Vıcık vıcık riyakarlık...

Vatandaşlar, kahvelerde, eş, dost, akraba sohbetlerinde; taraf tetikçilerinin kullandıkları silahlarla vuruyorlar birebirlerini…

Kimisi iktidar tetikçisi

Kimisi ise muhalefet adına iktidarı vuruyor…

Sonuçta ikisi de “Tetikçi”…

Bu tetikçilerin asıl hedefi ne?..

Söyleyeyim:

Kamuoyunu, tetikçilik yaptıkları taraf lehine, “vurdukları” taraf aleyhine düşmanlaştırmak, kışkırtmak…

Nitekim…

Bu işi çok iyi beceriyorlar…

Çünkü…

*

Yurttaşlar, köy ve mahalle kahvelerinde…

Kasaba lokantalarında…

Hatta aile içinde…

Eş, dost, akraba sohbetlerinde; taraf tetikçilerinin kullandıkları silahlarla vuruyorlar birebirlerini…

*

Peki…

Bu tetikçilerin patronları ne yapıyorlar baş başa kaldıklarında?..

Ne yapacaklar?..

Aşağıdaki fotoğrafta görüldüğü gibi el ele büyük bir “siyasi aşk” yaşıyorlar…

Peki…

Kamuoyunu geren, birbirine düşman eden medya tetikçileri şu fotoğrafın benzerinin hemen her gün ve defalarca yaşandığını bilmiyor olabilirler mi?..

Elbette biliyorlar…

Hatta bizzat tanık olup görüntülüyorlar da…

İyi ama…

Neden yayımlamadılar bugüne kadar?..

Onu…

Bu soruyu, fotoğrafı gündeme taşıyan SÖZCÜ yönetimine sormak lâzım…

*

Peki…

İktidar partisi milletvekili bakanla ana muhalefet partisi meclis gurup başkan vekilinin bu samimi, dost, arkadaş, sevecen ilişkisi güzel bir şey değil mi?..

Tabii ki güzel bir şey…

Güzel olmayan…

Benzeri zaten sürekli yaşanan bu sıcak ilişkinin kamuoyundan gizlenmesi…

Güzel olmayan…

Böylesine samimi arkadaş, dost olabilen politikacıların kürsüye veya ekrana çıktıklarında edepsizleşmeleri

Düzeysizleşmeleri…

Küfürleşmeleri…

Kavga dövüş birbirlerini hırpalamaları…

EFENDİLER, EFENDİLER!..

Kılıçdaroğlu, bir gün önce kendisini istiskal eden Bahçeli ile yaptığı görüşme sonrası şöyle dedi:

"Sayın başkanı ziyaret ettim. Lütfedip kabul ettiler"…

Devlet Bahçeli ise, “genel başkanım gerekeni söyledi” demekle yetindi…

*

Buyurun bir örnek daha…

Bir gün önce karşılıklı olarak birbirlerine demediklerini bırakmadılar…

Yaptıkları hakaretleri köy kahvesinde duyamazsınız…

Ama…

Karşı karşıya gelince nasıl da nazikler…

*

Kemal (Kılıçdaroğlu) Bey kardeşim…

Madem bu kadar naziksin...

Madem, lütfedip seni kabul edecek kadar âlicenap (Devlet Bahçeli) rakibin var...

Salı günleri niye bu kadar kabasın ona karşı?..

Efendiler, efendiler!..

Birbirinize karşı hep samimi olun…

Kamuoyu sizi aynı fikirde olmasanız da hep el ele görsün ki; birbirleriyle kavga etmesin…

Ve siz ey tetikçi yazarlar!..

Bırakın birbirinizle dalaşmayı, küfürleşmeyi de fikirlerinizi yarıştırın…

HEP ÇOCUK KAL HEP DELİ...”

Kendimi en çok da; hiç büyümediğim

Ve hep…

Deli olduğum için seviyorum...

Karıma sordum...

O da "hep çocuk kal hep deli..." dedi...

İki çocuk ve iki deli 50 yıldır geçinip gidiyoruz...

Tek korkumuz var:

Birilerinin jandarmaya gidip "bunlarınki çocuk evliliği" deyip bizi şikâyet etmeleri…

Efendi efendi… Millet gerçekten çocuk yaşta kızlarla evleniyor ama şikâyet eden yok; millet sizin gibi kocamışlarla mı uğraşacak?” demeyin…

Gelin de ortamı görün…

Herkes birbirinin muhbiri…

YARIŞA GİRMEYECEK

Ahmet Hakan’ın bugünkü yazılarının birinden çıkan sonuç şu:

  • Fatih Portakal’la yarışa girmeyecek…

  • Yorum yapmayacak…

  • CHP’ye çakmayacak…

  • Ak Parti’ye yakın duracak…

  • MHP’den sevgiyle söz edecek…

  • HDP ve ille de Selahattin Demirtaş “cızzzz…” olacak…

  • Melih Gökçek’siz yapamayacak…

Bu kadar şeyi nereden mi çıkardım?..

Hiç ilgisi olmayan yazısını “Portakal orda kal” diye bitiriyor da ondan…

Demek ki…

Fatih Portakal orada (1 numarada) kalacak…

YAKUP MURAT
yakupmurat@gazeteciler.com