TGC: Altan ve Alpay’ın tutukluluklarının devamı yeni bir hak ihlalidir

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Mehmet Altan ve Şahin Alpay'ın tahliye edilmeleri gerektiğini belirtti..

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak “Anayasa Mahkemesi’nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay hakkında basın özgürlüğü ve hak ihlali kararlarına ağır ceza mahkemelerinin uymaması düşünceyi ifade özgürlüğüne vurulmuş yeni bir darbedir” dedi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşler yer aldı:

“Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu tarafından 11.01.2018 tarihinde  Mehmet Altan  ve Şahin Alpay tarafından yapılan bireysel başvurular sonucunda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği yolunda bir karar verilmiştir.

Ancak İstanbul 13. ve  26. Ağır Ceza Mahkemeleri sanık avukatlarının başvurusunu dikkate almayarak Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymamış meslektaşlarımızı tahliye etmemiştir.  

Unutulmamalıdır ki Anayasanın 153. maddesi;

“Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar”

6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin  Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’unun 66. Maddesi;

“Mahkeme kararları kesindir. Mahkeme kararları devletin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar”

Anayasanın 38. Maddesi ise masumiyet karinesidir.  

“Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” der.

Anayasa Mahkemesi kararları bağlayıcıdır ve gereğinin yerine getirilmesi mutlak zorunludur. Bu konu tartışma dışıdır. Aksi takdirde ülkede demokrasiden, hukuk devletinden, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından bahsedilemez. Belirttiğimiz tüm bu pozitif hukuk kuralları çerçevesinde davranılması hem yasalar gereği, hem de toplumsal barış için zorunludur. Gazeteciler uzun zamandır siyasi iktidar tarafından yargılama yapılmadan önce, toplum huzurunda kitle iletişim araçları kullanılarak suçlu ilan edilmektedir. Yargı makamları tarafından da istisnai bir  tedbir olan tutukluluk müessesesi cezaya dönüştürülmektedir. Gazeteciler kabul edilsin edilmesin hapistedir. Savunma hakları dahi ‘duruşma düzeni’ denerek kısıtlanmaktadır. Bu tehlikeli anlayıştan dönülmesi ülkemizin toplumsal barışı, demokrasisi, hukuk devletinin tesisi, yargının bağımsızlığı ve tüm demokratik işlerliği için  zorunludur.  Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.”