Taha Akyol kazandı...

Akyol bugün yine mükemmel bir üslûpla, güzel İslâm’a zarar veren kimi “Müslüman”ların söylemlerine dikkat çekiyor ve inançlı Müslümanları uyarıyor…

İnançsız olabileceği gibi inançlı bir entelektüel de eleştirebilir İslâmiyet’in mevcut zihniyetini…

Bundan ille de “İslâmiyet’i aşağılıyor” manasını çıkarmak akılcılıktan yoksunluktur…

Ki…

Kuran’da yetmişten fazla ayette, İslâm dininin “Akılcı” bir din olduğu hatırlatılıyor…


Örnek…

Bakara Suresi 242. ayet:

“İşte akıllarınız ersin (Düşünesiniz.) diye, Allah size ayetlerini böylece açıklıyor.”

Bakara Suresi 269. ayet:

“Dilediğine hikmet verir, hikmet verilene ise pek çok hayır verilmiş demektir. Ve bunu ancak üstün akıllılar anlar.”


Taha Akyol
inançlı bir Müslüman olarak biliniyor.

Zaman zaman “İslâmcı” olarak tanınan ancak güzel İslâm’a zarar verenleri akla davet ediyor…

Ve fakat saldırılara uğruyor…

Akyol bugün yine mükemmel bir üslûpla, güzel İslâm’a zarar veren kimi “Müslüman”ların söylemlerine dikkat çekiyor ve inançlı Müslümanları uyarıyor…

Soruyor Akyol:


Niye Pakistan dahil bütün Ortadoğu’da Sünni ve Şii militanlar birbirlerinin camilerini bombalıyor? Niye Taliban’lar, El Kaide’ler, IŞİD’ler var?! Niye

Hizbullah’lar var?

Boko Haram ne demek biliyor musunuz? “Eğitim haram” demek!

Niye Ortadoğu’da mezhepler “inanç” olarak kalmayıp kanlı kavgalara yol açan çatışkan siyasi kimlikler halindedir?


Bu ders verici yazısıyla Taha Akyol kazanıyor…


İşte okumak isteyenler için Taha Akyol’un yazısının tamamı.



BU KAFA


ORTADOĞU sorunlarını anlamak için Suudi Arabistan Başmüftüsü Abdülaziz el Şeyh'in şu sözleri tam bir anahtardır:


“İranlılar Müslüman değil. Onlar Magi’nin çocuklarıdır ve Müslümanlara, özellikle Sünnilere düşmanlıkları eskidir.” (BBC, 6 Eylül)


Magi yani İslam öncesi İran’da Zerdüşt inancındaki rahipler sınıfı.


Nasıl derin bir düşman şartlanması; görüyor musunuz?


İran’ın dini lideri Hamaney, İranlı hacıların şeytan taşlama sırasında öldürüldüğünü iddia etmişti; Suudi müftü ona böyle cevap veriyor!



BU ÇAĞDA ORTAÇAĞ

Niye Pakistan dahil bütün Ortadoğu’da Sünni ve Şii militanlar birbirlerinin camilerini bombalıyor? Niye Taliban’lar, El Kaide’ler, IŞİD’ler var?! Niye

Hizbullah’lar var?


Boko Haram ne demek biliyor musunuz? “Eğitim haram” demek!


Niye Ortadoğu’da mezhepler “inanç” olarak kalmayıp kanlı kavgalara yol açan çatışkan siyasi kimlikler halindedir?


Niye dünyanın en sorunlu bölgeleri Müslüman toplumlarıdır.


Bunun birçok sebebi var; bence ön önemlisi eski bilgilere, eski fetvalara, inançların eski yorumlarına saplanıp kalmış olmak, yani 21. yüzyılda hâlâ ortaçağı yaşıyor olmaktır.


Modern araçlar kullanıyorlar; tren, otomobil, bilgisayar... Hele de modern silahları kullanmada çok ustalar! Fakat duygu ve davranışlara yön veren değerler sistemi hâlâ ortaçağlı...


Bunu Sayın Abdullah Gül de söylemişti: “Avrupa’nın ortaçağda yaşadığını İslam dünyası şimdi yaşıyor.” (22 Eylül 2013)



NİYE BÖYLE?

Böyle çünkü ortaçağdaki anlayışla, o çağın bilgileriyle ve değerler sistemiyle yazılmış fetva ve akait kitapları, 21. yüzyılda dinin ebedi yorumlarıymış, dinin kendisiymiş gibi okunuyor, anlatılıyor... İnsanlığın bilgi ve değerler alanında başardığı modern gelişmelere kafalar bu şekilde kapalı tutuluyor!


Bu bakımdan o zamanlarda yazılmış kitapları bugün dilimize çevirirken, bunların aslında “tarihsel” eserler olduğunu unutmamak gerekir.


Gazali’nin büyük bir düşünür olduğu muhakkak fakat “Uzun mesafeli ticarete çıkmayın” tavsiyesi bugün geçerli olabilir mi?! Tam aksine...


Güneş’in Dünya etrafında döndüğünü yazan eski tefsir kitaplarını tercüme edip zamanımızda yayınlayanlar, insanlığın “Kopernik astronomisi” denilen bilim devrimini 16. yüzyılda gerçekleştirdiğinin farkındalar mı?!


Ortaçağ zihniyetinin ve bilgilerinin dini kültürümüzü nasıl boğduğu konusunda, muhterem hocamız Mehmet Said Hatiboğlu’nun “Kültürel Mirasımızı Tenkit Zarureti” adlı kitabını önemle tavsiye ederim. (Otto Yayınları)



BİLİM VE DEĞERLER

‘Bilgi’ kadar önemli olan ‘değerler’ alanındaki gelişmedir. Din ve mezhep çatışmalarında oluk oluk kan akıtan ortaçağ Avrupa’sının değerler alanındaki gelişmesine öncülük eden kavramlar “eşitlik”tir, “din ve vicdan hürriyeti”dir, inanma ve inanmama özgürlüğüdür... Tabii hukuk felsefesidir, kuvvetler ayrılığıdır ve bütün bunların eseri olan demokratik ve laik hukuk sistemidir.


Bu kavramların ardında ortaçağı tarihte bırakan kütüphaneler dolusu yeni bilgi ve felsefeler vardır.


İşte bu bilim zihniyeti olmayınca bir milyar Müslüman’ın toplam akademik yayın sayısı tek başına Fransa’nın gerisindedir.


İşte değerler sahasında “eşitlik, özgürlük, hukukun üstünlüğü” gibi felsefi kavramlar zihinlere ve ruhlara sinmeyince, hâlâ yoksulluk, mezhep kavgaları, zulüm ve katliamlar, göçler, insanları robotlaştıran kanlı örgütlerle “Avrupa’nın ortaçağda yaşadığını İslam dünyası şimdi yaşıyor!”


Bunun ıstırabını duyanlar Müslümanları inanç ve kimlik savaşlarına, siyasi kavgalara değil modern bilime ve demokratik hukuk değerlerine teşvik etmelidir.