Teoman: Bu ülkeye 80 milyon psikolog gerek

"Ülkeye 80 milyon psikolog gerek" diyen Teoman, "Herkes sakinleşmeli. Belki o zaman umudum olabilir".

GAZETECİLER.COM -

Ünlü rockçı Teoman uzun yıllardır süren sessizliğini Tempo Dergisi'ne bozdu. Işıl Cinmen'e verdiği röportajda "Türkiye'den hiçbir umudum yok. Ülkemdeki insanların birbirini seveceği hayalini kurmuştum. Artık imkânsız. Yorgunum Türkiye'den..." ifadelerini kullandı. "Ülkeye 80 milyon psikolog gerek" diyen Teoman, "Herkes sakinleşmeli. Belki o zaman umudum olabilir" dedi.

Tempo'nun Şubat sayısında yayınlanan röportajın bir bölümü şöyle:

Türkiye'nin durumunu nasıl görüyorsun?

Hiç umudum yok. Ülkemdeki insanların birbirini seveceği hayalini kurmuştum. Artık imkansız. Yorgunum Türkiye'den... Herkesin şirazesi kaymış. Kabataş'ta üstü çıplak, deriler giymiş, bebekleri havalara atan, bebeğin annesinin üstüne işeyen insanlarla ilgili fantezileri olanlar var. Ve daha kötüsü buna gerçekten inananlar da var. Ya karşı kamp? Onlar da sevmedikleri bir gazetecinin ölümüyle ilgili viagra yalanları yaratıyorlar. Hepsi delirmiş. Kürt sorunu desen, her iki taraf da yangına benzin döküyor. Komşularımız meselesi de berbat; ülkemize de bulaşıyor.

Bu kadar mı umutsuzsun?

Umutsuzluğum Türkiye'ye özgü değil. Dünya delirdi. Trump, Işid, Putin, Koreli devlet başkanı çocuk falan... Hayretle seyrediyorum. Bazen Bahçeli'nin rakamlarla yaptığı konuşmaları izliyorum, Burhan Kuzu dinliyorum, Putin'in aslanların üzerinde homo-erotik fotolarına bakıyorum, Zaytung okuyorum. Öyle biraz eğlenebiliyorum.

Türkiye'yi psikanalize alsak en büyük problemi ne olarak görürsün?

Çok sorunu var, lobotomiye bile gerek olabilir. En acil ihtiyacımız, 80 milyon psikolog ve bütün vatandaşlara sabah akşam Xanax. Herkes sakinleşmeli. Belki o zaman umudum olabilir.

Ot'ta yazdığın yazı kontekstinden çıkartıldı, "Türk olmaktan nefret ediyorum" diye manşetlere taşındı. Hala şikayetçi misin Türkiye'de doğmuş olmaktan?

Çok saçmaydı olay. 1981'de Türkiye ve benim hayatım berbat bir durumdaydı. İsviçre'ye gittim ve sorunsuz, zengin, mutlu insanları gördüm. Çocuk kafamla İsviçreli olmadığıma çok üzüldüm. 35 yıl önceki bu olayı anlattığım mizahi yazım, saçma sapan saldırılara neden oldu. Halbuki insanlar gülsün diye yazmıştım. Birçok durumdan şikayetçi olsam da Türkiye, doğduğum, doyduğum, yaşayacağım, öleceğim yer. Zaten insanın vatanı, sevdiklerinin yanı.

Erdal Eren akrabandı ve İki Çocuk onun için yazıldı, değil mi?

Erdal Eren ve Zekeriya Önge için. Zekeriya Önge, Erdal'ın öldürdüğünü iddia ettikleri jandarma eriydi. İki Çocuk'u ikisi için yazdım. Bir şey söylemek istiyorum: Zekeriya Önge, Erdal Eren'den daha büyük bir kurban aslında. Hayat ona daha büyük bir haksızlık yaptı. Erdal Eren'in bir ideolojisi vardı ve hayatını riske atmak onun kararıydı. Zekeriya Önge ise ona sunulan hayat içerisinde bir görevi yerine getirirken şanssızlık sonucu ölen bir çocuk. Erdal Eren bir kahraman değil. Ben siyasette kahramanlara inanmam. 19-20 yaşında çocukların siyaset için hayatlarını heba etmelerini saçmalık olarak görüyorum. Onlar için üzülüyorum ama hiçbiri benim kahramanım değil. Romantik, maceracı, hayalperest küçük çocuklar...