Yavuz Bingöl: Onlar solcuysa ben de Fidel Castro'yum!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüştüğü için çok eleştirilen Yavuz Bingöl, tüm eleştirilere cevap verdi. Yavuz Bingöl: "Sayın Tayyip Bey'in siyasi kariyerine saygım sonsuz" dedi.
Bingöl, "90'lı yılların karanlık günlerinde sokak ortalarında faili meçhuller varken gazeteler bombalanırken, Sapanca-Adapazarı- İstanbul üçgeninde insanlar infaz edilirken, milyon dolarlarla bazı gazetelerde genel yayın yönetmenliği yapanlar, Kürt sorunuyla ilgili tek satır yazmazken alanlardaydım ve barış adına onlarca konser verdim. Hatta Samsun konserindeki konuşmam nedeniyle DGM'de yargılandım. bugün bu arkadaşlar marjinal kanallarda solcu olarak geçiniyorsa ben de Fidel Castro'yum" dedi.
"Sayın Tayyip Bey'in siyasi kariyerine saygım sonsuz" diyen Bingöl, "Sayın Cumhurbaşkanı'yla ilk kez de bir araya gelmedim. Barış Süreci'nde birçok kez görüştük" ifadesini kullandı.
Milliyet'ten Ali Eyüpoğlu'nun sorularını yanıtlayan Yavuz Bingöl'ün açıklamalarından bazı bölümler şöyle:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'la samimiyetin nedeniyle belli bir kesim cephe almış durumda size. ATV ve TRT dışındaki kanalların bir dışlaması söz konusu mu sizi?
Hayır... Örneğin şu anda dizimizin reytinglerinin çok iyi
olmaması nedeniyle son bir ayda 3-4 yapımcı ve kanaldan teklif
aldım. Aynı zamanda isteseydim başka şeyler de olurdu, ama ben
kendimi bilen bir insanım. Bu süreci profesyonel anlamda çok iyi
yönetemediğimi düşünenler olabilir, ama vicdanen baş başa kalma,
dostumu düşmanımı tanıma, susmaktaki soyluluk adına doğru bir
davranış içinde olduğumu düşünüyorum. En azından bu süreçle
ilgili.
'Tayyip Bey'e saygım sonsuz'
Cumhurbaşkanı'yla samimiyetin belli çevreler tarafından acayip eleştirildi. İnfaz bile ettiler seni diyebiliriz. Birincisi bu işlerini olumlu ya da olumsuz yönde etkiledi mi?
Önce onu söyleyeyim; ben bir gece yatıp Sabah Ak Partili kalkmış
değilim. Bütün Cumhurbaşkanları nezdinde söylüyorum benim o makama
saygım var. Ayrıca Sayın Tayyip Bey'in de siyasi kariyerine saygım
sonsuz.
Bir röportajda söylediğim şey bilerek, isteyerek art niyetli
şekilde kullanıldı. Öyle anlaşıldı. İnsan hata yaptığı zaman
geçerli olan nedir? Özür değil midir? İlk gün yanlış anlaşıldığım
için özür dilememe rağmen, bu linç kültürüne devam ettiler. Benim
bu konuda vicdanım çok rahat. Siyasi röportaj olarak ilki değildi
bu. Daha önce de Ak Parti'nin icraatlerine ilişkin beğendiğim ve
beğenmediğim yönlerini anlattığım birçok röportaj vardı. Nedense
bundaki bir cümleyi farklı bir noktaya çektiler. Ama insanların
çoğu benim ne demek istediğimi biliyor Allah'tan.
Özellikle Gezi'den sonra toplumun siyah-beyaz diye ikiye ayrılmasından çok rahatsız olduğum için o röportajı vermiştim. Deyim yerindeyse gri bölgedeki insanların yaşama hakkı, fikir beyan etme hakkı yok mu? diye düşüncelerimi anlatmıştım. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı'yla ilk kez de bir araya gelmedim. Barış Süreci'nde birçok kez görüştük. Öykü de ben de bu konuda özellikle ailem, kız kardeşim, annem ve kızım çok üzüldüğü için artık bir şey söylemek istemiyorum. Ne demek istediğimi bildikleri halde bu şekilde ağır hakaretler, tehditler ve küfürler ettikleri için gönlüm kırıldı.
Bu ülkede 30 yıla yakındır müzik yapıyorum. Binin üzerinde
konser verdim. Barışın ve kardeşliğin altını çizmediğim tek
konserim yoktur. Beni en çok üzen, dost diye düşündüğüm insanların
ve ailemden birkaç ferdin beni yalnız bırakmaları.
Oysa barış, kardeşlik ve dayanışma adına yaptığım onlarca güzel şey
var, onların dillendirilmesini isterdim. Belki bu da iyi oldu bu
süreçte gerçekleri görmem adına. 90'lı yılların karanlık günlerinde
sokak ortalarında faili meçhuller varken gazeteler bombalanırken,
Sapanca - Adapazarı - İstanbul üçgeninde insanlar infaz edilirken,
milyon dolarlarla bazı gazetelerde genel yayın yönetmenliği
yapanlar, Kürt sorunuyla ilgili tek satır yazmazken alanlardaydım
ve barış adına onlarca konser verdim. Hatta Samsun konserindeki
konuşmam nedeniyle DGM'de yargılandım. bugün bu arkadaşlar marjinal
kanallarda solcu olarak geçiniyorsa ben de Fidel Castro'yum.