Yedek kıyafetini alan haber merkezine koşsun!..
CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, 15 Temmuz darbe girişimin öğrenir öğrenmez neler yaptığını, baskın sırasında neler yaşadıklarını anlattı.
MUĞLA Gazeteciler Cemiyeti'nin (MGC) 2016 yılı Medya Başarı
Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Ödül töreni öncesi düzenlenen panelde konuşan CNN Türk Genel Müdürü
Erdoğan Aktaş, darbe gecesi neler yaşadığını, cuntacı askerlerin
CNN baskınında neler olduğunu, eşi ve arkadaşlarıyla aldığı
kararları anlattı.
MGC geleneksel olarak her yıl 'Basında sansürün kaldırılışının
yıldönümü olan 24 Temmuz Basın Bayramı' dolayısıyla düzenlenen ve
bu yıl 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle ertelenen etkinlik
gerçekleştirildi.
İki bölüm halinde düzenlenen programın birinci bölümü Muğla Sıtkı
Koçman Üniversitesi (MSKÜ) Meslek Yüksek Okulu Radyo TV Teknolojisi
Medya ve İletişim Topluluğu paydaşlığında yapılan panelle başladı.
Panele konuşmacı olarak CNN TÜRK Genel Müdürü Erdoğan Aktaş
katıldı.
HERKES YANINA YEDEK
KIYAFETLERİNİ ALARAK HABER MERKEZİNE KOŞSUN
MSKÜ Atatürk Kültür Merkezi (AKM) B Salonu'nda gerçekleştirilen
panelde konuşan Aktaş, tarihi ve bir o kadar da heyecan verici bir
gün yaşadıklarını anlatırken şöyle dedi:
"Olayın kendisi, buna tanıklık etmek ve bununla ilgili yayınları
sürdürmek bir gazeteci açısından asla unutulmaz. Hande (Fırat),
Cumhurbaşkanı'na bağlanıyor, sonra bütün kabine bağlanmak istiyor.
Bir yandan olaylar sürüyor, canlı görüntüler akıyor. Bunun
editörlüğünü yapmak, darbeye karşı durmak ve o süreci yönetmek çok
heyecanlıydı.
Ekip arkadaşlarıma, abartıyor olabilirim, yanlış olabilir, herkes
yanına yedek kıyafetlerini alarak haber merkezine koşsun. Darbe
oluyor galiba yazarak e-posta gönderdim. Bir yandan Ankara'da
Hande'yle konuşuyordum. Bir yandan da inşallah yanılıyorum
diyordum.
ÇOCUKLARI EŞİME EMANET EDİP
ÇIKTIM...
Karşıya geçmek problem. Eşime dedim ki ben gidiyorum, ne olduğunu
bilmiyorum. Bu bir darbe. Ama ben bu darbeye kişisel ve editoryal
olarak karşıyım. Bu duygumu her aşamasında yayında da söylerim. Ne
olacağı bilinmez, neticede ülkede darbe girişimi var. Çocukları ona
emanet ettim.
Yollar kapalı. Kandilli'ye indim. Deniz yoluyla Ataköy'e geçtim.
Kimse almıyor arabasına. Sonunda bir taksi buldum. Yayın devam
ediyordu. Gelirken kafamda her ihtimale karşı B planım hazırdı.
Yayın gidebilir, burası basılabilir, ne yapmalıyız?
ASKERLER GELİNCE EŞİMİ ARADIM
VE...
İki arkadaşımla toplantıdaydık. Helikopter sesi duyduk. Ateş
ederler mi diye de korktuk. Helikopter indi, askerleri gördüm ve
eşimi aradım: Sakin ol, sakın panik yapma. Binaya askerler giriyor,
çocukları televizyon karşısından çek dedim. Tabii ki
çekilmemişler.
Yayını başka bir noktadan sürdürebilirdik. Ankara'ya
devredebilirdik. Ya da sosyal medyadan. Bilgisayarları, telefon
şarjlarını hazır ettik. Gerekirse sadece sosyal medya üzerinden
yayın yapacağımız yerler bulacaktık, arkadaşları
görevlendirdik.
