Yeni Şafak yazarından sert tepki! Azgınlık yaşı diye bir yaş mı var?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Fatma Barbarosoğlu, Nihat Hatiopğlu'nun bir programında geçen diyaloğu tahlil ederek sert tepki gösterdi.
Televizyon zilemediğini ama haber
sitelerindeki video haberler nedeniyle pek çok programın en çarpıcı
kısmına maruz kaldığını yazan Fatma Barbarosoğlu, ilginç bir
diyalog akatardı okurlarına.
Fatma Barbaroğlu Nihat Hatipoğlu ve izleyicisi arasında geçen
“Allah ıslah etsin. Bu yaş ahirete hazırlanma yaşı,
azgınlık yaşı değil ki... Bu yaşa gelmiş, yanlışa devam eden insanı
teneşir paklar” sözlerine dikkat çekerek,
"Sanki İslam ahlakında gezme yaşı, azma yaşı, ahirete azık
toplama yaşı diye bir yaş ayırımı varmış gibi.." ifadesini
kullancı.
İŞTE FATMA
BARBAROSĞLU'NUN O YAZISI
Sohbetin kendine has bir bereketi vardır. Dinleyen, söyleyeni
zenginleştirir; söyleyen, dinleyeni dinlendirir.
İnsanlar sohbet edecek kimse bulamayınca ekranlara
meylediyor. Ekranlarda ne soranın sorusunun bir değeri var ne cevap
verenin cevabının bir derinliği var.
Anlamsızlığın en uç noktalara varıp zehre dönüştüğü yerler
ise sözüm ona “dini programlar”.
Televizyon seyretmiyorum. Ama haber sitelerinin vidyo servisi
yüzünden pek çok programın “en çarpıcı” kısmına maruz
kalıyorum.
Biraz sonra bahsedeceğim vidyo “O yaş azgınlık yaşı değil”
başlığı ile sunuldu.
Bu başlık şu anlama mı geliyor? Bazı yaşlar azgınlık
yaşıdır (o halde anlayışla karşılanmalıdır) ama bazı yaşlar
azgınlık yaşı değildir (a-bahsettiğiniz kişi o azgınlığı yapmış
olamaz b- o yaşta nasıl oluyor da o bahsettiğiniz azgınlığı
yapıyor/yapmamalıydı/ daha önce yapmış olabilir ama şimdi
olmaz!).
Haberi sizin için kopyalıyorum:
Ünlü ilahiyatçı programına telefonla bağlanan ve 67 yaşındaki
babasının annesini aldattığını belirten izleyicinin sorusuna “Bu
yaş azgınlık yaşı değil ki” çıkışıyla yanıt verdi.
67 yaşındaki babasının annesini sürekli aldattığını belirten
izleyicinin bu sorusu karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen
Hatipoğlu, “Allah
ıslah etsin. Bu yaş ahirete hazırlanma yaşı, azgınlık yaşı değil
ki... Bu yaşa gelmiş, yanlışa devam eden insanı teneşir
paklar” diyerek tepki gösterdi.
Vidyo haber diline böyle aktarılmış. Haberin dili ekrandakini
tanımlamaya/tamamlamaya yeter mi?
Hayır. Haberin dili genellikle en indirgeyici noktada
bırakılıyor.
Hiç üşenmedim, vidyoyu üç defa izledim.
Ekrandaki sohbeti, üzerinde konuşabilelim diye çözdüm.
Şöyle:
Genç kadın: Benim annem mazlum kadındır.
Elleri nasırlıdır.
Babam sürekli annemi aldatıyor.
N. Hatipolu: Kaç yaşında babanız?
Genç kadın: 67.
N. Hatipoğlu: Allah ıslah etsin. Bu yaşta
hala mı aldatıyor? Bu yaş ahirete hazırlanmak yaşı, azgınlık yaşı
değildir. (Sanki İslam ahlakında gezme yaşı, azma yaşı, ahirete
azık toplama yaşı diye bir yaş ayırımı varmış gibi...) Ona dua
edin. Allah onu ıslah etsin.
Bana soracağınız... görüşmek istemiyorum diyorsunuz öyle mi?
(Demek ki genç kadının sorunu belli. Soracağı soru belli. Bu kadar
uzun teferruata ne gerek var? Daha önce görüşme yapıldıysa soru şu
şekilde formel hale getirilemez miydi? “67 yaşında zina eden babası
hakkında kötü sözler söyleyen dinleyicimize hitaben söylüyorum:
Babanız için hakaret etmek yerine dua edin. Yüzüne değil de
gıyabında kötü sözler söylediğinizde derhal estağfurullah çekin.”
Ama niyet insanların dertlerine derman olmak değil ki! Niyet
şeytani olana meyletme hızı malum olan nefsi emmareyi ekran başında
kilitli tutmak. Bu program sözüm ona dini program öyle
mi?)
Genç kadın: Tanıdığımız kişi ile yapıyor
bunu. Bu da apayrı bir ayıp. Sizin yüzünüzden yuvam bozuluyor dedi.
Baba dedik bizim yüzümüzden değil. Annem farkında.
N. Hatipoğlu: Hangi yuva bozuluyor diyor?
(Sorunun frekansı hızla dedikodu atmosferine evriliyor.) Sanki
annen bilmiyormuş gibi.
Genç kadın: Annem her şeyi biliyor ama annem
edebinden bunu babama haykırmadı.
N. Hatipoğlu: Eli öpülecek kadın. Allah
ondan razı olsun.
Genç kadın: Çok ezik büyümüş bir kadın.
(İletişim diline buyurun. Hoca hürmet edilecek kadın diyor, kızı
ezik kadın.)
N. Hatipoğlu : (Takipçi kaybetmemek için
olmalı annelerimize ezik sıfatını nasıl layık görürüz diyemiyor
Hoca!) Annen çok hanımefendi kadın. Anadolu kadını. Eli ayağı
öpülecek bir kadın. Ellerinden öperiz.
Genç kadın: Hiç kendinden olmayan çocuğa
baktı. Altı aylık iken baktı. Biz onu öz biliriz. Babamla ilgili
ağzımdan kötü laflar çıkıyor. (Baban hakkında ağzından kötü laf
çıksa ne olacak? Sen milyonlar karşısında babanın gıybetini
yapıyorsun hanım kızım, diyecek birisi var mı?)
N. Hatipoğlu: (Nihayet beklediği soru
geliyor.) Gıyabında hepimizin ağzından kötü laf çıkar. Hemen anında
estağfurullah deyin. Yüzüne karşı hakaret etmenin faydası yok.
Görüşmemenize anneniz üzülür. Yarın günah işlemek istese de
yapamayacak. Ahiretin korkusu onu saracak. Elini Allah'a açacak,
ama iş işten geçmiş olacak.
Ne oldu? Fonda müzik eşliğinde, ahiret, günah, azma yaşı, dua
etme, estağfurullah çekmek kelimeleri eşliğinde dini program mı
yapılmış oldu? Dini terimleri cümle içinde kullandığımızda İslami
bir duruş mu sergilemiş oluyoruz?
HAYIR!!!!
Kötüyü ortaya getirmek üzerine bina edilmiş bu programlar ile
esasında ne yapılmış oluyor? Seyirci ekranda tutuluyor, program
reyting alıyor.
Başka?
Din dilini nasıl güncelleyebiliriz sorusunun cevabı tam da
bu “başka?” sorusunda gizli.