Yeni televizyonculuk nasıl olacak?
Koronavirüs sonrası normal hayata dönmek için artık gün sayıyoruz. Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.Televizyon sektörü de bu düzene ayak uyduracak. Televizyonun sosyal medya ve dijital iletişim kanallarıyla işbirliği yapmak zorunda kalacağını söyleyen Yüksel Aytuğ "Öyle başrol oyuncusuna bölüm başına 100 bin lira ödeyecek yapımcı, dizinin bölümüne 800 bin lira verecek kanal yöneticisi kalmayacak" dedi.
Koronavirüs sonrası televizyon sektörü de bambaşka bir düzene ayak uydurmak durumunda kalacak. Sabah yazarı Yüksel Aytuğ "Klasik televizyonculuk anlayışlarıyla bu peynir gemisini yürütmek mümkün olmayacak. " dedi sektörün ekonomik açıdan daralmak zorunda kalacağını belirtti.
Yeni televizyonculuk nasıl olacak?
Koronavirüs hayatımızı kökten değiştirdi. Hepimiz 'normale'
dönmek için gün sayıyoruz. Ama bu 'normal' bizim bildiğimiz,
alıştığımız 'normal' olmayacak.
Televizyon sektörü de bu yeni düzene uyum sağlamak zorunda. Aksi
halde klasik televizyonculuk anlayışlarıyla bu peynir gemisini
yürütmek mümkün olmayacak. Bir kere, sektör ekonomik açıdan
daralmak zorunda kalacak. Öyle başrol oyuncusuna bölüm başına 100
bin lira ödeyecek yapımcı, dizinin bölümüne 800 bin lira verecek
kanal yöneticisi kalmayacak. Televizyon, sosyal medya ve dijital
iletişim kanallarıyla işbirliği yapmak zorunda kalacak. YouTube
kanalları ve dijital yayın platformları, bildiğimiz o konvansiyonel
televizyonculuğun karşısında güç kazanacak. Televizyon, eskisinden
çok daha güçlü bir sosyal medya rekabeti ile mücadele etmek zorunda
kalacak. Hatta... İnsanlar yayınları bilgisayar, tablet ve cep
telefonlarından izleme alışkanlığı edinecekleri için televizyon
sadece yaşlıların kullandığı lambalı radyo ya da gramofon gibi
nostaljik bir süs haline gelecek.
Televizyon haberciliği de evrim geçirecek. Haber artık anlık olarak
insanların cep telefonlarına düştüğü için, haber bültenleri ve
haber kanallarının elinde rekabet kozu olarak sadece 'yorum'
kalacak. Bu da neredeyse tüm kanalları siyasi yelpazenin uçlarına
doğru savuracak.
Yeni düzen en çok 'sinemayı' etkileyecek. Görünen o ki, salonlarda
en fazla dörtte bir oranında bilet satılacak. Seyirci, arasında
ikişer üçer koltuk boş bırakarak oturabilecek. Bu da gelirlerin en
az yüzde 35 düşmesi demek. Yani 'AVM sinemacılığı' artık son
demlerini yaşıyor demektir. Bu durumda salon sayıları azalacak,
dağıtım şirketleri giderek dijital platformlara içerik sağlayan
yapım şirketlerine dönüşecek. İnternet üzerinden film ve dizi
yayınlayanların izlenme oranları ve buna bağlı olarak reklam
gelirleri artacak.
Yani... Bundan böyle siz sinemaya gitmeyeceksiniz. Sinema size
gelecek.