Sonra rejiye geldim. Buradaki arkadaşlarla konuştum. Biz bu yayını
teslim etmeyeceğiz, bana bırakın" dedim. Hepimizin mottosu aynı;
yayın namustur.
ASKERLERE "DURUN BENİM SİZİN
YAŞINIZDA OĞLUM VAR" DEDİM
Gelen askerlere durun! benim sizin yaşınızda oğlum var, gelin
vazgeçin bundan" dedim. Bana "Emir aldık, emir demiri keser" yanıtı
verdiler. Ben de, 'Kanunsuz bir emri uygulamama hakkınız var.
Gelin bu işten vazgeçin' dedim.
Bizim kata bir de yüzbaşı geldi. O da sert ifadelerle tehdide devam
etti. Bu sırada gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başak Şengül de
yayındaydı. Başak'a; 'askerler geldi, yayın gidebilir' dedim. O
sırada rejideki arkadaşlar rejiyi kilitledi. O sırada cebime telsiz
yaka mikrofonunu koymuştum. Bir yandan anlatıyor tarihe not
düşüyorum.
ÖZEL HAREKATIN ELEKTRİĞİ
KESMESİNE İZİN VERMEDİK
Bina müdürü aradı, 'Özel Harekat polisleri aşağıda, elektriği
kesmemizi istiyorlar, operasyon yapacaklar' dedi. Yüreğim ağzıma
geldi. 'Buna asla izin vermem, sen de izin verme' dedim.
Arkadaşlarımın hepsi benim sorumluluğumda, böyle bir şey
olamaz.
Bu sırada bir yandan yayın gidiyor, en azından ses gidiyor. Sonra
herkesi tahliye etmeye başladık. En son ben çıkacaktım. Doğrusunu
isterseniz, biraz da kimse heyecandan bir şey yapmasın diye kontrol
altında da tutuyorum.
Yavaş yavaş çıkıyordu arkadaşlarımız, o sırada bir silah patladı.
Ardından kalabalık geldi. Darbeye karşı olduğunu, bizi korumak
istediklerini söyleyen bir kalabalık. Ben binanın bir köşesinden
cebime koyduğum mikrofonla olayları anlatmaya, yayını yapmaya devam
ettim. Sonra askerler etkisiz hale getirildi, kalabalık dağıldı.
Ben de stüdyoya geçip yayını devraldım.
"MEDYA ONUR ÖDÜLÜ'NÜ CNN TÜRK
KANALINA VERMEYİ UYGUN GÖRDÜK"
Programın ikinci bölümü olan ödül töreni ise saat 20.00'de
Menteşe'deki CNS Tesisleri'nde gerçekleştirildi. Halk oyunları
gösterisiyle başlayan gecenin açılış konuşması MGC Başkanı Süleyman
Akbulut tarafından yapıldı.
MGC olarak her yıl 24 Temmuz'da düzenledikleri geleneksel 'Basın
Bayramı ve Medya Başarı Ödülleri' gecesini, ülkemizin içinden
geçtiği olağanüstü günlerin hemen sonrasına rastlaması nedeniyle
ileri bir tarihe ertelediklerini belirten Başkan Akbulut, şöyle
konuştu:
"Eğer 15 Temmuz darbe girişimi sürecini yaşamamış olsaydık şu anda
konuşmalarımızı basında sansürün kaldırılışı ve basın özgürlüğü
üzerine yapıyor olacaktık. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi süreci ve
sonrasında yaşananlar geldi bizim ertelediğimiz gecenin ana gündemi
oluverdi. Ülkemizi derinden sarsan 15 Temmuz darbe girişimi gecesi
özellikle haber kanallarımız milletin ve demokrasinin sesi
olmuştur. Yani Türk Medyası darbenin karşısında ve demokrasinin
yanında olmuştur. Bu anlamda yönetim kurulumuzca demokrasinin sesi
olan meslektaşlarımızı ödüllendirmek istedik.
