Yemekteyiz'in eski sunucusu Onur Büyüktopçu'dan Zuhal Topal'a tepki

Onur Büyüktopçu, Zuhal Topal'la Sofrada programının eskiden sunuculuğunu yaptığı Yemekteyiz'in formatını birebir kopyaladığını belirterek, "Masa düzenine kadar, kamera açılarına kadar aynı. Bana da kalkıp kimse 'Bu başka formattır' demesin" dedi.

TV8'de yayınlanan Yemekteyiz programının eski sunucusu Onur Büyüktopçu, sozcu.com.tr’den Emre Çevik'in sorularını yanıtladı. Oyunculukta 20’nci yılını doldurduğunu belirten Büyüktopçu, “Bir dönem ara verdim ama aşık olduğum tek meslek oyunculuk. Sunuculuğa Yemekteyiz ile başladım. Yemekteyiz’in ilk döneminde ‘Ben sunucu değilim estağfurullah’ diyerek tevazu gösterirdim, ama bu ülkede maalesef tevazu yanlış anlaşılıyor” dedi.

Yemekteyiz’i kendi kararı ile bıraktığını değinen Büyüktopçu, “Yapımcının da bir sorumluluğu var. Acun abi ne yapsın programı kaldıracak hali yok. Kimler olabilir diye bakıldı ve Seda Sayan'da karar kılındı, o da kabul etti” ifadelerini kullandı.

HEPSİ BİREBİR AYNI

Son dönemde Zuhal Topal ile Seda Sayan'ın yemek programları arasında yaşanan format tartışması hakkında da konuşan Büyüktopçu şöyle dedi: “Yüzde yüz benzerlik var. Bu konu hakkında programım devam ettiği için hiçbir açıklama yapmadım. Ben Yemekteyiz'e başladığımda programda böyle değildi. Sunucusu bile yoktu sonra ben geldim ve programın formatı benimle birlikte şekillendi. Kapıdan içeri girmem, anons yapmam ‘Bugün günlerden pazartesi bakalım kimin evindeyiz’ demem, mutfakta yarışmacı ile konuşmam, misafirlerin gelmesi hepsi birebir aynı. Herkes Zuhal Topal Yemekteyiz’i geçtiği için bu davalar oluyor dedi. Daha Zuhal Topal başlamadan aslında bu konu gündemdeydi. Acun da çok karakterli olduğu için bu konuyu çok fazla televizyonda duyurmak istemedi. Dava zaten açılmıştı ama yargı süreci uzadığı için bu olay 1 yıl sonra patlak verdi. Ben orada maaşımı alan bir sunucuydum ama masa düzenine kadar, kamera açılarına kadar aynı. Bana da kalkıp kimse ‘Bu başka formattır’ demesin. Şu an çok izleniyor olabilir emek var ama bu da bir gerçek.”