Yeniçağ yazarından Cumhuriyet isyanı
Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileriyle ilgili 'hak ihlalleri'ni köşesine taşıdı.
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, CHP milletvekili Utku Çakırözer'in Silivri'de tutuklu bulunan Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yöneticileriyle ilgili "hâk ihlalleri"ni anlattığı söyleşisini hatırlatarak kitap ve mektup yazmanın yasak olması hakkında "Savunma hakkı kutsaldır. Suçu ne olursa olsun tutuklu ve hükümlülerin kitap talebi ve mektuplaşma hakkı gasp edilemez" dedi.
"Bu arada bizim
mesleğin Cemiyeti derin uykuda. Maaşallah emekliler kıraathanesi
gibi... Türk basınının iki okulundan biri olan Cumhuriyet'te
yetişmişler de sağır... Meslek onurundan dem vuranlar kör" ifadesi
kullanan Demirağ, "Tutuklanan gazete değil, taş duvarların içine
hapsedilen Cumhuriyetimizin kazanılmış değerleri... Yasaklanan
Cumhuriyetimizin özgür düşüncesi..." diye konuştu.
Yavuz Selim Demirağ'ın Yeniçağ gazetesindeki 'Cezaevinde
kitap yasak' başlıklı yazısı şöyle:
Türkiye'de cezaevlerinden en fazla mektup alan gazetecilerdenim.
Üstelik sadece bir kaç yıldır değil, neredeyse onyıllardır
mektuplar gelir. Taleplerin çoğu da kitaptır. Haksızlığa
uğramışların sesini duyurmam istenir. 4-5 aydır neredeyse bıçak
gibi kesildi mektuplar. Avukatlar ve aileleri aracılığıyla sınırlı
sayıda geliyor. Çünkü mektup yazmak da almak da neredeyse yasak.
FETÖ ile mücadeledeki görüşüm ve duruşum belli. Ancak savunma hakkı
kutsaldır. Suçu ne olursa olsun tutuklu ve hükümlülerin kitap
talebi ve mektuplaşma hakkı gasp edilemez.
Bu konuda CHP Eskişehir Milletvekili ve gazeteci arkadaşım Utku
Çakır Özer'in Cumhuriyet'e verdiği mülakatı okudum. Utku şanslı.
Milletvekili sıfatı ile cezaevlerine giderek görüşmeler
yapabiliyor. Bu arada CHP'li Veli Ağbaba'nın da hakkını teslim
etmeliyiz. Ağbaba'nın hazırladığı cezaevi raporu ibretlik. Utku da
bir dönem Ankara temsilciliğini yaptığı Cumhuriyet'in tutuklu 10
yazar-çizerini Silivri'de ziyaret etmiş. Daha en başında bu
meslektaşlarımın tutuklu yargılanmalarına karşı çıkıp destek
vermiştim.
***
Hakan Kara 50 kitap istemiş, 40 sayfalık bir kitap gelmiş. "Dönüp
dönüp onu okuyoruz" demiş. Önder Çelik, ilaçlarını almakta güçlük
çektiğini ifâde etmiş. Güray Öz "Savunmamız için belli özellikteki
kitaplara ihtiyacımız var, kaldı ki biz okuyacak kitap bulamıyoruz"
diyor. Turhan Günay "Kitap ve mektup yasağı en büyük sıkıntımız"
derken, Akın Atalay'ın çalışmak için masa talebi reddedilmiş ama
masa örtüsü vermişler. Şaka gibi... Bülent Utku da aynı dertten
muzdarip; "Kitap okuyamıyoruz, mektup alamıyoruz, yazamıyoruz"
diyor. En çok Musa Kart'ı merak ediyorum. Çizmesine, çizdiklerini
dışarıya göndermesine izin verilse neler çizerdi neler. Karikatür
alanındaki tüm ödülleri tekelinde toplardı. Kadri Gürsel'e
gelince... Yıllarca aynı gazetede yazdığı arkadaşlarının büyük
çoğunluğu onun tutuklanmasına sessiz kaldı. Tıpkı Ergenekon
kumpasında olduğu gibi ellerini ovuşturanlar da yok değil. Gürsel
halen iddianamenin çıkmayışına içerliyor. Murat Sabuncu ve Mustafa
Kemal Güngör'ü de unutmayalım.
15 Temmuz kalkışmasının ardından cezaevlerinde yer açmak için
32.000 kişi tahliye edilmişti. Ancak 48.000 kişi tutuklandı. Bazı
cezaevlerinde 23 kişilik koğuşlarda 40 kişi barınıyor. Tutuklulara
gazete verilmeyen, televizyon seyrettirilmeyen cezaevleri de var.
Hadi yemek ve sıcak su sıkıntısını boş verelim. Avukatlar
görüşebilmek için sabahın beşinden gece yarısına kadar sırada
bekliyor. Avukat görüşleri bile kayıt altına alınarak yasalar hiçe
sayılıyor.
***
TBMM'de yanlıştan dönüş güzel örnek oldu. Cumhurbaşkanı ve
Başbakan'ın tavrı ile gündemden kaldırılan tecavüz yasasında olduğu
gibi hükümetin olumlu bir adım atarak Cumhuriyet gazetesinin
tutuklu yazarlarının serbest bırakılması için bir işaret vermesini
bekliyoruz. Ve elbette insan haklarına aykırı olan kitap ve mektup
yasağının ortadan kaldırılmasını sağlamalıdır.
Bu arada bizim mesleğin Cemiyeti derin uykuda. Maaşallah emekliler
kıraathanesi gibi... Türk basınının iki okulundan biri olan
Cumhuriyet'te yetişmişler de sağır... Meslek onurundan dem vuranlar
kör. Gazetecilikten milletvekili rozeti taşıyanların çoğu dilsiz...
Anlamayanlar için bir daha tekrar edeyim. Tutuklanan gazete değil,
taş duvarların içine hapsedilen Cumhuriyetimizin kazanılmış
değerleri... Yasaklanan Cumhuriyetimizin özgür düşüncesi...