Biz Muğla Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak o gece
demokrasinin ve milletin sesi olan tüm haber kanallarımıza teşekkür
ediyoruz. Ancak CNN Türk'ü bu gece için ayrı tutmak istedik. Gerek
CNN Türk Ankara temsilcisinin Cumhurbaşkanıyla FaceTime üzerinden
yaptığı bağlantıyı ekranlara taşıyan ilk gazeteci olması ve bu
bağlantının 15 Temmuz'un en önemli kırılma noktalarından biri
olması, gerekse kanalın darbeci askerlerin fiili müdahalesine maruz
kalmasına rağmen, son ana kadar ekranını karartmama konusunda
verdiği mücadele ve habercilik adına göstermiş oldukları refleks,
CNN Türk'ü diğer kanallardan ayrı tutmamızın en önemli
nedenlerinden oldu. Bu anlamda biz de MGC olarak 2016 yılı 'Medya
Onur Ödülü'nü CNN Türk'e vermeyi uygun gördük.
Bunun yanında darbecilerin 1 numaralı hedefi olan Cumhurbaşkanı
Recep Tayyib Erdoğan'ın Marmaris'te o geceye dair basına yaptığı
ilk açıklamayı takip eden Marmaris'te görev yapan meslektaşlarımızı
da unutmadık. Marmaris'te değişik yayın kuruluşu ve yaygın haber
ajansları adına darbecilerin hedefindeki demokratik yollarla halkın
oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanının sesini ülke ve dünya kamuoyuna
duyurma amacıyla takip eden 8 arkadaşımızı ödüllendirdik."
AKTAŞ'A MGC ONUR
ÖDÜLÜ
Akbulut'un yaptığı konuşmanın ardından ödül törenine geçildi. 15
Temmuz darbe girişiminin karanlık gecesinde Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın cep telefonu üzerinden yaptığı görüntülü
bağlantıyı ekranlara taşıyan, darbeci askerlerin fiili müdahalesine
maruz kalmasına rağmen, son ana kadar ekranını karartmama konusunda
verdiği mücadele, demokrasiye ve çok sesliliğe inancıyla habercilik
adına göstermiş olduğu hassasiyet nedeniyle CNN Türk Genel Müdürü
Erdoğan Aktaş'a MGC Onur Ödülü MGC Başkanı Süleyman Akbulut
tarafından, 15 Temmuz Darbe Girişimi sürecin de darbeye karşı
duruşu ve demokrasiye olan inancı nedeniyle Muğla Valisi Amir
Çiçek'e ödülü Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca
tarafından verildi.
DHA MUHABİRLERİ DE
ÖDÜLLENDİRİLDİ
Gecede ayrıca DHA Marmaris Muhabiri Ali Gündoğan'a 15 Temmuz darbe
girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ilk
açıklamalarını kamuoyuna duyuran gazeteciler arasında yer aldığı
için ödül alırken; DHA Bodrum Muhabiri Nilüfer Demir 'Aylan Bebek',
DHA Milas Muhabiri Oktay Çayırlı 'Giden Bir Can' adlı
fotoğraflarıyla fotoğraf dalında, DHA Muğla Muhabiri Cavit Akgün
ise, 'Bravo Sana Komutanım' ile haber dalında ödül aldı. Gündoğan'a
ödülünü CNN Türk Genel Müdürü Aktaş, Çayırlı ve Akgün'e ise CNN
TÜRK Haber Müdürü Ali Güven verdi.
GAZETECİLER GEDERASYONUNDAN
KAPATMA VE BASIN KANTI ELEŞTİRİSİ
Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca ise, ülkemiz
gündemini değerlendirerek, özellikle basın sektöründe yaşanan
gelişmelere değindi. Karaca, Basın İlan Kurumu'nda ömür boyu
sürebilecek olağan üstü bir hal ilan edildiğini savunurken, konulan
bir maddede, "Devlet, hükümet için, Türkiye'nin bölünmez
bütünlüğünü engelleyen her gazetenin ekmeğini ömür boyu keserim"
denildiğini, devlete karşı hiçbir olumsuzluğu olmayan televizyon,
gazete ve radyoların kapatıldığını 250 kadar gazetecinin basın
kartları iptal edildiğini söyledi.