzel insan öldüğünde (Ki senin de ölümünde payın olduğun artık belli oluyor.) dileseydin bu rahmeti billurların mı dökülürdü?.. 

ÖZAL’IN VEFAT ETTİĞİ GÜN… 

1990 yılının hangi ayıydı hatırlamıyorum… 

SABAH Gazetesi bir kamu bankası emekli genel müdürünün Horzum davası yüzünden hapis cezasına çarptırıldığını manşet haber yapmıştı. 

Evde tek başına olan emekli genel müdürden bütün bir gün haber alınamayınca eve çilingirle girilmişti. 

Emekli genel müdür yerde yüzükoyun yatıyordu. 

Önünde ise SABAH Gazetesinin birinci sayfası duruyordu. 

Haberi okurken ölmüştü belli ki. 

Daha sonra genel müdür beraat etmişti gerçi ama beraat ettiğini görememişti tabii ki 

* 

Dün Çölaşan’ı okuyunca öğrendim. 

Özal’ın vefat ettiği gün… 

Çölaşan’ın köşesinde yayımlanan bir haberde çok çirkin çok kirli ama hukuka karşı hile yapılmış bir haber yayımlanmıştı. 

Çölaşan “Kim bu Turgut” diye soruyordu yazısının başlığında… 

Yazıda ise bir müteahhidin Turgut’a 12 milyon Dolar rüşvet verdim” iftira yer alıyordu... 

Çölaşan mealen diyor ki: 

Özal’ın o yazım nedeniyle ölmüş olduğunun iddia edileceğinden çok korktum 

Bereket Semra Hanım öyle bir iddiada bulunmadı” 

* 

Uyanık Emin 

Semra Hanım’ın o gün o haberi gündeme taşıması demek ailece o haberden gocunmaları ve 

“Kim bu Turgut?” sorusunun muhatabı olduklarını kabul etmek olurdu… 

* 

Ancak… 

Benzer bir olaya tanık olmuş ve bir yakınını kaybetmiş biri olarak bundan sonra birisi bana “Özal nasıl öldü?” diye sorarsa bu olayı anlatıp: 

“Çölaşan’ın iftirasını okuduktan sonra ölmüş olma ihtimali yüksek” diyeceğim… 

Hiç olmazsa benim tespitimin dayanağı çok sağlam… 

ÇOK OKUNANLAR
Yorumlar