'Türkçe Olimpiyatları yüzünden makul şüpheli olacağım'
Türkçe Olimpiyatları ile de ünlenen Bülend Özveren, Aksiyon'dan Behram Kılıç'ın sorularını yanıtladı: 'Makul Şüphe'den tutuklanacağımı düşündüm dedi.
Eurovision kadar sunduğu Türkçe Olimpiyatları ile de ünlenen
Bülend Özveren, Aksiyon'dan Behram Kılıç'ın sorularını yanıtladı:
'Makul Şüphe'den tutuklanacağımı düşündüm
dedi.
Cemaat ile AK Parti arasında yaşanan fiili savaş durumu Türkçe Olimpiyatları'nı da etkiledi. Bu sene Uluslararası Dil ve Kültür Festivali adıyla Türkiye dışında 20 ülkede gerçekleşen Türkçe Olimpiyatlarını, Eurovision şarkı yarışmalarından tanıdığımız Bülend Özveren sundu.
1943 doğumlu Özveren, ortaöğrenimini Saint Benoit Fransız Lisesi’nde, lise öğrenimini ise Galatasaray Lisesi’nde tamamlamış, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuş, yılların TRT spikeri. 1975’ten beri Türkiye'de Eurovision şarkı yarışmasını sunan Bülent Özveren, 2005’ten beri, yani son 10 yıldır da Türkçe Olimpiyatları’nı da sunuyor.
Özveren, Aksiyon'un sorusu üzerine 'Makul Şüphe'den tutuklanacağımı düşündüm yorumunu yaptı.
İşte Özveren röportajından dikkat çeken bölümler:
-Özellikle bu sene bir korku yaşadınız mı bu
organizasyonu sunduğunuz için? Hani…
Katiyen komplo teorilerine fazla değer veren bir insan değilim.
Fakat ilk defa, hayatımda ilk defa, Dortmund’daki gösteri bitti,
otele geldim. Odama çıktım. Yatağa uzandım. “Yahu”
dedim kendi kendime, “Acaba ben yarın Türkiye’ye ayak
bastığımda, pasaporttan geçerken, makul şüpheli sıfatıyla, kenara
çekilme ihtimalim olabilir mi?” Hayatımda ilk defa böyle
bir düşünceye kapıldım. Bizi ne hâle getirmişler, düşün! Benim gibi
akılcı yönden düşünen, katiyen safsataya önem vermeyen bir adam
birdenbire “Acaba beni yarın çekerler mi kenara?” diye düşündü.
Çünkü kenara çekildiğin takdirde bir sürü pislikle karşılaşacaksın,
haksızlıklarla karşılaşacaksın, belki de hapishaneye bile
yollayacaklar seni. Yapacak hiçbir şey yok. Senin oralarda 3-5 gün,
3-5 ay, 3-5 sene kalma ihtimalin var. Bunlar elhamdülillah bitti.
Artık böyle bir tehlike yok. İlk defa hayatımda böyle bir şey
düşündüm. Olabilir mi diye düşündüm. Ve endişe de ettim.
“Bu yaştan sonra hapishanelerde ne yaparım?”
dedim. Ve üstelik yaptığım kötü bir şey yok. Ülkem için son derece
yararlı bir hizmet yapılıyor, Türkçe için son derece yararlı bir
şey yapılıyor, insanlara sevgi, barış, kardeşlik aşılanıyor orada.
Ben bunu görüyorum, gördüğüme göre de konuşuyorum, gördüğüm her şey
müspet ve yararlı.
-İş bulamama korkusu yaşadınız mı
diyecektim.
Hayır. Çünkü ben elhamdülillah ekonomik yönden herhangi bir ekstra
işe mahkûm konumda değilim. Yani ben gidip herhangi bir TV’de
program da yapabilirim. Belki TRT’den bir iş gelmez bana. Umurumda
da değil. Zira TRT’de her yapacağımı yaptım. TRT’nin 50.
Yıl Belgeseli’ni bile yaptım. Zaten TRT’yle o kadar iç
içeyim ki insanlar bana “TRT’ci abi” derler. Ama
TRT bana yarın öbür gün başka bir tavırla yaklaşırsa, umurumda
değil. Ben sosyal demokratım, cumhuriyetçiyim. Ne olduğumu kendim
de biliyorum, insanlar da biliyor. Hepsini atın kenara. Yapılan iş
önemli. Ben yapılan işin içindeyim. Onu destekliyorum. Sonuna kadar
da destekleyeceğim bu olimpiyatları.
-Çevrenizden hiç tepki aldınız mı bugüne
kadar?
Sıfır. Yaptığın doğru diyorlar. Bakın Fransız okulunda okuduğunuz
zaman Descartes’ın ‘akılcılık’ mantığını
çaktırmadan kafanıza işlerler. Ben bir şey safsataysa dinlemem
bile. İlgimi çeken bir konu var ise de sorularımı sorarım. Bu
konuda sorularımı sordum, kendi kendime sordum, çevreme de sordum.
Ve bu çok doğru, yararlı bir şeydir diye kesin kanaat getirdim.