Yılmaz Odabaşı ülkeyi neden terkettiğini anlattı!
Yılmaz Odabaşı, Türkiye'yi niye terk ettiğini anlattı: Türkiye'de oğlum ve güvercinlerim kaldı. Onları bırakmam...
4 Ekim'de Twitter'a "Önümüzdeki seçimlerde AKP tek
başına iktidar olursa, politik bir itiraz olarak ülkeyi terk
edeceğim! Verilmiş sözümdür..." yazarken bu ihtimalin gerçekleşme
olasılığı için ne düşünüyorsunuz? AK Parti'nin bu oranda oy alması
beklenmiyordu. Sizin de içinizden "Nasılsa böyle bir şey olmayacak"
diye mi geçiyordu?
- Hayır. Aslında 7 Haziran sonuçlarına yakın oranda oy alacaklarını
umuyordum. Fakat o yorumunu ülkemde yaşananlara dair oldukça
mutsuz, kaygılı ve tedirgin bir ruh haliyle yazdım. Art arda
patlayan bombalar ve çığlık çığlığa ölen insanlara bakarak hayli
öfkeli ve kırgındım.
AK Parti'nin tek başına iktidar olduğu kesinleştikten
sonra ne hissettiniz?
- 7 Haziran'dan 1 Kasım'a yaşanan onca şiddetin, hukuksuzluğun
aleni biçimde onaylandığını düşündüm ve ülkemi, demokrasiyi hayli
mağlup hissettim.
Verdiği sözleri tutmayan politikacılara, bürokratlara,
müziği bırakacağını söyleyip vazgeçen müzisyenlere, 'Artık
yazmayacağım' dediği halde yazmaya devam eden yazarlara alışkınız
biz. Siz de sözünüzü tutmasaydınız çok garipsemezdik. Sözünüzden
caymayı, her şeye rağmen burada kalmayı düşünmediniz mi
hiç?
- Nedense toplum; sanatçıların, yazarları her fırsatta aforoz
ederken seçtikleri politikacıların sözlerine sadakatsiz siyasal
pratiklerine eleştirel bakmıyor. 12 Eylül'ü yargılayacağız
diyenler, daha çok demokrasi ve insan hakları diyenler baskıcı bir
totaliter rejim inşa ettiler. Pek çok konuda toplumun gözlerine
baka baka yalan söylediler. Gönül isterdi ki kişiler gibi siyasal
iktidarlar da söz tutmayı bir erdem sayabilsinler. Türkiye, benim
ülkemdir. Ben ülkemi, insanımı asla terk etmedim, etmem de. Ben, bu
siyasal iktidarı terk ettim.
NE ONLAR DAĞ NE DE BEN TAVŞANIM
12 Eylül döneminde düşünce suçundan hüküm giydiniz.
Diyarbakır Cezaevi'nde kaldınız. İşkence gördünüz. Hatta bir
seferinde yine cezaevi yolu gözüktüğünde, çeşitli Avrupa
ülkelerinden davet aldığınız halde neden gitmediğinizi sormuşlar;
"Yurt dışında sığıntı gibi yaşamaktansa ülkemin hapishanelerinden
volta atmayı yeğlerim" demişsiniz. Neden şimdi farklı
düşünüyorsunuz?
Geçmişte yazdıklarım ve söylediklerim için hayli mahkumiyet aldım
ve pek çok cezaevinde yattım. 1999'da DSP-MHP koalisyonu dönemi
düşünce suçundan Bursa E Tipi Cezaevi'nin tek kişilik hücrelerinde
yatıyordum. Demirel ve Ecevit dönemleri de yazdıklarımız için
hapishanelerde unutulmuştuk. Şimdi DYP de DSP de siyasal tarihin
çöplüğünde. Sonuçta herkes gibi mezara gidecek liderler ve siyasal
tarihin çöplüğüne gömülecek partiler için gazetecilerin, yazarların
hapis yatması anlamsız diye düşünmeye başladım. Değmiyorlar!
"'Politik bir rest' olarak Türkiye'yi terk ettim"
demişsiniz Twitter'a yazdığınız veda mesajında. Bu tarz 'politik
rest'leri için "Tavşan dağa küsmüş dağın haberi yok" diyenlere
yorumunuz ne olur?
- Türkiye'de 80'lerden bugüne zor süreçlerde restlerini sakınmamış
ve yazdıklarının, söylediklerinin hep arkasında durmuş bir insanın,
bir milyona yakın kitabı alınmış, okunmuş bir insanın restini kimse
görmezlikten gelmedi ama. Sosyal medyada TT (trending topic) olup
10 binden fazla yorum yazılması neden o halde? Ben, bu restimi bir
şova dönüştürmemeye gerçekten çok özen gösterdim. Bir basın
açıklaması bile yapmadım. Sadece Twitter'da yazdığım birkaç yorumun
değil Türkiye, dünya basınında bile haber olması, günlerce
tartışılması neden o halde? Demek ki ne onlar dağ ne de ben
tavşanım...